XIV

27 1 1
                                    

O ağladı, ben ağladım. Ona sarılmak istiyordum, o olmasa bile herhangi birine sığınmak istiyordum ama yapamadım. Ama sanki özellikle ona sarılsam, kokusunu alsam, annemin kokusunu da alacaktım ve biraz olsun sakinleşecektim ama yapamadım. İnsanın annesinin yokluğu , üstüne babasının da yokluğu nasıl ağırdır bilemezsiniz, bilmeyin de... Dünya üzerinde bu acıyı tarif edecek kelimeler yok.  Ne yazık ki telafi edebilecek bir şey de yok. Olsaydı eğer bugüne kadar bulmuş olurdum.  

O sırada bir hemşire geldi odaya, anlaşılan ilaç saatim gelmişti ve teyzemle beni öyle ağlarken görünce bir an ne yapacağını bilemedi. İlaç tepsisini usulca bırakıp doktora gitmiş olduğunu doktorun başımda durmasıyla anladık.

Hayatımda ilk defa böyle bir doktor görüyordum, daha önce gördüğüm en genç doktor kırıklı yaşların başında olmalıydı ve bu onun neredeyse çocuğu olacak yaştaydı. Hâlâ merak ederim, gerçekten o kadar genç miydi, yoksa diğer fiziksel özellikleri gibi Allah vergisi bir genç görünüme mi sahipti? Bu hayati sorunun cevabını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim galiba.  Normalde yanında biraz daha yaşlı bir doktorla gelseydi, onun henüz öğrenci olduğunu düşünecek ve sadece ilginç bir doktor adayı olarak değerlendirecektim Ancak gayet kendinden emin bir halde, gülümseyen gözlerini bana dikmişti.Kendime gelmemi bekliyordu, teyzem günlerdir yaşadığı acının aynı olmasından dolayı biraz daha çabuk toparladı kendini.

Merhametle acıma arasında çok ince bir çizgi vardır ve insanlar bunu sıklıkla karıştırır. Ben o zamanlar bunun acıma olduğunu sanmıştım, ancak asıl acıma dolu bakışlara hayatımın geri kalanında fazlasıyla maruz kaldığım İçine, sonra hep hatırladım bu iyi doktoru.

O zamanlar seyrettiğim bir dizi vardı, Scrubbs, seyrettiğim doktorların hayatının konu edildiği ilk komedi dizisiydi ve sırf bu yüzden ilgimi çekiyordu. Orada siyahi bir doktor vardı, haliyle çok komikti ve başrol oyuncusu o olmamasına rağmen benim dikkatimi onun yaşadıkları daha çok çekerdi.  Bu doktor önüysen rengi de dahil olmak üzere Türkiye'deki versiyonu olmalıydı. Bu aşırı benzerlik, gözlerimi ondan alamama sebep olmuştu. 

Sadece bakışlarıyla beni muayene ediyormuş gibiydi, "Alçıların üç hafta içerisinde çıkacak, platininle ilgili durumu ise gözlemleyeceğiz. Eğer çabuk yürümek, eski sağlığına kavuşmak istiyorsan çabalayacaksın" dedi. Bunların hiçbiri o söyleyene kadar aklıma gelmemişti.  Açıkçası aptal olduğumdan değil, kendimi düşünecek durumda değildim. Kendime bir daha baktım, vücudumun büyük bir kısmı alçı içerisindeydi ve bakıma muhtaçtım, yaşadığım kayıp karşısında bu çok basit bir sorundu ve bir doktor üstelik gerçek olduğuna inanmakta zorladığım bir doktor karşıma çıkıp, çabalayacaksın diyordu.  Çaba mı doktor, ben yaşamak istemiyorum ki, demedim, diyemedim ona.

Garip Şeyler Oluyor (Devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin