Her şey bu kadar güzel olamazdı dimi? Olamazdı elbet. Her şeyin bir sonu vardı her mutluluğun, her acının... Hazal'ın ayakları yere basmıyordu, Deniz'in sevdiğini söyleyip elini tutarak kapıya yöneldiğinde... Bir kelebekti işte o zaman Hazal. Ömrüyse kapıya kadar sürdü. Deniz kalakaldı o çarpışmayla. Gamze dedi dudaklarıyla, donakaldı. Hazal ise sadece onların gözlerine odaklanmıştı. İkisi de büyülü gibi bakıyordu birbirine. Deniz Hazal'ın gördüğü kadarıyla kendi dışında hiç kimseye böyle bakmamıştı. Gözüne bir korku düştü o an. "Deniz hadi gidelim." diyordu. Deniz'se sadece bakıyordu Gamze'nin gözlerine. İşte o an Hazal'ın içinde çırpışan kelebeğin ömrü tükenmeye başlamıştı, bunu hissetti. Korku başladı önce, sonra yalnızlık. "Ben gidiyorum." dedi. Deniz'se ne yapacağını bilmiyor gibi baktı. "Hazal!" dedi sonra. Döndü baktı Hazal. "Bekle beni." dedi. Gözleri hala Gamze'deyken... Sonra topladı gibi biraz kendini, gelip elini tuttu Hazal'ın yeniden. Deniz'in ne yaptığını anlamıyordu Hazal. Kızgındı ona. Ama korkusundandı bu kızgınlık. Kaybetme korkusu sardı içini. Hazal bir tırtıldı ondan önce, şimdiyse ayakları yere basmayan bir kelebek. Ama sonu az olan bir kelebek. Kelebek olmak isteyen bir tırtıl kadar ölümden korkan bir kelebekti Hazal. Arabaya bindiklerinde de ortalık sessizdi. "O kimdi?" dedi Deniz'e. "Önemsiz biri." diyerek cevapladı Hazal'ı. "Deniz ona nasıl baktığının farkındayım, sen yalnız bana öyle baktın." dedi gözlerine kızgınlıkla bakarak. Deniz ise alaya aldı. "Sana nasıl bakıyormuşum ki?" dedi gülerek. "Büyülü gibi, gözleri parlayarak, aşkla." diye cevapladı Hazal "aşkla" kelimesinin üstüne basarak. Sonra döndü Hazal'a elini tuttu yeniden. "Ben şuan burdayım dimi?" dedi. Gözlerine odaklanarak... "Seninleyim ve bunu hiç bir şey değiştirmeyecek." dedi. Kendini sorulardan kurtarmak isteyen biri gibiydi. "Kimdi?" dedi Hazal yeniden gözlerine bakarak.
"Neden ısrar ediyorsun Hazal? Neyi değiştirecek bu cevabım?" dedi. "Ona nasıl baktığının farkındayım Deniz.Neden kaçamak cevaplar veriyorsun?"dedi gözlerini bir an kaçırmayarak.
-Korkuyorum.
-Neden?
-Seni kaybetmekten.
-O kız benim eski sevgilim ve diğer kızlara göre yeri bende daha fazlaydı.
Hazal'ın kalbini durduracak kadar dondurarak. O an kendini çok kötü hissetmişti sanki cevabını bildiği bir soruyu Deniz'e sormuş gibiydi, cevabının kalbini acıtacağını bildiği halde. "İyi misin?" dedi arabayı kullanırken Hazal'a bakarak. Donmuştu Hazal; hislerini tutar gibiydi, çözülürse gözyaşları, durmayacaktı. Boğazı düğümlenmişti adeta. Gözleri dolmuş taşacak bir an bekliyordu. Aniden fren yaptı Deniz. Ürkmüştü. Hiçbir şey diyemedi Hazal.
"O eskide kaldı Hazal. Bak şuan senin elini tutuyorum ve bu dünyanın en harika şeyi. Benim hala onu sevdiğimi düşündün, belki bu benim hatam orda donup kalmamalıydım ama bilmediğin şeyler var. Onun birden dönmesi... Ne bileyim normalde öfke kusmam gerekirdi ama o an tarif edemiyorum. Bilmiyorum belki bi anlık dalgınlık anlayamadım, ben seni seviyorum. Emin ol Deniz Taşkıran yalan söylemez. Seni yalnız bırakmayacağıma dair kendime söz verdim. Senin elini tuttum ve sen istemesen de burdayım. Okula geldiğin ilk söylediğim şeyi hatırlıyor musun? Her kız bir gün Deniz Taşkıran'a aşık olacak. Ama devamını ben de beklemiyordum; Deniz Taşkıran'ın kalbinin bir kıza atacağını. Bu sensin Hazal. Ve hayatımdaki en büyük mucizesin, seni seviyorum kelebek." deyip dudaklarından öptü. O an acıyı, öfkeyi, korkuyu, mutluluğu her şeyi aynı anda yaşamıştı Hazal. "Beni bıraktığın an ölürüm. Dediğin gibi ben bir kelebeğim." dedi gözlerimden akacak olan yaşlarını salarak. "Seni asla bırakmayacağım Hazal Aysima. Benden kurtuluşun yok." dedi Hazal'ın gözyaşlarını silerek. Yüzünde yeniden o güzel gülümsemesi belirdi. Partiden zaten erken çıkmıştılar. Sahile gittiler. Arabayı park ettiler. Yürümeye başladılar sahilde. Ayakkabılarını ellerine aldılar. Bir elde ayakkabılar, diğer elleri tutuşmuş vaziyette. Ay ışığı vuruyordu tüm güzelliğiyle denizin dalgayı onların bacaklarına vurduran sularına.
