II.

192 2 0
                                    

KELİMELERLE aramın iyi olduğunu sandığım bir dönem olmuştu, o kadar da iyi değilmiş demek. Bunca zaman geçti üzerinden ben hâlâ o gün neler olduğunu tam anlatamıyorum. Hani bu yaşadığım şey her ne ise, sonrasında hissettiğim "artık spora gidiyorum, kendimi daha dinç hissediyorum" değildi; bu tam olarak "Bir kitap okudum ve hayatım değişti." idi. Bir şeyler değişti ve ben bir daha eski ben olamadım.

Kendime geldiğimde üst kat komşumuzun şık ve pastel oturma odasında, kanepede uzanmış bir haldeydim ve şaşkındım, beni taşımışlar mıydı, ne kadar rezil olmuştum, ağzımdan salya akmış mıydı sorularıyla boğuşurken etrafı gözleme fırsatı da buldum. Aynı binada olan iki daire birbirinden ancak bu kadar farklı olabilirdi. Utancımdan yerin dibine girecek olmasaydım eğer Alice'le beraber bir çay partisine davet edildiğimi düşünürdüm.

Ben gecekondu mahallerini aratacak konforda bir evde yaşarken, bu insanlar sarayı sıradan bir binanın içindeki sıradan bir daireye sıkıştırmış gibiydiler. Açıkçası bunu da iyi başarmışlardı, bu hayatta yaptıkları diğer her şey gibi. Ne kadar zaman olmuştu ben her şeyi böylesine temiz ve düzenli görmeyeli; eşyalar yeni değildi belki ama buna oldukça yakındılar, ama bu belki de benim evimdeki 37 ekran televizyonun karşılığının onlarda 3 boyutlu bir ev sinema sistemi, benim çekyatın üstündeki aşınmış yerlerin karşılığının, onların tay tüyünden yapılma su tutmaz, leke tutmaz kanepe olmasıyla alakalıydı. Bunu test edecek sakarlığı sadece bir bardak suyu içmeye çalışırken yapmıştım. Neyse ki ev sahibesi bunu umursamayacak kadar kibardı.

Yine de gözlerime inanamıyordum. Bu evde farklı bir şeyler vardı ve nedense o an bunun temizlikle alakalı olduğunu düşündüm, ne de olsa benim evde toz yığınlarının üzerine karda yürür gibi izinizi bırakarak ilerliyordunuz. O an karar verdim, eve gidip temizlik yapacaktım.

Hayal Hanım da en az benim kadar şaşkın ve hatta korkmuş olmalıydı, çünkü yemek masasındaki şık sürahiden bir bardak da kendine su doldurdu, ondan önce eminim damağını da çekmiştir belki ve hatta beni kendime getirmek için kullandığı kolonyadan kendi üstüne de dökmüştür ama işin garibi ortalıkta bir kolonya kokusu yoktu, belki de elektrik çarpan insanlar için tehlikeli olduğunu düşünmüştür, cahilliğime kızdım, tabii ya, bayılmadım ki elektrik çarptı!

O sırada içeriden sırtında çantası, başının etrafında dağınık şekilde uçuşan saçlarının zarafetiyle bir Ahu geldi, böyle bir kızın gerçek olması mümkün değildi, kesin ben hâlâ kendime gelememiştim ya da bu bir tür rüya olmalıydı. Hayal Hanım'ın da gelene dönünce, rüyada olmadığımı anladım ama ya bu Hayal Hanımın da içinde bulunduğu bir rüyaysa...kafam iyice karışmıştı.
-Gidiyor musun kızım?
-Evet annecim.
-Ya bir şey olursa?
-Merak etme sen. Ben gereken müdaheleyi yaptım, sadece yanında kal. Olmaz eminim ama, annesine hafiften parmaklarının ucunda yükselerek gülümsedi, bu bana güven tavrıydı, küçük yaşlarından kalan bir alışkanlık olmalıydı,  ama olursa da bir ambulans çağırırsın.

Gereken müdahale mi, hayat öpücüğü mü vermişti bu kız bana? Belki de o yüzden hayatım bir anda değişti, hâlâ bilmem bu sorunun cevabını. Ne olursa olsun gitmeden önce son bir kez geldi baş ucuma, kokusu hani yolda yürürken bir anda bir yerlerden hanımeli kokusu gelir ya insanın başını döndürür, işte öyle mest ediciydi ama bir daha kendimi kaybetmeye niyetim yoktu. Gözlerimi kontrol etti, dediği her komuta uydum ve gitmeden önce tekrar annesine dönüp:
-Gördün mü bak, hiçbir şeyi yok, dedi.
Nasıl bir şeyim yok diyecektim dile gelebilseydim. Bundan sonra tüm mevsimler bahar, diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Garip Şeyler Oluyor (Devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin