Ceylan ailesinin dur diyen seslerine rağmen kendini dışarı fırlattı. Deniz kıyısı bulana kadar hiç durmadan koştu. Çünkü onu rahatlatan tek yer deniz kıyısıydı. Bu olanlar ona ağır gelmişti. Ailesinin ona kızması,hocaların hemşirelerin ona kötü gözle bakması veee.. Toprak'ın Cenk'i sevmesi. Çok fazla gelmişti. Bunları düşünürken gözünden düşen yaşlar o kadar fazlalaştı ki en sonunda Toprak konuşmaya başladı.
-Ceylan yanlış anlamayı ve ağlamayı kes be kızım. Ben Cenk'i falan sevmiyorum. Yani aslında seviyorum ama durum biraz karışık. Ben diğer hayatındakileri sevmemiştim. Çünkü onları Cenk kadar düşünmüyordun. Cenk'i her saniye ,her dakika düşünürken sen ve beni ona yardım etmek durumunda bıraktığından oluyor bunlar. Biz aynı bedeni, aynı kalbi taşıyoruz be kardeşim. Bunları hissetmem doğal bile sayılabilir ama inan ki bedenlerimiz bir gün ayrılırsa kalbimde ondan eser kalmayacak. Ben sana ihanet eder miyim hiç? Sen benim kıymetlimsin. Şu an yanında olsam sarıldım sana ama değilim ama yine de ruhlarımız yanyana. Dayan azcık dayan.
Toprak bu konuşmayı yaptıktan sonra Ceylan biraz sakinleşmişti. Yarın olacakları hesaplamaya çalışıyordu. Sanırım Cenk'i artık ameliyat bitene kadar göremeyecekti. Bu duruma ikisi de üzülse de bunu fırsat olarak da görüyorlardı. Artık bir bahane bulup İstanbul'a gidebilirdi. Aklında Cenk ile gitmek vardı. Ama bu çok uzun zaman alabilirdi. İstanbul'a gitmek için neden ararken aklına bir neden geldi. Anneannesi orada yaşıyordu ve dedesi de yeni öldü sayılırdı. Ailesine kafasını toplamak için gittiğini söyleyebilirdi. Zaten artık 18 yaşındaydı yani ona karışmazlardı. Ceylan bunu ailesine söylemek için eve gitti.
3 Gün sonra..
Ceylan anneannesinin kapısının önünde duruyordu. Kalbi rahat bir şekilde gelmişti İstanbul'a. Çünkü gitmeden Cenk'i görmüştü ve 2 gün sonra ameliyat olacaktı. Yani 2 gün içerisinde dönebilirdi onun yanına. Anneannesi kapıya açtığında birbirlerine sarıldılar ve içeri aldı onu Kader Hanım. Ceylan onu incelediğinde şaşırmıştı. Çünkü anneannesi çökmüş gibi duruyordu. Kocası öldüğünden beri zayıflamıştı ve daha yaşlı görünüyordu ama yine de gülümsemesi yüzünden eksik olmuyordu.
-Eee kuzucum aşık mı oldun sende benim gibi? dedi ve gülümsedi.
-Anneanne sen nereden biliyorsun.
-Hangisini söyleyim ki kızımla konuştum hemde gözlerinden bitanem gözlerinden. Öyle sevgi dolu parlıyorlar ki benim kocam ölmeden ki halin gibi. dedi.
-Anneanne siz ölene kadar aşık mıydınız birbirinize?
-Evet onu gördüğümde ondan nefret etmiştim ama o kendini bana zorla tanıttıkça ona delicesine aşık olmuştum. Sonra da hayatım oldu işte. Öldü şimdi ama hala kalbimde bende onun yanına gideceğim günü bekliyorum. derken gözleri sulanmıştı ve Ceylan'da konuyu kapatmaya karar verdi. O gün boyunca dışarı çıkmadı ve anneannesinin anılarını dinleyip sohbet ettiler. Ceylan bir ara buraya taşınmak bile istedi. Belki de ailesinden uzaklaşmak onun için en iyisi olabilirdi.
