İnsanın geçmişinden utandığı bir hikaye varsa eğer, anlatmaktan da kabullenmekten de kaçıyor. Ben de kaçmak istiyorum. Kaçamıyorum; aşka yakın ve en az onun kadar kuvvetli her duyguda, tüm anılarım beynime hücum ediyor, günlerim hatıralarımın içinde yüzerek geçiyor ve bazen nefesim kesiliyor, kramplar giriyor, tüm bunlarla baş edemiyorum. Sebebi sadece Peri ve onun kişilik bozukluğu değil, biliyorum, ailemin kaybı, kabul etmek istemesem de beni kendi hırslarının kurbanı olarak kabul etmeleri ve büyük yalnızlığım... Ama tüm bu hatıraların beni kilitlenmesinin en büyük sebebi, aşk. Bahsettiğimiz aşk Rüya'ysa eğer, bu halim çok normal olmalı...
Peri bana kabus oldu, bilmem yeterince anlatabildim mi? Hiç vazgeçmedi hayatımı karartmaktan. Teyzemle aram telafi edilemeyecek şekilde bozuldu. Okulu zar zor bitirdim ve sonrasında hiç doğru düzgün arkadaş edinemedim. Ailemle hayalini kurduğum üniversite hayalleri yaşadığım hayattan çok uzaktı. Ben filmlerdeki gibi olacağını hayal etmiştim; arkadaşlarım olacaktı, elimde kitaplar, sınavlardan bunalıp, derslerden sonra bir kafede takılacaktık belki, kampüste basket oynayacaktık ya da gitar çalacaktım. Bunların hiçbirini yapmadım. Ben üniversite ile beraber hayatımın kontrolünü elimde tutacağımı düşünüyordum, istediğimi istediğimi zaman yapıp, yaşayacaktım. Kimden daha yüksek not aldığıma bakmadan, kimin hangi okulu hedeflediğine takılmadan, kimlerden ne kadar geride olduğumu düşünmeden, sadece yaşanması gerektiği gibi yaşayacaktım.
Tüm bunları yapamadığım yetmezmiş gibi bir de mezun olur olmaz hemen bir işe girdim, gerçi girmeyip de ne yapacaktım. Bir ot gibi yaşamaktan başka yapabileceğim daha değerli hiç bir şey yoktu. İş dediğimde veri girişi yapıyordum. Bir firmanın yöneticiliğini yapabilir miyim diye düşündüğüm dönem, bir çaycıdan, temizlikçiden ve çöpçüden bile alt kademede bir işe başladım. İnsanların yaptıklarımı basit gördükleri, maaşımı hak etmediğimi düşündükleri ama Nasıl oluyorsa benim sürekli arkamdan koşanlardan kaçmaya çalışır gibi çalıştığım bir iş. Kendimi zamanla yükseleceğime ikna ediyordum. Yükseldim de, operasyon sorumlusu olmak daha tatmin ediciydi. En azından beslenme zincirinin en alt basamağından kurtulmuştum.
Tek amacım bağımsız bir hayat yaşamaktı, sonra nasıl olsa daha iyi bir iş bulurum diyordum sürekli. Arkadaşlarımın çoğuna göre şanslıydım aslında, bir işim vardı ama hep bir sorun vardı. Hayır, hayır işler yolunda gidiyordu, ben sadece kendimi veremiyordum, bunu kimse fark etmiyordu ama bir türlü adapte olamıyordum. Kendimi o binaya, o işe, o insanlara ait hissetmiyordum. Aslında kaybolmuştum ama kimse bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Garip Şeyler Oluyor (Devam edecek)
FantastikSezgin Tanrıkulu başına gelen garip olayları anlatıyor. Bu hikayede adı geçen kişi ve kuruluşların gerçek hayatta var olan kişi ve kuruluşlarla alakası yoktur. "İkindi ışığı yerini akşam karanlığına bırakmak üzereydi ve çok güzeldi; ardından kıpkırm...