''Evren ile sanki aramda bir sınır var gibiydi. Görüntüler bulanıktı ve çaresizliğimi sergiliyordu. Aslı!! En yakın arkadaşım, dostum dediğim kişi mi yapmıştı bunları? Cenk! Aslı'nın yanındaydı. O da mı bu işe dahildi. Hayır hayır! O böyle bir şey yapmaz. O beni seviyor. O beni gerçekten seviyor. Kadın ne oldu acaba ? Durumu nasıl? En son gördüğüm de sahi ya ne yapıyordu? Elinde bir taş vardı. O mu yapmıştı bu olanları bana? Hayır , o kadın iyi biriydi. Bana yardım eden oydu. Ah canım yanıyor. Sanki kalbime zzehirli bir ok batırılmışçasına bir yük içerisindeyim. Gözlerim benimle savaşıyor ve son gördüklerimi gösteriyor. Artık her şey çok net görünüyor. Beni yere iten Aslı'ydı. Cenk yanıma doğru koşuyordu ve kadın elindeki taşla bize doğru koşuyordu. Cenk'e mi bir şey yapacak?'' dedi Ceylan ve aniden gözlerini açtı. Korku içerisindeydi. Etrafındaki hemşireler ona telkin edici sözler söylüyorlardı. Ama onun göz kapakları çoktan tekrar kapanmıştı. Doktor dışarı çıktığında , dışarı da Cenk, Fatih Cenk'in ve Ceylan'ın ailesi vardı. Herkes berbat görünüyordu. Doktor konuşmaya başladı:
-Kızınız gayet iyi. Ama çok kan kaybetmiş 0(pozitif) kanı olan var mı?
-Benim diye atladı Cenk. O sırada Fatih'te atladı ve;
-Ben kan grubumu bilmiyorum benimkine de bakılsın. Uyarsa ben vermeye hazırım. dedi. Cenk bu duruma bozulmuşsa da ailesinin yanında belli etmek istemedi. Ama yalnız kaldıklarında konuşma kararı aldı. Aslı ve kadının durumuna gelince , Aslı öldü ve kadın hapise atıldı. Duruşması iki gün sonra ve deli olarak görülürse hastaneye kaldırılacak tekrar. Kadının ruh haline gelince kendine gelmiş gibi görünüyor. Ceylan'ın konuşması onun üzerinde büyük etki yaratmış olmalı. Her neyse Cenk şu an kan veriyor ve Fatih'te kan grubunu öğrenmeye çalışıyor. İşleri bittiğinde buluşacaklar ve hemşireden bilgi alacaklar. Ceylan'ın ailesine gelince , kızlarını ihmal ettikleri için kızgınlar kendilerine. Aslında kızlarına da kızgınlar. İstanbul'a bu kadın için gittiklerini bilmiyorlardı. Ceylan uyandığında ailesi tarafından cezalandırılacağı kesindi. Nisa hanıma yanı Cenk ve Fatih'in annesine gelince kendini huzursuz hissediyordu. Nedenini kendi de çözememişti ama içine kurt düşmüştü bir kere. Daha düşünürdü de düşünürdü. Tuğrul beye gelince gitmek için her şeyi yapabilirdi. Çünkü sevgilisi onu evinde bekliyordu ve o burada karısı, çocuklarıyla bir kız yüzünden alt tabakadaki insanlarla konuşuyordu. Evet! Yanlış duymadınız. Tuğrul beyin kendinden 20 yaş küçük sevgilisi var. Yani aldatan sadece Nisa hanım değil. Tuğrul (Beye artık gerek yok) daha fazla dayanamadı ve kalktı ayağa;
-Benim gitmem lazım. Bir kaç işim var.
-Nereye gidiyorsun?
-Sanane dedi ve büyük bir sessizlik oldu. Daha sonra Tuğrul arkasını dönmesiyle sevgilisinin yolunu tutmaya başladı. Nisa'ya gelince kendini kötü hissetmişti ama çok üzülmemişti. Kocasından nefret ederdi zaten ve onun bu kabalıklarına alışkındı. Tuğrul, ona göre aptal, kendini beğenmiş, kaba saba bir adamdı. Ailesi o adamla evlenmesini istediği için evlenmişti. Yoksa Korkut'la evlenmek en büyük hayaliydi. Evet, bunu da yanlış duymadınız. Cenk'in kalbinin sahibi Kenan'ın babası Korkut bey. Bu arada Cenk ve Fatih'te buluştular. Fatih'in kan grubu A(pozitif) çıktı. Yani uymuyordu. O sırada hemşirenin elinden dosyayı alırken;
-Bak kardeşim uymadı işte. Ayrıca ben veririm yani ne oluyor ki sana!?
-Tamam işte verdin rahatla kardeşimmm!
-Hey! Siz üvey kardeş misiniz?
-pardon?
-Şey yok bir şey. dedi ve gitti hemşire. Cenk ve Fatih ise hemşireye bakarak gittiler. Hemşire o an onu söylemişti. Çünkü kanlarında uyuşmazlık vardı. Yani kardeş olamayacaklarını biliyorlardı. Ama sustu. çünkü bu söylenecek bir şey değildi. Cenk ve Fatih Ceylan'ın odasına geldiklerinde babalarına bulamadılar. Cenk ise annesine kızgın bakışlar attı. Çünkü babası sandığı adamdan nefret ettiğini biliyordu. Babasını kaçırttığını düşünüyordu ve sürekli olarak annesine sitem ediyordu. Fatih'e gelince hiç umursamadan Ceylan'ın yanına gitti ve elini tuttu. Bu Cenk'te bir kıskançlık duygusu yarattı. Gitti ve Fatih'in elini çekerek Ceylan'ın elini tuttu. Aileler ise olanları pür dikka izliyorlardı ve içlerinden Ceylan'a sitem ediyorlardı. Fatih ise kızmıştı. Cenk'in kolundan tuttuğu gibi hastanenin bahçesine götürdü.
