Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
Kulak verin bu dediklerime
Kimi bir bakışıyla yapar bunu
Kimi Dalkavukça sözlerle
Korkaklar Öpücük ile öldürür
Yürekliler kılıç darbeleriyle
Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlıyken
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.
Kimi yeterince sevmez,kimi fazla sever
Kimi satar kimi de satın alır;
Kimi gözyaşı döker öldürürken,
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü Herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.
Ne güzel anlatmış şair, kalp denen meletin hislerini.
Gel gelelim konumuza.
1 hafta sonra..
Toprak hala deli gibi korkuyordu Fatih'i kaybetmekten. Ceylan'ı da biricik kardeşini de döndüremiyordu hayattan. O mesaj Ceylan'ı daha da derinlere itmişti. Toprak bu durumu anlasa da kendi aşkını kaybetmek istemiyordu. Herkes öldürmez mi sevdiğini ? Toprak'ta öldüremez mi sevdiğini? Ya da Ceylan çoktan öldürmüş müdür kendini? Kim bilebilir ki. Hayat kader ile doğru orantılı gittiği sürece biz yapmak istediklerimizi doğru yanlış demeden yapmaya devam edeceğiz. Tıpkı Toprak gibi. Tıpkı Cenk gibi. Cenk demişken sahi. Cenk şu an bir deniz kıysında sevdiğinin gelmesini isteyen hayallerine dalmış, denize seyrediyor. O olaylardan sonra nasıl mümkün olacaksa deyip dursa da aklı, kalbi kalp hiç terk eder mi sevdiğini? Cenk'te böyleydi işte. İlk defa duyguları bu kadar yoğun olarak onu sararken ne yapacağını bilmiyordu. Sonra bir an durdu düşündü. Gidip bir barda kafa dağıtmaya karar verdi ve hastalanmadan önce gittiği bara girdi. Etraf dans eden yarı çıplak kızlar ve zil zurna sarhoş erkeklerle çevriliydi. Cenk hepsini bir köşeye atarak oturdu barmenin yanına ve başladı içmeye. Toprak'a gelince Fatih ile telefonda konuşuyordu.
-Bak Fatih o benim kardeşim. Bu bedenin sahibi bile değilim ki ben. Bunu kardeşime yapamıyorum , yapmak da istemiyorum. Seninle evlenemem. Ayrıca bir hafta sonra okulum bitiyor. Ben çalışmadım bile. Düşünmek istediğim son şey evlilik.
-Toprak dinle beni. Anlamıyor musun, bende Ceylan'ı seviyorum. İyi biri o ama tekrar geri gelirse seni kaybederim. Hemde Cenk denilen o pisliğe.
-Hey hey Cenk senin kardeşin.
-Değil.
-Ne ? Nasıl yani?
-O olay çok uzun. Ben sana yüzyüzeyken anlatırım.
-Tamam buluşalım o zaman. Çok merak ediyorum.
-Tamam nerde? Aa dur bir saniye başka bir arama var ben sana döneceğim dedi ve Toprak'ı beklemeye aldı Fatih.
-Alo? hayırdır bir sorun mu var?
-Kardeşiniz burada Cenk bey.
-Yanii?
-Şu an çok sarhoş. OO karşimm afffedersinn yaa biz karş değilizzz dimi? Hıkk.
-Cenk bekle orada geliyorum. dedi ve kapattı telefonu Fatih. Daha sonra Toprak'a bekletmeden aldı.
-Canım benim Cenk'i almam lazım.
-Adresi söyle bende geliyorum.
-Hayır.
-Evet. kapıyorum adresi mesaj at. Orada buluşuruz.
-Peki. dedi ve talafonu kapatıp barın yolunu tuttu Fatih.
..........................
Bara girdiğinde Cenk'i bir grup adam dövüyordu. Fatih koşarak ayırmaya çalışırken Toprak geldi. Cenk'i yavaşça yerden kaldırmaya çalışırken yüzündeki kanayan yerleri ve morlukları gördü. Fena halde dayak yemişti.
-Ben üzgünüm. Çok üzgünüm. Neyim varsa kaybettim. Ölmeye layığımmm. diyor ve ağlıyordu ona göre Ceylan'ının kollarında. Toprak'a sımsıkı sarıldı. Önce Toprak engellemeye çalıştıysa da Ceylan diye inlemelerine dayanamayıp izin verdi. O sırada Fatih hem sinirli hemde üzgün halde Toprak ve Cenk'e bakıyordu. Cenk ise sayıklamaya devam ediyordu Ceylan diye. Daha sonra Fatih Cenk'i kaldırdı ve arabayla eve götürdü. Çünkü evde hizmetçilerden başka kimse yoktu. Nisa hanım o gün olanalrdan sonra ortadan kaybolmuş, dinlenmeye çekilmişti. Tuğrul beyde kimsenin bilmediği sevgilisiyle takılıyor, onun evinde kalıyordu. Hatta işe bile gitmiyordu. O yüzden ev boş sayılırdı ve onu göremeyecekleri yer bir tek orasıydı. Eve gittiklerinde hizmetçilere ortalıktan kaybolmaları konusunda sertçe bağırdı ve yolladı hepsini. Mutfağa gittiler. Toprak Cenk'e sert bir kahve yapıyordu, Fatih ise pansuman için malzemeler getiriyordu. Fatih geri döndüğünde kendine azıcık toparlamış Cenk ile Toprak'ı karşılıklı oturmuş konuşurlarken gördü. Durdu ve yavaşça dinledi.
-Daha iyi misin?
-Bilmiyorum.
-Özür dilerim.
-Ne için?
-Her şey için ben olmasam..
-ŞŞt! Boşver. Konuşmayalım. Ama asıl ben özür dilerim seni sürekli Ceylan sandığım için.
-Mühim değil. dedi ve sustular. Sonra içeri Fatih girdi. Malzemeleri çıkardıktan sonra eline aldı ve Cenk'in yüzünü temizlemeye başladı.
-Hey hey hemşire benim sen çekil kenara.
-Amaa.
-En azından bunu ona borçluyum.
-Tamammm. dedi ve malzemeleri Toprak'a uzattı.
-Vay be burada sütur atmak için iğne , ip bile var. Aslında iyi de olmuş. Çünkü kaşı patlamış dedi ve Fatih'e Cenk'in kaşını gösterdi. Fatih oturdu ve Toprak'ın nasıl yaptığını izlemeye başladı. Cenk ise Toprak kaşını dikerken onun yüzünü inceliyor ve bir yerlerde Ceylan'ı arıyordu gözleri. Toprak bu durumu fark etse de ses etmedi ve onu izlemesine izin verdi. En azından bunu ona borçluydu. Belki de daha fazlasını yapabilrlerdi. O bedende saklı olduklarını bilseydiler ruhlarının. Ama onların bu durumdan haberi yoktu. Belki zaman içerisinde kader onları yardım ederdi. Kim bilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bedende İki ruh (BİTTİ)
Teen FictionAnnelerinin karnındayken ikizdiler ama doğduklarında tek bedenleri vardı. Kimse bilmese de Ceylan biliyordu. Onun bedenindeydi kardeşinin ruhu. Tam bir zıt karakterdiler ve bu durum başlarına bir sürü sorun açacaktı. Ceylan aşık olabilirdi belki ama...