ASLA unutamayacağımı bildiğim o gözleri gördüm ilk, gri yeşildi gözleri, bembeyaz bir teni ve yumuşacık, insana kahvenin en güzel tonunun onun için yaratıldığını düşündürtecek kadar güzel saçları vardı. Saçlarını açık bırakmıştı, incecik, zarif omuzlarından aşağıya dökülüyordu. Böyle bir görüntüye tüm insanlık hayran kalmalıydı. Ben ayakta biraz daha durmak için debelenirken o attığı iki üç adımdan sonra babasına sarılmıştı. O sırada göz göze geldik. Düşmemizi engelleyen bariyerlerin ve koca camların arasında yürümeye çalışan iki gencin hikayesi o an başlamıştı, bunu hissediyordum.
Aşık olduğumda kendimi kaybettiğimden bahsetmiştim daha önce, işte onu ilk Peri'yle yaşadım. Onun bir iki adım da olsa atabiliyor olması beni kamçıladı, her gün daha çok çalışıyordum, amacım yürüyüp, en azından onun yanına gidecek kadar yürüyüp, onunla sohbet edebilmekti. Doktorum bile şaşırıyordu gayretime.
Peri de beni farketmişti ama eskisi kadar yürümeye gayretli görmüyordum onu, o zamanlar henüz fark etmemiştim; iyileşme süreci yavaşlarsa beni daha çok görebilme imkanı olduğunu düşünüp çabalamayı bırakmıştı. Yine de tanışmamız bir gün teyzemin zoruyla kafeteryaya indiğimiz bir gün gerçekleşti.
İkimizde hâlâ tekerlekli sandalye mahkumlarıydık ama o gün ilk defa bundan dolayı memnun oldum, birimiz yürüyebiliyor olsaydı sanki hiç tanışmayacaktık. Şimdi dönüp bakınca belki de öyle olsaydı çok daha iyi olurdu benim için diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Garip Şeyler Oluyor (Devam edecek)
FantasySezgin Tanrıkulu başına gelen garip olayları anlatıyor. Bu hikayede adı geçen kişi ve kuruluşların gerçek hayatta var olan kişi ve kuruluşlarla alakası yoktur. "İkindi ışığı yerini akşam karanlığına bırakmak üzereydi ve çok güzeldi; ardından kıpkırm...