Serseri

Okulun Yeni Sezon Balosu

Ve nihayet uzun tatili bitmiş hatta uykumu bile almıştı Hazal. Okula galiba bugün için hazırdı. Gizledi yeniden duygularını. "Deniz yine aynı egoist olacak nasılsa ben dünü dünde bırakmalıyım." deyip yeniden hazırlandı ve bindi metroya. Uzun yolculuktan sonra okulun sokağına doğru girdi. Yolda bi anda Sarp çıktı karşısına. Selamlaştılar önce. "Seninle tam olarak tanışamadık. Kimsin, anlat bakalım?" dedi Sarp gülümseyerek, bir yandan da yürüyordular. Okul sokağıydı ve civarda da bir sürü okul vardı. Hazal başladı kendini anlatmaya. Gerçekten iyi çocuk olarak gördü Sarp'ı öyle görünüyordu en azından; bir kere sıcak bulmuştu, esprilerine gülmemek elde değildi Hazal için. Sempatikti, üstelik çokta tatlı görünüyordu. Hazal'ın taklidini yaptı sonra.
"Ben Hazal Aysima. Ben diğerlerine benzemem. Sana hayran doğmadım yada senin deyiminle sana hayran doğmadım..." Hazal kahkahalara boğulmuştu.Aynı zamanda Deniz'e cidden bunu nasıl diyebildiğini merak etmişti. Gerçekten Sarp ile iyi anlaşacağını düşünmeye başlamıştı. Sonra bir de selamlaşma şekli buldular birbirlerine. Yolda hiç bu kadar eğleneceğini düşünmemisti Hazal.
Okulun bu seneki açılış partisi pazar gecesiydi. Maskeli olacaktı balo. Bir de eşli olma durumu vardi tabi.Hazal tüm bunları Sarp'tan yeni duyuyordu. Sarp da Hazal'a "Benimle baloya gelir misin?Çok eğlenicez emin ol."  dedi.
"Baloya eş bulmak için mi konuşmaya başladın yoksa benle" dedi Hazal gülerek.
"Sence kimi istesem götüremezmiyim?" dedi Sarp.
"Beni ikna edemedin ama bak hala." dedi Hazal.
Sarp Hazal'ın yüzüne bi bakış attı ki  haykırırsınız beyni hata verdi çocuğun.
"O nasıl bi bakış?" dedi Hazal gülerek.
"Böyle bir karşılık beklemiyodum." dedi Hazal'ın yüzüne bakarak. Alt dudağını ısırıp hadi der gibi bakıyordu.
"Sarp seninle eğleneceğimi ben de düşünüyorum ama biraz düşünüceğim. Sana söylerim nasılsa başka aday yok değil mi?" dedi Hazal.
"Elini çabuk tut orası belli olmaz ben boş durmam."  dedi gülerek.
Hiç bu kadar muhabbete dalacağı aklına gelmezdi Hazal'ın. Tam okula geldiler ki Deniz karşılarına çıktı. Daha doğrusu Hazal hala Sarp'ın yaptığı espriye gülüyordu. Deniz "Hazal" diye bağırdı. Yanlarına geldi hemen. "Bir şey mi oldu? dedi Hazal. Çünkü Deniz kızgın gibiydi.Ne olduğunu da anlamamıştı. "Sarp bizi biraz yalnız bıraksana" dedi. Heralde intikamın vakti geldi diye düşündü Hazal.
Sarp Deniz'e "Ona zarar verme." dedi.
"Ona ben karar veririm." dedi ve sesini kısarak "Onu ben kadar düşünemezsin..." dedi.Sarp son dediğini duymamıştı ama Hazal duymuştu ancak ne demek istemişti hiç bir fikri yoktu.
Hazal Sarp'a "Tamam Sarp sorun değil görüşürüz dedi.
"Emin misin?" dedi Sarp.
"Emin emin kardeşim hadi artık ayıp oluyo ama" dedi Deniz ve Hazal'ı kolundan tuttu motoruna bindirdi. Sahile götürdü. Okula geç kalıyordular.
"Okula vaktinde girmem lazım Deniz"
"Bugün benimlesin. Hem sen Sarp'la ne ara bu kadar yakın oldun?"
Sonra saf gibi sabah karşılaştıklarını, konuşmaya başladıklarını bir anda döküverdi Hazal ağzından.
"Balo.. bi dakika ya ben niye bunları sana anlatıyorum ki niye soruyorsun?"

"Safsın Hazal çok saf. Sarp seni yeni oyuncağı yapmaya çalışıyor ona güvenme. Ben ona kardeşim, dedim. Gördün okula girdi mi beni kurtarmaya? Sence gerçekten kardeşi bilseydi beni, girmezmiydi okula? O çıkarcıdır seni üzer. Hem ne balosu diyosun sen?

"Sarpın öyle olduğunu düşünmüyorum Deniz. O Ece ve tayfası gibi değil bi nedeni vardır elbet. Beni okulun açılış balosuna çağırdı. Eşli ve maskeliymiş"

"Gitmiceksin!"

"Buna sen karışamazsın Deniz, hem sen benim neyimsin ki?"

"Hazal o baloya gerçekten gitmek istiyormusun yoksa şuan bana inat gitmeye mi karar verdin?"
Hazal şaşırmıştı çünkü cidden ona karşı gitmek istemişti.
"Benimle her konuda yarış ama beni bir kere dinle ya baloya gitme yada benimle beraber git. Sarp'a bir süre güvenmiyorum." dedi Deniz taşı suya sektirerek atarken. Yüzü dalgındı. Kıskandığını seziyordu Hazal. Ama bunu söylemek yemiyordu. Ağzı açık kalmıştı, Deniz Taşkıran onu baloya mı davet ediyordu? Bugüne kadar kaç kişiyi çağırmıştı ki neden onu çağırıyordu? "Deniz ya bu bir oyunsa ben sana nasıl güveneceğim? dedi.
Deniz gözlerime odaklandı ve "Ben yalan söylemem küçük oyunlara girmem Hazal Aysima bunu kafana sok. Bir intikam alacaksam göstere göstere alırım. Zaten bu yüzden bana hayranlar. Ya da bu yüzden benden çekinirler. Seni koruma nedenimi eminim ki merak ediyorsun neden intikam almadığımı. Bilmiyorum, cidden bilmiyorum. Sana bu Deniz'i unut dedim ya kötüsü ben unutamıyorum. Galiba sana karşı duvarım yıkılmaya başladı, korumaya çalıştıkça duvarlarımın altında kalıyorum. Bırakırsam da tuzla buz olacağım. Ne yaptığımı ne yapacağımı bilmiyorum. Bu yüzden bana neden bunları yaptığımı sorma çünkü bende bilmiyorum."
Hazal şaşkındı çünkü Deniz'in dediklerini o da yaşamaya başlamıştı. Bunlar aşk belirtisi gibi görünüyordu sanki ama buna aşk demeye ne Hazal'ın cesareti vardı ne de Deniz'in. Hislerinden ikisi de korkuyordu. Çünkü güvenemiyordu Hazal her şey oyun da olabilirdi. Deniz de güvenemiyordu belli ki kendi sebepleri vardı çaresizdiler. Çok çaresiz...