Hazal mutlu bir sabaha açtı gözlerini, dünün yorgunluğu üstündeydi fakat güzel bir yorgunluktu bu. Yanında yatmakta olan adamın yüzünü okşadı. O da durumundan memnun olacak ki yüzünde uyurken bile bozulmamış bir gülümsemesi vardı. Yüzünü sevdi, artık her gün yanında uyanacağını, yüzünü her saniye özgürce inceleme fırsatına kavuşacağını umarak. Elini Deniz'in yüzünden saçlarına götürdü narin dokunuşlarla. İpeksi yumuşaklık... Gülünce sevilesi şebek surat, sinirlenince çıkan boyun damarıyla keskin yüz hatları... Hepsi Hazal'ın avuçlarının arasındaydı. Bir yüzle binbir duyguyu barındıran adam; Deniz TAŞKIRAN... Hazal'ı hayata döndüren, nefretiyken yaşama sebebi olan adam. Sevginin tanımını yeniden yazdırmıştı Hazal'a. İnsan en sevdiklerini kaybedince de hayata tutunabilir miydi? Tutunuyordu işte, Hazal şanslıydı; çünkü hayatına Deniz Taşkıran girmişti. Onunla dünyası yeniden şekillenmişti. Geleceğe dair yok olmuş umutları yeşermişti. Kendi dünyası başına yıkılmış bir adam, başkasının hayatını bu kadar güzelleştirebilir miydi? Elbette ki yapabilirdi... Peki neydi bunu başarmasını sağlayan şey? Onları birbirlerine çeken şey neydi sizce, sevgi mi? Hayır tabi ki onlar birbirlerinden nefret ederdi. Birbirlerinden intikam peşindeydiler değil mi? Fedakarlıkları mıydı? Belki.. Peki ya kaderleri? Evet işte doğru cevap...
Onları birbirlerine yaklaştıran yegane temel kaderleriydi. Depremle tanışmadılar mı aslında?Kaybettikleri, kaybetme biçimleri değil miydi benzeyen? Ya da konuşurken kullandıkları kelimeler değil miydi birbirinin tıpatıp aynısı olan. Biri Hazal Aysima'ydı, biri ise Deniz Taşkıran. Onlar su ve ateşken birisinin yanmaya birisinin kanmaya ihtiyacı vardı, bu da onların aşkının meali tercümesiydi. Zıt görünen iki aynı kutup olabilir miydi evrende? Belki onları içine çeken aşk bir karadelikti; zıt,benzer,yakın,uzak dinlemeden kavuşturuyordu onları içine çekerken.Evleniyordular, bugün saat 19.00'da, göl kenarında hazırlanmış bir düğünle... Gün batarken evet diyecektiler birbirlerine, sonuna kadar 2 beden tek ruh olmak için. Ve bu hayatlarında verip verebilecekleri en doğru tercihdi, ikisinin de şüphe duymayacakları tek kararımdı. Hazal günü düşünürken saçlarına ellerini daldırdığı adam usulca gözlerini açtı. Kısık ve uykulu sesiyle ''Günaydın'' dedi. Öperek karşılık verdi Hazal ona.
Geceleri... Uzun, bir bütün oldukları, birbirlerine kavuştukları, tek nefes oldukları, birbirlerinin oldukları bir geceydi. Evlenmelerinden bir gece önce olmuştu vuslatları. Sevgileri sonsuzlaşmış, ölümsüzleşmişti artık.
''Günaydın'' diyerek karşılık verilip duşa girdi Hazal. Bugün zor, yorucu ,uzun ama güzel olacaktı, Hazal buna emindi. Duştan çıktığında Deniz kahvaltının hazır olduğunu söylemişti, Deniz de o duş alırken diğer odadakilerden birinde duş almış, çoktan hazırlanmıştı. Kahvaltılarını yapıp hazırlıklara başladılar. Mira ve Sarp hazırlıklar için yardım etmeye gelmişti. Selim düğün yeriyle ilgilenecekti. Deniz Ve Hazal'ın aşkları yıldırım hızıyla ilerlediğinden gelinlik ve damatlık bakamamıştılar, Mira ve Sarp'ı da alıp hemen alışverişe gittiler. Mağazada bölündüler. Şu modelleri seçtiler:
(Sadece model olarak)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
Teen FictionBir gün bir şehre bir yabancı gelir ve kader çarkı yeniden çevrilir. Hayattan aldığın her ödül senden bir bedel alırken kaderini değiştirebilir misin? Geçmişin gelecekle bağındasın, isteklerin uğruna ödeyeceğin bedellere hazır mısın? (Not: Bu kitapt...