Kardeşimi ne kadar özlemiştim ki. Hep hayal etmiştim bir gün ayrı bedenlerde onun saçlarını okuşayacağım günler, o üzüldüğünde sarılıp teselli edeceğim günler. Evet ben hiç arkadaşsız kalmamıştım ama deli gibi görülmüştüm. Herkes sürekli hayali bir arkadaşımın olduğunu düşünürdü küçükken. Şimdi tututabiliyorum kardeşimin yeni narin ellerini. Bu kız gerçekten çok güzeldi.Sarı kıvırcık-dalgalı arası saçları vardı. Gözleri kapalı olduğu için gözleri ne renk göremedim. Ama kardeşimin hep olmak istediği bir tipi andırıyordu bana. Özel bir insandı benim için kardeşim. Hele de yaşarsa o benim mutluluk kaynağım olacaktı. Ne isterdim canımdan can alıp ona verebilmeyi.Ama sadece günde yarım saat yanında olabiliyordum. Sonra yatağıma gönderiliyordum. Bu arada artık bu hastaneden kardeşim için çıkmak istemesemde bir hafta sonra çıkıyordum. Hayatım yeniden toparlanır gibydi. Artık Fatih benimle konuşuyordu ve beni kardeşi ilan etmişti. Ben hemen alışamayacağını düşünmüştüm. Fakat öyle bir alışmıştı ki ben bile onun hakiki kardeşim olduğunda inandım.Aileme gelince beni Nisa hanım ve Cenk'e bırakıp gittiler. Bu arada hastaneden çıktıktan 1 ay sonra işe başlayacaktım. Ailem giderken beni bırakmak istemeden gitmişlerdi. Buna inanmıştım. Fakat içimde anlayamadığım bir duygu vardı. Acıtan bir duygu.
Bir an şu an neredeler acaba diye düşündü Ceylan. Aklı sebepsiz yere ailesinde kalmıştı. Ailesi şu an muhtemelen yoldalardı. Daha çıkalı bir saat olmuştu. Yolculukları kaç saat geçecekti onu da bilmiyordu ya. Uçakla belki de iki saatten fazla değildi. Bilmiyordu ama deli gibi merek atmişti onları. Uçağın ne zaman ineceğini bilemediği için iki saat sonra onları aramaya karar verdi. Sonra da önünde duran yemeği fark edip onu yemeğe başladı.
-Hayatım bugün çok sessizsin. dedi Cenk.
-Öyle mi?Hiç farkında değilim.
-Hadi ama anlat ne oldu? Emin ol seni senden daha iyi tanıyorum. dedi Cenk ve Ceylan'ı birazda olsa mutlu etmeyi başardı.
-Ailemi merak ediyorum.
-Niye ki?
-Bilmiyorum ki. İçimde bir sıkıntı var.
-Arayalım istersen.
-Uçaktadılar şimdi.
-Aaa doğru ya. O zaman bir iki saat sonra ararız.
-Bende öyle düşündüm.
.....................
-Toprak özledim uyansana artık. Sesisi,bakışını özledim. Bu arada bedenin değişse de seni hala seviyorum. Sen sevmeyeceğimi düşünsende. Sana şimdiye kadar diyemediklerimi deme vaktim geldi sanırım. Ben senin gülüşünü sevdim. Sen Ceylan'dan daha farklı gülüyorsun. Sanki tüm evren görmüyor da ben görüyorum gülüşünü. Öyle ki sen olmadan yaşayamacak kadar. Bak bu gerçek. Sen eğer ölürsen bende ölürüm. derken Fatih bir anda Toprak'a bir şey oldu ve monitordeki çizgiler durgunlaştı. Faith deli gibi koşarak ve bağırarak çağırdı doktorları. Öyle ki Ceylan ve Cenk'te duydu onun sesini. Ceylan'ın kalbine bir şey batmış gibi oldu. Koşarak fırladı yataktan. Dışarı çıktığında yerde savrulan Fatih'i gördü. O an kardeşinin öldüğünü düşündü. Gözyaşlarına sahip çıkamadan Faith'in yanına pencereye gitti. Kardeşine elektro-şok veriliyordu. Kalbi durmuştu. Ceylan ve Fatih ağlarken, Cenk ne yapacağını şaşırmıştı. Hareketsizce doktorların ne yaptığına bakıyordu. Derken Toprak yeniden döndü hayata. Ceylan ve Faith onun yeniden yaşadığını fark etmemişti bile.
-Yaşıyor. Sakin olun. Hadi kalkın bakın yaşıyor. dedi Cenk. İkisi de hızlıca kalktı ve yaşadığını görünce birbirlerine sarıldılar. Sonra sırayla içeri girmek için izin aldılar.
Önce Ceylan girdi.
-Kardeşim, canım çok korkuttun bizi. derken yüzüne bakıyordu. Gözünden akan bir damlayı gördü ve yavaşça sildi. Silerken hissettiği duygular karmaşıktı. İçi sızlıyordu. Bugün neyi vardı bir türlü anlayamıyordu.
-Kardeşim, biriciğim lütfen bırakma bizi. Benim için.. bizim için yerini biliyorsun. Sen olmazsan olmaz. Ne mutlu olabiliriz ne de yaşayabiliriz. Lütfen bırakma bizi. dedi ve son kez kardeşinin elini sıkıca sıkıp gitti. Sonra Fatih geldi.
