TEKLİF

2.3K 162 21
                                    

Yemek vaktinden sonra hazırlandım hemen. Lobiye inip patronun gelişini bekledim. Caddeye bakan büyük camlardan arabasını gördüm. Geç kalmıyordu beni beklettiği olmamıştı hiç. Onu görünce aceleyle çıktım dışarı. O da hemen inip arabanın kapısını açtı. Bu ayrıntıyı da atlamıyordu hiç.
"Buyrun gidelim" dedi. Güzel gözlerine bakıp gülümseyerek bindim. İlerlemeye başladık evlerine doğru. Eli düğmede sürekli şarkıları değiştiriyordu. Sonunda karar verdi. Bana dönüp
"Bu şarkıyı sana armağan ediyorum" dedi.
"Öyle mi? O zaman hemen çeviri yap, merak ettim" dedim. Hüzünlü bir aşk şarkısı gibi başladı. Kulağıma melodisi çok hoş geliyordu. Önce şarkıyı söyleyen ardından da Patron çeviri yaparak tekrarlıyordu sözleri.
"Ellerin benim olduğunda
Cennetin kapıları benim olur
Bana yakın olduğunda
Dünya kimin umurunda
Aşkınla perişanım
Zaferler kazansam da
Nefesin kadar güzel kokar
Dudaklarından çıkan şarkılar
Uykusuz gecelerdeki hatıralar
Kollarımla seni sarar
Gözlerin gibi rüyalar
Bana öyle sarıl ki
Bitmesin bu masal
Bana yakın olduğunda
Dünya kimin umurunda
Aşkınla perişanım
Zaferler kazansam da"
Sözler harikaydı. Mest olmuş halde onu dinliyordum. Gözlerimi ondan hiç ayırmadım. Şarkı bitince dönüp bana baktı. Alt dudağını ısırarak hemen yola çevirdi başını
"Ne oldu?"dedim.
"Seni bana böyle bakarken görmek aklımı karıştırıyor. Kaza yapmaktan korktum"
"Hmm... Sen de böyle gülümserken benim kalbim ağzımdan çıkacak gibi oluyor, onu ne yapacağız?"dedim ve gülmeye başladık.
*Gerçek Aşk nerde? Aramaya gerek yok ki. O zamanını, yerini, aşkı bulacağın kişiyi istediği zamanda alıp geliyor. Getirdiği kişinin gerçek aşkın olduğunu anlamak için gözlerine ilk bakışından fark ediyorsun*
Nihayet evlerine ulaştık. Bahçe kapısından içeri girdik. Evin büyük kahverengi kapısını Patron tıklattı. Kapıyı açan Anneydi.
"Hoşgeldiniz, buyrun hemen salona geçin"
"Hoşbulduk" deyip geçtik salona. Baba yine gözlüklerini burnuna indirmiş üstten bakarak karşıladı bizi. Abla yoktu.
"Abla nerde?"dedim. Anne
"Kızlarıyla birlikte, uyku saatlerinde hep yanlarında olur" dedi. Tıpkı benim Annem gibi..... Her gece hiç atlamadan yanımıza gelir'' iyi geceler çiçeklerim' der üzerimizi örtüp öperdi bizi. Burnumda tütüyorlardı artık. Hiç bu kadar ayrı kalmamıştık. Çok özlemiştim ailemi.
Babanın espirisiyle kafam dağıldı.
"Hadi bakalım bayram çocukları oturun da Anneniz tatlıları getirsin" dedi. Anne
"Seni ihtiyar, ben çocuklarıma yaptım. Sana getirmeyeceğim" dedi. Baba şaka olduğunu belli eden ses tonuyla kaşlarını çattı anneye
"Eğer bana o tatlıdan getirmezsen bekarken peşimden ne kadar çok koştuğunu anlatırım" dedi ve hep birlikte güldük haline. Anne onu duymamış gibi yapıp mutfağa gitti. Ben de oturmadan ona yardımcı olmak için peşinden gittim. Tabakları zaten hazırlamıştı. Mutfağı gayet temiz ve düzenliydi. Dolapları beyazdı ve gayet büyük bir mutfaktı. Camın kenarına ahşap masa ve sandalyeler vardı.
Tabakların iki tanesini aldım, diğer iki tabağıda anne aldı. Bana
"Rahatsızlanmışsın, geçmiş olsun"
"Teşekkür ederim efendim şimdi iyiyim"
"Herhangi birşeye ihtiyaç duyduğunda beni arayabilirsin"
"Peki efendim, ararım. Teşekkür ederim " dedim ve salona geçtik. Ben Patrona anne de babaya verdik tabaklarını. Çok sıcak bir aile ortamıydı. Babanın espirilerine gülüyor zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordum. Konu Patronun çocukluğuna geldi. Baba ve anne bir kaç komik anı anlattı. Annenin da babaya tatlı tavırları görülmeye değerdi.