Ertesi gün kliniği bulana kadar üç saat harcadı Ceylan. İstanbul ona büyük ve karışık gelmişti ama bu sırada o kadar yer gezmişti ki Cenk ile kesinlikle buraya gelmesi gerektiğini düşündü. Kliniğe geldiğinde Önce etrafı inceledi. Bahçede üç beş hasta vardı onlara da hemşireler refakat ediyorlardı. Aslında Ceylan bu tarz yerlerden korkardı ama bu korkularak kaçabileceği bir durum değildi ve kendini hastanenin içine attı. Orada ki kadın,
-Ziyaret için geldiyseniz bütün hastalarımız ziyaret edilemiyor. Ayrıca yarım saat kaldı ziyaret saatinin bitmesine dedi.
-Peki tamam. Ben Berrin Gündağ isimli birini ziyaret için gelmiştim. dedi.
-Öyle bir hastamız yok.
-Ne demek yok. dedi Ceylan ve dosyasını çıkardı elinden. Kadına gösterdiğinde kadın arşiv odasına gitti. On dakika sonra geldiğinde;
-O hanım gitti. Yani tedavi edilince çıkartıldı. dedi kadın.
-Peki onunla ilgili bir adres var mı elinizde?
-Bu gizli bilgi kızım. dedi.
-Bakın beni anlamak zorundasınız o kadına çok ihtiyacım var o ölmek üzere olan sevgilimin annesi onu bulmazsam ben ne yaparım dedi Ceylan ve hafifçe ağlamaya başladı. Bu arada bu kadar iyi rol yapabildiğini bilmiyordu. Kadın onu öyle görünce kağıda bir şeyler yazdı ve eline tutuşturdu. SOnrada kaybol işareti yaptı. Ceylan hemen hastaneden çıkınce elindeki kağıda baktı. Kağıtta bağcılardaki bir adres vardı. Ceylan da bir otobüse atlar atlamaz evin yolunu tuttu. Birilerine sora sora evi buldu. Kapıyı çalarken kalbi kulaklarındaydı.
-Buyrun dedi. Berrin Hanım.
-Şeey.. ben sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum dedi Ceylan.
Ceylan kadına dosyayı gösterdi. Kadın inceledikten sonra ee der gibi baktı.
-Bakın bende sizin gibiyim. Şizofren olmadını siz de bende. Kardeşimle aynı bedeni paylaşıyoruz. Sizin gibi.derken kadının gözleri yuvalarında fırladı.
-Ne ? Bu sadece bende zannediyordum.Yani öyle gibiydi.
-Bakın sonra şaşırsanız daha mutlu olurum. Kardeşinizle hala aynı ruhu mu paylaşıyorsunuz?
-Hayır.
-Ne ? Yani ayrılabildiniz.
-Evet.
-Bana olayı ayrıntıları detaylarıyla anlatır mısınız? Yalvarabilirim bile size.
-Tamam. Ama beni kandırmıyorsun dimi?
Hayır diye kükredi resmen Toprak.
-Tamam tamam. Ben iki yıl önce klinikte yatarken oradakilerden biri beni bıçakladı. Delilerle birlikteydim inanması çok zor. Normal biri delilerleydi. Ben orada kendimi kaybetmiş gibiydim. Her neyse anlatmaya çalıştığım o değil. Ben yoğun bakımdaydım. Uyandığımda her şey için kıymetli bir zaman olduğunu anladım. Kardeşime yaptığım haksızlıklardan dolayı özür dilemeye çalıştım ama kardeşim ses vermedi. İki gün boyunca. Yanımda yoğun bakımda yatan beyin ölümü gerçekleşmiş kadın uyandığında anladım neyin ne olduğunu. O kadın ölmüştü. Ama kardeşimin ruhu o kadında can bulmuştu. Yani bu bir lanet gibi bir şey. Ama anladığımkadarıyla eninde sonunda ruhlar birbirinden ayrılacak..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bedende İki ruh (BİTTİ)
Novela JuvenilAnnelerinin karnındayken ikizdiler ama doğduklarında tek bedenleri vardı. Kimse bilmese de Ceylan biliyordu. Onun bedenindeydi kardeşinin ruhu. Tam bir zıt karakterdiler ve bu durum başlarına bir sürü sorun açacaktı. Ceylan aşık olabilirdi belki ama...