-Derdin ne senin?
-Asıl senin derdin ne?
-Uzak dur Toprak'tan.
-Sen uzak dur Ceylan'dan.
-O beni seviyor.
-Hayır beni.
-Onun bir daha elini tutamazsın dedi Fatih ve Cenk'e vurmaya çalıştı. Cenk elini havada tuttuğu gibi karnına tekme geçirdi. Olanları izlemeye gelenlerden bazıları kardeşleri ayırdı. Cenk tepesinde toplanan herkese;
-Kaybolun gidin diye bağırdı. Herkes dağıldıktan sonra Fatih arabasına atlayıp gitti. Toprak'ı bırakmak istemese de Cenk ile muhattap olmak istemedi. Ayrıca yolda bir karar aldı. Ne olursa olsun artık Ceylan veya Toprak her ne halt ise artık bir seçim yapacaktı. O bedenden ayrılacağı yoktu ikisiinde ve Cenk'e daha fazla tahammül edemiyordu. Seçim tek çözümdü ona göre. Cenk'e gelince yukarı çıktığında Nisa'yı da görmedi etrafta. Onun da kaçtığını düşündü ve ona da sinirlendi. Ama olacaklardan habersizdi.
Yarım saat önce..
-Merak etmeyin. Kızınız iyi olacaktır eminim buna. dedi Nisa. Ceylan'ın ailesine.
-Bilmiyoruz ama kızımızın başına bunlar nasıl gelir? Anlamıyorum dedi. Ceylan'ın annesine ve nisa hanıma sarıldı. Oturduklarında daha da kaynaşmışlardı. Sohbet ederlerken Nisa hanımın telefonuna bir mesaj geldi. Açtığında gözlerine inanamamıştı. Tuğrul ile bir kadın bir evin içinde öpüşüyorlardı. Nisa öfkesine sahip olamıyordu. Hızla kalktığı gibi gitti. Tuğrul'a eve on dakika içinde gelmezse o fotoğrafı internete koyacağını söyleyen bir mesaj attı. Çünkü Tuğrul'un buna izin vermeyecğini biliyordu. Eve girdiğinde bağırarak herkesi evden çıkarttı. Hepsini kapıya koydu ve uzun süre gelmemelerini söyledi. Tuğrul eve girdiğinde hafif kel olan başından akan teri sildi ve Nisa'nın yanına koştu.
-Ne bok yediğini sanıyorsun sen be kadın ? diye bağırdı.
-Asıl sen halt ediyosun o kadınla. Aldatıyosun beni farkında mısın? Adi herif.
-Sen kime adi diyosun be? Ne halt edersem ederim sana hesap mı vericem.
-Evet ben senin karınımmm karınn.
-Sen bana bok gibi iki evlat veren lanet kadının tekisin. Benim için değersizsin ayrıca benim paramla ayakta olduğunu unutma .
-Öyle mi? Bok gibi iki evlat ha gerizekalı onlardan biri senin bile değil!!
Bunu söyledğine inanamıyordu Nisa. Gözleri dehşetle açılmış Tuğrul'a baktı. Bunu hak etmişti. Ona söylediği onca sözden sonra bunları hak ediyordu. Ama sadece Tuğrul'un duyduğunu sanması yanlıştı. Çünkü o sırada hizmetçilerden evde kavga olduğunu öğrenen Fatih'te içerideydi ve Cenk'in kardeşi olmadığı öğrenmişti. Gözleri dehşetle açılmış onlara bakıyordu..
Cenk ve Ceylan ise hala odadaydılar. Ceylan'ın ailesi kafeteryaya inmişti. Cenk ise Ceylan'ın ellerini öpüyor ve bir anca uyanmasını diliyordu. Ceylan ise ayılmak üzereydi. Gözlerini aralarken ''Fatih'' dedi. Bunu duyan Cenk daha fazla dayanamayıp öfkesine yenik düştü. Ceylan gözlerini açıp ona ''Günaydın'' diyerek gülümserken, o şu sözleri sarf etti.
-Ceylan artık karar verme vaktin geldi. O bedenden herhangi birinizi çıkacağı yok. Karar verme vaktin geldi Fatih mi ben mi? dedi. Ceylan neye uğradığını şaşırmıştı. Gözleri büyümüştü, korku ve endişeyle Cenk'e bakıyordu. O mışıl mışıl uyurken neler olmuştu böyle..?
NOT: GEÇEN Kİ BÖLÜM KISA OLDUĞU İÇİN ÖZÜR AMAÇLI YAZDIM VE OLAYLARIN FAZLASIYLA KARIŞTIRDIM AMA BİLİN Kİ HAYATTA BÖYLE ŞEYLER DE VAR. BEN SADECE BÜTÜNLÜĞÜ OLUŞTURDUM. :) İYİ OKUMALAR BU ARADA VOTE VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEZSENİZ ÇOK MAKBULE GEÇER :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bedende İki ruh (BİTTİ)
Teen FictionAnnelerinin karnındayken ikizdiler ama doğduklarında tek bedenleri vardı. Kimse bilmese de Ceylan biliyordu. Onun bedenindeydi kardeşinin ruhu. Tam bir zıt karakterdiler ve bu durum başlarına bir sürü sorun açacaktı. Ceylan aşık olabilirdi belki ama...