Hazal gece yattığı düşüncelerle sabahın erken saatlerinde uyandı. Bir şekilde Denizlerin peşinden gitmeliydi. Ama nasıl olacaktı? Her şeyi en ince ayrıntısına kadar planladı. İki kişi olacaklarından muhtemelen arabayla gideceklerdi ve Hazal da bu sırada Selim'in motosikletini alıp onları takip edecektim. Selim'in anahtarını almalıydı. Girişteki büfeye attığını hatırlıyordu. Denizler uyanmadan aşağı indi ve motosikletin anahtarı olduğunu kontrol ettiği anahtarı aldı. Daha sonra odasına çıktı. Güzel bir duş aldıktan sonra Deniz'in ona aldığı rahat, spor kıyafetlerinden giydi. Normalde süslenirdi ama bugün evde havası vermesi gerekiyordu. Daha sonra aşağı inerken Deniz'le karşılaştı. O da Hazal'ı kahvaltıya çağırmak için yanına geliyordu. "Günaydın" deyip yanağına bir öpücük kondurdu. Aşağı indiklerinde sofrada deyim yerindeyse tek kuş sütü eksikti. Hazal'ın Deniz'le şakalı atışmalı bir kahvaltısından sonra Deniz'le Selim çıkmak için hazırlandı. Tabi onlar Hazal'ı evde kalacak biliyordu. Hemen arkalarından yola çıktı Hazal. Takip mesafesini koruyarak izini belli etmeden peşlerine düştü. Şehir içinden biraz uzaklaşmıştılar. Bir gecekondu mahallesine geldiler. Denizler bir deponun önünde durdu. Kapısı kapalıydı. Önce açmayı denediler fakat kitliydi. Arka kapıya yönelecekleri sırada bir adamın depoya doğru geldiğini fark ettiler. Adam onları fark etmemiş yaklaşırken, onları fark etmesiyle motoruna atlaması bir oldu. Denizler arabaya yetişesiye kadar adam tüyecekti. O yüzden ani bir karar verip adamı takip etmeye karar verdi Hazal. Adam Hazal'ın peşinde olduğunu anlayamadı. Çünkü Hazal çok dikkat etmişti ve adam onu Denizlerin yanında görmediği için arkasına baktığında gözleri Denizlere odaklıydı. Adam tıfıl, 35lerinde, sakallı bir adamdı. Panikle patronuna sığınmak için yola çıktı. Yani Hazal'ı direkt patrona götürüyordu. Şehre uzak, terk edilmiş bir un fabrikasında durdu. Uzaktan seyrediyordu Hazal. Bu saatten sonra yaklaşmak onun için de tehlikeli olacaktı. Hazal uzaktan gözlemleye koyuldu. Adamı galiba sorguya çektiler. Sıkı bir dayak yedi ve kafasına tek kurşun sıkıp adamı öldürdüler. Gördükleri karşısında Hazal'ın gözleri donakaldı. Kaçması gerektiğinin farkındaydı ama sanki ayakları düğümlenmişti ve o an olan oldu. Adamlardan biri Hazal'ı fark etti. "Kahretsin takip edilmiş aptal!" dedi adam ve Hazal'a doğru koşmaya başladı. Hazal motoru çalıştırmak için uğraştı, eli ayağına dolanmıştı. Hemen hızlanıp kaçmaya çalıştı. Adamları çoktan peşine yollamıştı bile patronları. Telefonla Denizleri aramak için uğraşırken motosiklet sürmek çok zor işti. Hızlanırken Denizlere deponun yerini tarif ediyordu. Deniz ona kızgın bir şekilde cevap veriyordu. Başına iş açtığını, neden evde kalmadığı ve daha nicelerini... Denizle konuşurken Hazal kaza yaptı ve motosikleti devirmişti. En son hatırladığı "Hazal cevap ver.Hazalll" bağrışları oldu. Gözlerini açtığında canı yanıyordu. Sırtı acıyordu. Yine bir depodaydı. Ama hangisi olduğunu bilmiyordu. Sırtının acısına dokunmak istediğinde ellerinin bağlı olduğunun yeni farkına varmıştı. Adamlar motosikletten düşünce Hazal'ı almış ve kaçırmıştı. "Ne istiyorsunuz benden?" diye bağırdı Hazal. Mafyatik patronları geldi. Emir alınacak yaşa göre çok gençti ve Selim'in yaşlarındaydı. Hazal'ın beklediği bir tip değildi. Garip olan ise konuşma tarzı, giyinişi ona Sarp'ı hatırlatmıştı. Tabi ona böyle bir soru soramazdı lakin "Kimsin sen?" diye yineledi sorusunu. Adam Hazal'ın yanına yanaştı, tehditvari sözlerini söylerken onun nefesini yüzünde hissedebiliyordu Hazal. "Zamanla anlarsın Hazal Aysima. Bu çok eski bir dava. Tahmin edemeyeceğin kadar derin mevzular. Ve kendini Deniz için yakmana üzüldüm. Bu gençliğin, güzelliğin onun gibi bir pislik yüzünden heba olacak. Yol yakınken vazgeç ondan."dedi gözlerine Hazal'a dikerek.Hazal "Buradaki tek pislik sensin!" deyip adamın yüzüne tükürdüğünde adam tokat atacak gibi oldu sonra ise "dua et kızsın" deyip durdu. "Mafyatik tiplerde cinsiyet ayrımı da varmış. Senin gibi pislikten beklenmeyecek seviye." dedi Hazal cesaret kokan bakışlarla. "Hiç mi korkmuyorsun? Deniz'e mi güveniyorsun? Yoksa senin bilmediğimiz bir özelliğin falan mı var? Hadi göster gücünü. Sana işkencelerimden yapıyım mı? Nabıcan hepimizi kalasa mı çevircen?" dediğinde son günlerde dolanan bir esprinin versiyonu olduğunu anladı hemen Hazal. Genelde bu şekilde çevirileri onun çevresinde Sarp yapardı. Bu kadar benzerlik fazla dedi içinden."Niye sustun?" dedi adam manasız bakışlar atarak. "Hiç.." dedi Hazal anlamsızca. "Sor hadi sor, idam edilecek adama bile son sorun var mı diye sorulur. Bu hakkını veriyoruz. Mafya falanız ama adalete saygımızda var bak."dedi Hazal'ın yüzüne sorgulayan bakışlar atarak. "Yine bir espri yapacam diye kırk dolap laf çevirdin.Merak ettim.Bir kardeşin var mı?" dedi Hazal. Cidden şüphe etmişti çünkü. Sanki Sarp'ın ona bir oyunu gibiydi bu adamın sözleri. Adamın huyu suyu aynısıydı. "Bilirsin!" dedi adam. "Birinin başına ne gelirse ya meraktan ya..."diyip sustu."Çok adisin, pisliğin tekisin." dedi Hazal istemsizce. "Seni mi kırıcam var benden bir tane daha. Tipimi çok beğendin yaşıt versiyonunu mu arıyorsun. Halbuki bizim aramızda da o kadar çok yok." deyip gülmeye başladı adam. Kesinlikle psikolojik sorunları var bu adamın dedi Hazal içinden. "Senin akıl sağlığın yerinde mi? " dedi Hazal adama manasız bakışlar atarak. "Bilmem kime göre neye göre karar veriyoruz? Bi suçum varsa deli raporuyla yırtmayı denerim. Bir sınavdaysak benden yüksek alan çıkamaz. Bir oyundaysak benden başkası lider olamaz." dedi. Cevabı Hazal'a aşırı felsefik geldi. Anlamaya çalışsa da anlayamıyordu. "Deniz'in seni kurtaracağını mı sanıyorsun? Keşke öyle bir hata yapsa ama o kendini kurtarmanın peşindedir. Çoktan bir yerlere saklanmıştır."dedi adam. "Onu hiç tanımıyorsun."dedi Hazal adamın sırıtan yüzüne bakarak. "O benim hayatımı bir kere kurtardı. Şimdi şayet kurtaramasa bile onun elinden geleni yapacağıma adım gibi eminim. Sen bizim neler yaşadığımızı bilemezsin. Acı veririm diyorsun ya biz ölmüş, ruhları arafta kalmış iki aşığız. Senin vereceğin acının bize etkisi olamaz. Bir insan en büyük acıyı sevdiklerini kaybettiğinde çeker. Ondan sonrasının önemi yoktur. O yüzden iyi dinle mafyatik patron. Bir şeyin en büyüğünü yaşarsan bir daha aynı hissi yaşamazsın. Biz Denizle en büyük sevgiyi de,en büyük acıları da yaşadık. O yüzden ne yaparsan yap ne bizim acımızı değiştirebilirsin ne de birbirimize olan bağımızı kırabilirsin. Çünkü ortak anılarla, benzer yaşamlarla dolu bağlar asla kopmaz. Bunu sok kafana. Deniz eminim ki beni kurtaracak. Olmazsa da şayet ben ona elbet ulaşırım. Bunu kafana sok." dedi öfkesini adamın yüzüne kusarak. Adam şaşkınca Hazal'ın yüzüne baktı ve alaycı bir şekilde alkışladı. "Güzel konuşmaydı, tebrik ederim. Bakalım Denizciğin gelecek mi? Senin verdiğin değeri sana verecek mi?" dedi Hazal'a inanmayan sorgulayıcı imalı bakışlar atarak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
JugendliteraturBir gün bir şehre bir yabancı gelir ve kader çarkı yeniden çevrilir. Hayattan aldığın her ödül senden bir bedel alırken kaderini değiştirebilir misin? Geçmişin gelecekle bağındasın, isteklerin uğruna ödeyeceğin bedellere hazır mısın? (Not: Bu kitapt...