Tatlılarımızı bitirdik. Gerçekten çok güzel olmuştu. Anneye dönüp
"Çok güzel olmuş, çok beğendim efendim" dedim. Anne
"Oğlum da çok sever bu tatlıyı. Sana yapmayı öğretirim, sen yaparsan o da yer zaten" dedi. Bu cümleyi düşündüm içimde. Patronla evlenmiş, ona mutfakta sevdiği tatlıyı yapmak..... Aynı evde uyuyup uyanmak, hergün birlikte olmak, hayatı paylaşmak.... Hayal etmesi güzeldi.
Boş tabakları alıp mutfağa götürdüm ve döndüm salona. Patronun yanına oturdum. Birden midemin bulantısıyla yüzüm buruştu. Baba hemen fark etti ki ben saklamaya çalışıyordum.
"Kızım, iyi misin?"dedi. Patron ve anne telaşla bana döndüler. Patron
"Ne oldu? Birşey mi var? Rahatsız mısın?"dedi. Ses tonundaki tedirginlik ve korku fark ediliyordu. Gülümseyerek ona döndüm
"Telaş yapma lütfen bu kadar. Önemli bir durum yok. Sedece tatlı çok güzeldi ve fazla yedim. Midemi çok dolu hissettim" dedim. Baba
"Ben de öyle oluyorum. Eşim bu konu da çok başarılı. Bu tatlıyı bu kadar güzel yapıp fazla yememe sebep oluyor. O çok hain, her seferinde midem ağrıyor"dedi. Babanın bu espirili tavrı beni kurtarmış gibiydi. Patrona döndüm
"Bak, baban beni anlayabiliyor"
"Evet, biraz abarttım galiba"
"Biraz mı? Bence fazla abarttın. Önemli birşey olsaydı sana söylerdim. Rahatla artık" dedim. Mahçup halde başını salladı
Vakit ilerlemişti ve uykum gelmişti artık. Çok güzel bir geceydi. Ailesinin bana içten davranıyor olması, Patronun bana verdiği kıymetten kaynaklanıyordu. Benden de rahatsız olmadıklarını tahmin ediyordum.
"Ben artık gitmeliyim, izninizle" dedim. Anne ve babası ayağa kalkıp biri bir kokula diğer bir koluma girdi.
"Herzaman gel, kendine dikkat et, her türlü ihtiyacında da bizi ara" dediler. Patron da arkamızdan gelirken bize bakıp gülümsüyordu. Mutluydu, hem de çok mutluydu. Ailesiyle tanıştırdığı ilk kadın olarak böyle samimi olmamız onu gayet mutlu ediyordu.
Bahçe kapısına kadar birlikte çıktık. Patron arabanın kilidini açar açmaz baba kapımı açtı. Ailecek kibarlardı belli ki. Aslında babanın kapımı açması karşısında utanmıştım da. Arabaya bindim kapıyı kapattı. Patron halinden memnun bizi izliyordu.
Biz arabayla ilerlerken arkamızdan el salladılar. Yüzleri gülüyordu.
Otele ulaşana kadar babanın ve annenin söylediklerini tekrarlayıp güldük. Patron
"Ailemle bu kadar güzel anlaşmış olman çok güzel. Seni çok sevdiler, onlara iyi geldin çünkü annem artık evlenmem diye çok üzülüyordu"
"Evet çok tatlılar. Seni çok seven bir ailen var, çok şanslısın. Kıymetlerini bilmelisin" dedim.
Otele ulaştık ve odama birlikte çıktık.
"İçeri girelim sana söylemem gerekenler var" dedi. Ne söyleyecekti acaba? Yüzü ciddiydi fakat ters giden birşey olmadığını düşünüyordum. Girdik, beni elimden tutup koltuğa oturttu. O da önüme dizlerinin üzerine oturup ellerimi ellerinin içine aldı. Heyecanlı görünüyordu. Hiç sesimi çıkarmadan merakla konuşmasını bekliyordum. Derin bir nefes alıp
"BENİMLE EVLENİR MİSİN?" dedi. Şaşırmıştım, öylece boş suratla bakıyordum ona. Devam etti
"Biliyorum evlilik teklifi böyle yapılmaz ama tutamadım artık kendimi" dedi.
"Yani, ani oldu......"dedim. Dilimden hangi kelimeler dökülmeliydi?
Konuşmama müsade etmek istemez gibi bir eliyle ağzıma dokundu.
