Sabah kalktığımda, evet dedim kendi kendime, benim o bankta ne işim vardı, annem babam bunca emeği ben sokaklarda yaşayayım diye mi vermişti? Önce uzun uzun kendime kızdım, sonra da teyzeme. Peri'yle kızmak aklıma gelmedi değil elbette ama ondan nefret ettiğimden emin olmuştum artık, bunların o saçma aşık kız kaprislerinden olmadığına kimseyi inandıramıyordum ama artık önemli değildi... Sadece benzer bir süreci yaşayacağımdan emindim ve buna karışı önlemlerimi almalıydım. Ben de gidip herkesle son bir kez konuştum, Peri'nin annesi babası ağlarken yanlarından ayrıldım, neyse ki teyzem bu sefer biraz ikna olmuştu, o gün bana son cümlesi ben sadece Peri'yi korumak istedim oldu.
Bunları anlatmakla doğru mu yapıyorum bilmiyorum, gidip iş arasam, işime gücüme baksam, halimi düzeltip, Rüya'nın karşısına çıksam... Ama yok, önce tüm bunlarla yüzleşmeliyim, yüzleşmeliyim ki Rüya'nın karşısına ak pak çıkmasam da en azından elimden geldiğini yaptığıma ikna edebileyim. Merak edenler için önden bilgi vereyim, Peri ikinci intihar denemesinde öldü.
Birkaç dakikalığına da olsa öldü ve ben bir anda hafifledim, artık tamamen özgürdüm. İnsanlar yeterince kötü şey yaşadıklarında sadece kendi mutluluklarını düşünüyor, bunu kınama sevgili okur. Ben de mutlu olmak istiyordum ve bu bana bir an Peri'nin ölümüyle gerçekleşecekmiş gibi geldi. Neyse ki doktorları ve de Yaradan benim gibi düşünmüyordu da, önümüzdeki yıllarda çokça çekeceğim vicdan azabından kurtuldum.
Uyandığında benim ismimi sayıklamış ama yanına girmedim, sadece iyi olana kadar bekledim ve teyzemle kısa bir bakışmamdan sonra çıktım hastaneden. Peri daha sonra defalarca intihara kalkıştı, annesi artık odasına gizli bir kamera taktırmıştı ve bir şeylerin yanlış gittiğini anladığı anda, üst kata çıkmış gibi davranıyordu, yine de başarılı olduğu her seferinde hastaneye gittim, annesinin babasının yanında oldum ve her seferinde teyzem benden önce oraya gitmiş oluyordu lakin artık beni anladıklarını hissediyordum. En sonunda hastane psikiyatriye yönlendirdi onları ve ondan sonra sadece telefonuma gelen gizli numara aramaları kalmıştı.
Yalnız ben eski ben olamıyordum, farkındaydım, tüm kadınlar kötüydü gözümde. Okulda dersini girdiğim öğretim görevlisinin evde kocasına eziyet ettiğini, pazardaki tonton teyzenin aslında geceleri kocasını uyutmadığını, sınıftaki kızların ise hepsinin Peri'nin farklı yüze bürünmüş bir kopyası olduğunu düşünüyordum. Hiçbirinin yüzüne bakmıyor, dersleri mümkün olduğunca hiçbir dişiyle göz göze gelmeden seyrediyordum. Ve yine bazı geceler teyzemin onlar gibi olmadığını, olsaydı eveleneceğini düşünürken, bazen de bu yüzden, içinde yatan kötülükler yüzünden evlenemediğini düşünüyordum. Belli etmediğimi düşünsem de kadınlardan nefret ediyordum, ama ona rağmen kadınların bana karşı ilgilerini kaybetmediklerini görüp şaşırıyordum.
İkinci sınıf hiç de tahmin ettiğim gibi zorlanarak geçmedi, Peri arada hâlâ intihar ediyor, ben tek gecelik ilişkilerin içinde buluyordum kendimi, ama bu tek gecelik ilişkilerim bile bana ders notları ya da hiç beklenmediklerimden kopyalar olarak dönüyordu. Keyfim yerinde olmalıydı ama değildi; bazen tek istediğim onlara acı çektirmek olsa da onlara uzun süre katlanamadığım için devam edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Garip Şeyler Oluyor (Devam edecek)
FantasySezgin Tanrıkulu başına gelen garip olayları anlatıyor. Bu hikayede adı geçen kişi ve kuruluşların gerçek hayatta var olan kişi ve kuruluşlarla alakası yoktur. "İkindi ışığı yerini akşam karanlığına bırakmak üzereydi ve çok güzeldi; ardından kıpkırm...