*Bölüm şarkısı: Milck (This İs Not The End.)
*Mehmet Erdem (Acıyı Sevmek Olur Mu?) (Sanırım bin yılda geçse bu şarkıyı dinlemekten bıkmayacağım.)
*R.E.M (Losing My Religion.) ->Okuyucumun tavsiyesi üzerine keşfettiğim bir şarkı oldu, çok teşekkür ederim fıstık.*Keyifli okumalar :)
❄
Kabullenmek kendi mezarına toprak atmak gibiydi.
Kendime bile itiraf edip anlatmaya korktuğum bazı şeyler vardı, duvarlarımı delip kalbime çakılan gerçekler gibi...
Aras'ın kafama sıka sıka söylediği cümleler içimi yiyip bitiriyordu ve hiçbir zaman kabullenemediğim bir hissi tek bir gecede kabullenmiştim, bunun hiçbir dilde izahı yoktu. Bana hissettirdikleri ateş yanığı gibiydi, bunu kalbimin etinde öyle yakıcı bir acıyla duydum ki, git gide derinden işleyerek beni zincirlere vuruyordu. Ruhum güneşini kaybetmişti, şimdi mavi kadar özgür, siyah kadar yalnızdı.
Bir adım atmak istediğimde ayağımın altındaki zemin biri tarafından çekilecek ve küçük çakıl taşları okyanusun mavisiyle buluşup ölümün tadını damağıma yayacaktı. Saniyeler birbirinin sırtını bıçaklarken dakkikalar dökülen kanda tuvaller çıkarıyor, sessizlik çığ gibi ikimizin ortasında yaşama tutunuyordu. Ruhumdan kopan son soluklar ciğerlerimi patlatmıştı, gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda hızlı atan kalbimin sert bir tekmeyle arşılandığını ve ruhuma takılan pranganın bu hisle kalbimi sardığını, kemiklerimin sızladığını hissettim. Dizlerimin üzerine çöktüm, ağırlaşan gözlerimi yukarıya itip ona baktım. Dolgun dudakları hafif bir şekilde aralık duruyordu, uzun kirpikleri gözleri dışında göz çukurlarını bir tabut kapağı gibi örtmüş, sık ama kısa nefesleri aklımı başımdan uçurmaya yetmişti. İpek kozasına sinmiş sıcaklığı kalbimi sararken, kesinlikle her zaman olduğundan çok daha güzel görünüyordu ve hiç rastlamadığım kadar savunmasız.
O gerçekten çok güçlüydü ama şuan bana sunduğu görüntüsü küçük bir oğlan çocuğundan farksızdı.
Dudaklarım hiç ummadığım bir sıcaklıkla yukarıya doğru kavislendi. Dizlerimin üzerinde emekleyerek tamamen yatağa yaklaştım, ona dokunmak için kavrulan elimin biriyle telefonu kavrayıp tuşları kilitleyerek eski yerine indirdim diğer elimi çekinsemde onun gür saçlarına uzattım, parmak uçlarım onun yumuşak saçlarının arasına karıştı, gecenin koynunda sayıklayan kabusları söküp atan parmaklarımla gözlerimi usulca kapattım. Ona dokunuşumla hissettiğim tuhaf duygular küllendirilmiş ateşime kor demlemiş, bir buket heyecanı içime serpiştirmişti. Nabzım bir anda o kadar hızlandı ki kefene bile sığmayacak kalbim göğsümün içinde atlı koşuşturdu.
"Gitme." Diye mırıldandı Aras beklemediğim bir anda, sesi uykulu, sayıklama gibi çıkmıştı ve sesinde ki uyku mahmurluğu onda tatlı bir tat bırakmıştı. Aldığım zayıf soluk ciğerlerimde yalpalandığında midem burkuldu. Kalbime batan birkaç kelime ruhumu sefil ederken, vücudumda ki tüm tüyler ayaklanmış, midem karıncalanmıştı. Zihnime konulan yakıcı nefesi sokaklarımdan akarak yapraklarımı ağacımdan püskürttüğünde acı çekmeye müsait ruhum düşüncelerimin önünü tıkadı. Hareketlerim durgunlaştı, ifadesiz bir şekilde boş boş onun yüzünü izleyip zihnimin kopardığı vaveylaları susturmaya çalıştım. "Gidecek misin?" Parmaklarımı saç diplerine bastırıp usulca okşarken, kulaklarıma dökülen kelimelerle nefes alamadığımı sandım. "Seni buldum, bırakmam. Gitme."
Ağırca yutkundum, saçlarını geriye yatırdıktan sonra kaşlarının titreyerek çatıldığını gördüm. Uyanmasından korkarak hızla elimi ondan çekip kalçamın üzerine indim ve sürünerek kapının arkasına doğru gidip saklandım. Sırtımı soğuk duvara bastırıp öylece onun durmadan sayıklamalarını izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehenneminden Alacaklıyım +18
Mystery / ThrillerSevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın adı cennet olmayacak." Duyuyor musun? Senin ruhun ölümün kırçıl masalı, uçurumlar vaad etti sana. Da...