"Birşey söyleme! Şimdi bir cevap beklemiyorum senden. Ayrıntılarıyla düşünmeni istiyorum. Ailenle görüş ara artık onları. Burda benimle kalmak nasıl olur? Bunu düşün. Seninle tanışalı bir rüyadayım sanki. Bu rüyanın bir önür sürmesini istiyorum. Benim aradığım, beklediğim sendin ve ben seninle yalnızlığı yendim. Sen den önce sadece ben vardı. Şimdi içimde sadece sen var. Tüm dünyam değişti bir anda. Bildiğim ne varsa unuttum. Bambaşka ben oldum artık. Bundan sonra sen- ben parçaları değil biz bütünü olmak istiyorum. Evimiz olsun, her yerinde senin izlerin, seni bana anlatan, sen kokan, kapısından girince herşeyi unutturan. Biz çok yakıştık bence. Aen benim yalnızlığıma yakıştın, gönlüme yakıştın, aşkıma yakıştın." dedi. Sözlerinin her kelimesini dikkatle dinledim. Duygularını çok güzel ifade etmişti. Ona bunları söyleten sebep olmak kendimi çok özel hissettirmişti.
Yüzük, çiçek, hazırlanmış ortam, kiralanmış çalgıcılar, kağıttan ezberlenmiş sözler...... Bunlar bomboştu benim için. O bana kalbiyle gelmişti. Duygularını ve hayallerini anlattı, gerçekte neler yaşamak istediğini anlattı sadece. Bunun adı gerçek aşktı işte. Kırmadan, yıpratmadan, tek dileği mutlu etmek ve mutlu olmaktı. Ne kadar şanlı olduğumu hissediyordum. Bana böylesine güzel bakıp gülümseyen adam benimle evlenmek istiyordu.
Yapamazdım! Evlenemezdim onunla! Onu çok seviyorum hem de kimsenin beni anlamayacağı kadar, sınırlar çizemeyecek kadar, karanlık gecenin zifiri gökyüzünün derinliği kadar, yıldızlar kadar, sonsuz kadar sevdim.
Onu dinledim sadece ve ayağa kalktı.
"Yarın öğle saatinde cevabımı almak için burada olacağım." dedi. Başımı iki eliyle tuttu ve saçlarımı koklayarak öptü. Gitti! Sessizce izledim gidişini. Koltukta kaldım öyle ne hissettiğimin adını dahi bilmeden. İçimde kocaman bir acı vardı. Hayatımın bana verdiği en güzel hediyem. Neler yaptın bana böyle? Ben neler yaptım sana?
Kendimi bu kadar kaptırmamalıydım. Kızdım kalbime, gönlüme, içimdeki büyük aşkına. Olmamalıydı ama oldu işte. Ağlamaya başladım sessiz ve çaresiz. Ne yapmam gerektiğini bilemez haldeydim bir karar vermem lazımdı. Kalsam dedim önce yanın kalsam. Hayır! Yapamam ona bunu. Keşke en başta bu kadar bağlanmadan gitseydim burdan. Gitsem dedim sonra. Üzülmez mi? Ben üzülmez miyim?
Ağlıyorum sadece ağlıyorum. Aklımdaki sorulara bir yanıt bulamıyorum. Her kızın hayaliydi yaşadıklarım. Ben de isterdim onunla evlenmek çok isterdim hemde. Cennet bahçesi olurdu bana evimiz.
Güneş doğacaktı artık ve bir karar vermem lazımdı. Sabaha kadar düşündüm yerimden kalkmadan. Ağladım susturamadım içimin acısını. Aceleyle kalkıp yerimden bütün eşyalarımı topladım. Gitmeliydim! O otele gelmeden gitmeliydim burdan. Ben toparlanana kadar güneş doğdu. Aşağı indim koşar adımlarla. Resepsiyona hesap kapatmaya durdum. Ağladığımı gören görevli şaşkındı. Ne olduğunu merak ediyordu ama soramıyordu. Ödemeyi yaptıktan sonra aceleyle çıktım otelden. Taksiye binip hemen havalimanına doğru ilerlemeye başladık. Artık gidiyorum!
Sanki bu şehirde kızmıştı bana. Hava çok sıcak ve boğucuydu. Geçtiğimiz yollardaki insanlar sanki nefretle bakıyorlardı bana. 'Bu aşka bunu nasıl yaptın' deyip sorgular gibiydi heryer. Yol boyunca ağladım. Aklımda tek kalan Patronun odamdan çıkışıydı. En son onu o halde görmüştüm çünkü.
Hava alanına ulaştım, aceleyle işlemlerimi yaptım. Nihayet öğleden önce dönecektim evime. Peki ya Patron ne yapacaktı? Otele gidip beni bulamadığında neler hissedecekti? Ağır geleceğini biliyordum. Sinirlenecek, kızacak belkide ağlayacaktı.
Uçağımın kalkış saati geldi, son çağrılar yapıldı. Güvenlik kontrollerinden sonra hızlı adımlarla girdim uçağa. Pencere kenarından ondan ayrılıp uzaklaşmamı izleyecektim. İşte gidiyorum!
Elveda, hayatımın en güzel zamanları. En güzel hediyem. Elveda aşkımın tek sahibi. Yeni Dünyam, teselli et onun kalbini.

Aşk'a Seyahat ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin