Sabahın erken saatlerinde Deniz'in Hazal'a hadi kalk deyişiyle uyandılar.
-Hazırlan hadi bugün okula dönüyoruz.
Afallamış bir şekilde suratına baktı Hazal.Hem sevinçten hem şaşkınlıktan.
-Başına bir şey mi düştü Deniz?Dur bakayım.
Bu deyişine bozulmuş bir şekilde suratına baktı Deniz ve başladı konuşmaya.
-Hayır akıl sağlığım gayet yerinde.Ama bir yerden başlamak gerek.Sen de özlemişsindir okulu.Dönmezsek sınıfta kalacağız küçük hanım.Kalkıyor musun yoksa kaldırayım mı?
Kalkmamak için yorganı tepesine çekti.Deniz bunu görünce Hazal'ın üstünden yorganı çekip gıdıklamaya başladı.Her şekilde insanı mutlu etmeyi başaran yapısı vardı bu adamın.Hazal'ı da şaşırtan buydu sanırım. Hazal daha fazla dayanamadı ve tamam deyip kalktı yataktan. Okula başladığı ilk gün geldi aklına; İlk hazırlandığı gün, kalbinin heyecanla attığı gün, anne ve babasına nasıl olmuşum deyişleri, birlikte Istanbul'a yeni başlarken yaptıkları kahvaltı, onun heyecanına karşı gülüşleri... Gözleri doldu sonra aynanın karşısında. Yüzüne bir hüzün çökse de Deniz'in de dediği gibi bir yerden başlamak gerekliydi. Deniz hazır olup olmadığına bakmak için yanına geldi sonra. Hazal'ın yüzünün düşüklüğünü görünce anladı bir şeyler olduğunu..
-Sadece okula başladığım ilk gün aklıma geldi annem,babam...
-Üzülme o günleri geride bırakacağız birlikte hep el ele.Tüm dünyayı karşımıza almamız gerekse de bunu yapacağız.Güven bana,artık her zaman yanındayım Hazal Aysima.
-Sen olmasan zaten şuan ölmüştüm Deniz Taşkıran.Boğaza bırakmıştım kendimi annemi ve babamı alan bu şehir beni de alacaktı içine..İyi ki girdin hayatıma...diyip sarıldı Hazan yeniden Deniz'e. Madem her şeye yeniden başlayacağız ilk günkü gibi başlasın her şey, deyip o günkü gibi özendi Hazal kendine. Saçları bukle bukleydi ama bu sefer. Deniz ise her zamanki gibi karizmatikti. Motorla gitmeye karar verdiler. Hazal kaskını takıp Deniz'in arkasına atladı ve ona sıkı sıkıya sarıldı. Biraz hız yaptılar giderken. Artık atraksiyon, hız, heyecan hayatlarının bir parçasıydı çünkü.
Okula varıp kapının girişinden el ele girdiklerinde tüm okul şaşkınlıkla onlara bakmıştı. Ve sonra onların tayfa fark etti. Mira şaşkınlıkla Hazal'ın yanına koştu.-Hazal sen..sen yaşıyorsun. Neredeydin? Teyzen, biz seni öldü sanıyorduk. Niye hiç haber vermedin?.. deyip sarılırken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı Mira. Hazal'ın da gözleri dolmuştu, onları gerçekten çok üzmüştü çünkü. Ona yardım etmeye çalışmışlardı belki ama eğer uzaklaşmasa ya da Deniz'i bulmasa belki şu an yaşamayacaktı. Sarp da şaşkınlıkla yanlarına geldi.
-Sen yaşıyorsun Hazal, hepimiz deliye döndük. Sana biz bu kadar yardım etmeye çalışırken gidip Deniz'i mi buldun? Onun için mi hiçbir şey demeden bırakıp gittin bizi? Beni, Mira'yı, seni korumaya çalışan teyzeni... Öfke kusuyordu Hazal'a ama gözleri doluydu belliydi.
-Deniz beni bulmasa şu an yaşamıyordum Sarp üzgünüm. Gerçekten haber verecek halde değildim. Kendimi yeni toplamaya başladım... dedi üzgün gözlerle. Ağlayacak gibiydi.
-Her şeye rağmen iyi ki döndün Hazal.İyi ki yaşıyorsun...deyip sarılıp gözünden hafif damlalar düşmeye başladı Sarp'ın da. Bu kadar sevildiğini bilmediğini fark etti Hazal. Deniz Hazal'ı kıskanmış olacak ki öksürerek...
-Hadi gençler sınıfa gidelim... dedi Hazal'ın elini tutarak. Sarp'sa üzgün gözlerle ellerine bakmıştı arkadan. Sınıftakilerle Hazal'ın arası o kadar samimi değildi belki ama onlar bile üzülmüştü Hazal'a. Herkes öldüğünü sanmıştı. Galiba teyzesine de amcasına da bir hesap vermesi gerekecekti. Öğle arası Deniz, Mira, Sarp'la okul bahçesine çıktılar. Deniz:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
Teen FictionBir gün bir şehre bir yabancı gelir ve kader çarkı yeniden çevrilir. Hayattan aldığın her ödül senden bir bedel alırken kaderini değiştirebilir misin? Geçmişin gelecekle bağındasın, isteklerin uğruna ödeyeceğin bedellere hazır mısın? (Not: Bu kitapt...