-Yapamazsın, bizi sensiz falan bırakamazsın. İzin vermiyorum. Bizi üzmeye hakkın yok. Anlamıyor musun seni ne kadar sevdiğimizi gitmesen ne olur sanki. Gitme bırakma beni. dedi çıktı. Son olarak Cenk girdi.
-Merhaba kardeşim. Biliyorsun teselli sözcükleri söyleyeceğimi. Ama söylemezsek daha da uzaklaşacak bizden diye korkuyoruz. Şu an sen onları göremiyorsun ama ben görüyorum onları. Ne hissettikleri gözlerinden okunuyor. Senin uyanmanı bekliyorlar. Hemde deli gibi. Ha tabi bir not söyleyecekleri o kadar çok şey var ki. İkisi bir araya gelip bir gün boyunca hiç durmadan konuşabilirler. dedi Cenk ve o sırada Toprak'ın eli hafifçe titredi. Bunu gören Cenk hemen Ceylan'a söyledi ve hepsi birlikte doktorun yanına gittiler.
-Bu güzel bir gelişme. Sizi duyduğu anlamına geliyor. Ama yinede her şey düzeldi sayılmaz. Daha uyanmadı.
-Toprak uyanacak biliyorum dedi Ceylan.
-Toprak ona koyduğunuz bir isim öyle değil mi?
-Evet.
-Peki aslında o yetim kızın gerçek ismini ve hikayesini bilmek ister misiniz?
-İsmi ne? dedi sakince Ceylan.
-Açelya. dedi doktor ve dosyayı Ceylan'a uzattı.
-Toprak uyandığında artık açelya ne seviyorsa onu sevecek. Hareketleri , burçları karışacak birbirlerine. dedi doktor ve Ceylan'a da artık yatağına geçmesini isteyerek yolladı. Cenk ve Fatih Açelya'nın yanında kaldılar. Ceylanda odasında dosyayı inceledi.
Açelya Duru.
17 Yaşında. İstanbul doğumlu. Annesi onu doğururken ölmüş. Babasıysa annesinden bir sene sonra trafik kazasında. Kıza minicik bir servet kalmış ve yurda yerleştirilmiş. Yurttan aldığı çok fazla cezalar var. Başak burcu. Sanırım o sadece ailesini istiyormuş. Burada yazdığına göre her gece yurtta ki en yüksek ağacın tepesine çıkar ve gökyüzünde ararmış ailesini. Zaten bitkisel hayat girmesinin sebebi de bu. O en yüksek ağaçtan düşmüş. Bir yıl evvel. Bir yıldır bitkisel hayatta olan bu kızın ölmemesi için çok çabalamış yurt. Çünkü kız ölürse çok yüksek mevlalı bir dava açılacakmış. Tabi şu anda da ona başka bir ruh verildiğinden habersiz yurt. Desene Açelya uyandığında etraf iyice karışacak. derken.
Ceylan , aklına ailesi geldi ve iki saat geçmiştir diyerek aradı onları. Telefon çalıyordu ama açan kimse yoktu. Bekledi bekledi ve sonunda telefon açıldı.
-Anne? dedi Ceylan.
-Siz kimsiniz dedi bir ses.
-Annem nerede ben kızıyım.
-Anneniz Sude Başak'ın ve babanızın uçağı düştü. Allah rahmet eylesin. dedi kadın.
-Hayır, saçmalıyorsunuz siz. Annemi verin bana annemi verin lütfen derken çoktan ağlamaya başlamıştı Ceylan.
-Biz şu an Ankara hastanesindeyiz. Anneniz ve babanızı alabilirsiniz dedi kadın ve telefon kapandı.
Ceylan kadına inanmıyordu. Anne ve babası ölmüş olamazdı. Onlar ölmemeliydi. Onlar Ceylan'a ne yaparlarsa yapsınlar ölmemelilerdi. Ceylan'ın sesini duyan Cenk ve Fatih odaya koştu ve Ceylan'ı feryat figan ağlarken gördüler.
-Ceylan ne oldu? Ceylan derken yüzüne bakmaya çalışıyordu Cenk Ceylan'ın.
-Cenk, annem ve babamın ölmüş. Uçağı düşmüş ölmüşler.Onlar ölemezler. Benim değerlilerim onlar. Ben onları seviyordum derken ağlamaya devam ediyordu Ceylan.
O sırada anlamıştı kardeşinin döktüğü gözyaşının sebebini. Kardeşi onların öldüğünü hissetmişti.
NOT:UMARIM BEĞENİLMİŞTİR. YAZARKEN BENDE BİR TUHAF OLDUM. BUARADA OKUMALAR VE VOTELER İÇİN MİNNETTTARIM FAKAT YORUMLAR O KADAR AZ Kİ ŞEVK GELMİYOR. LÜTFEN ÇOK YORUM ATIN BEĞENEN BEĞENMEYEN HERKES YAZSIN. İYİ OKUMALAR :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Bedende İki ruh (BİTTİ)
Roman pour AdolescentsAnnelerinin karnındayken ikizdiler ama doğduklarında tek bedenleri vardı. Kimse bilmese de Ceylan biliyordu. Onun bedenindeydi kardeşinin ruhu. Tam bir zıt karakterdiler ve bu durum başlarına bir sürü sorun açacaktı. Ceylan aşık olabilirdi belki ama...