-Seninle çok mutluyum Deniz Taşkıran
-Cidden beni seviyor musun?
-Sence sorguya gerek var mı?
-Sonuçta Deniz Taşkıran herkesin içinde sana seni sevdiğini söyledi ama sen daha ona bile söylemedin.
Bu konu Hazal'ın garibine gitmişti. Gerçekten de ilk kez Deniz söyledi sevdiğini.
"Seni kaybedersem ölürüm. Beni bırakıp bir yere gitmeyi düşünüyorsan bunu göze al. sana deliler gibi aşığım Deniz Taşkıran." derken Hazal, Deniz dudaklarına yapıştı.
"Sen hayatın,Tanrı'ının bana verdiği tek ve en güzel hediyesin. Seni kaybetmek en büyük aptallığım olur,aklımdan şüphe edip beni bir tımarhaneye kapatabilirsin Hazal Aysima." dedi gülerek.İlerde bir kaç kişilik bir grup ateş yakmış şarkı söylüyorlardı gidelim diye tutturdu Hazal birden. Deniz fazla dayanamadı ısrarlarına gittiler oraya. Tanıştılar bir kaç kişiyle, iki sevgili vardı. 3. olmuş olduk sıcaktılar. Sevgililerine birer şarkı söyleyince sıra Deniz Taşkıran'a gelmişti. Daha önce sesini duymuştu Hazal ama ona ilk kez şarkı söyleyecekti. Neyi söyleyeceğini cidden merak etmişti. Bir Akdeniz Akşamları falan sanırken Sezen Aksu'dan ''Tutuklu ''yu söyledi Hazal'ın gözlerine bakarak... Gözleri doldu Hazal'ın, Deniz muhteşem sesiyle durumlarını ve ona olan aşkını anlatırken...
"Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ne senden öncesi
Ne senden sonrası
Ayrılık aman
Ölümden yaman
Geçmiyor zaman geçmiyor
Ne anam, babam
Ne hoş hatıram
Yetmiyor canım yetmiyor
Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor
Sakladım gözlerimi
Sustum hep sözlerimi
Yandım yar közlerimi aah...
Savur savur bitmiyor
Ben sende tutuklu kaldım
Kendi hayatımdan çaldım
Yedi cihan dolandım
Bana mısın demiyor "
Şarkının bitimiyle atladı Hazal Deniz'in boynuna. "Umarım anlamışsındır seni ne kadar sevdiğimi. dedi Deniz ukalaca ama tatlı bir bakışla. "Hiç olmadığı kadar kadar ama senin beni sevdiğini gece evime gelip üstümü örttüğünde anlamıştım maalesef ." dedi Hazal ukalaca gülerek. "Fazla romantik oldum sanırım beni çok bozuyorsun Hazal Aysima" dedi Hazal'ı yanağımdan öperek. "Haklı olabilirsin" dedi Hazal.
Sonra saatine baktı Drniz. "Ooo baban beni haşlamadan seni yetiştirsem iyi olacak." dedi gülerek. "Bu kadar mı sıkıldın benden,gitmek istemiyorum." dedi Hazal ona daha da sokularak. "Böyle olursak sanırım senden hiç ayrılamayacağım ama babana verdiğim sözü tutmazsam ilk günden gözden düşerim , bilirsin Deniz Taşkıran verdiği her sözü tutar, o yüzden hadi gidelim artık." dedi Hazal'a elini uzatarak.Hazal sıkıca tuttu ve kalktı yerinden. Vedalaştılar oradakilerle.Bu gece bir an en kötü gecesi olacak diye düşünürken en güzel gecesi olmuştu Hazal'ın. Eve geliş saati tam 12.00ydi. Deniz Taşkıran yine prensiplerini bozamamış ve her şeyi tam vaktinde halletmişti. Arabadan inmeden yanağıdan öpmüştü. "Senin bundan sonra benden kurtuluşun yok bilesin." dedi, gözlerine odaklanıp ukala gülüşünü atarken... "Senin benden hiç yok." diye ekledi Hazal da. Hazal'ın görüşürüz deyip inmesiyle kapısının açılması, nerde kaldı bu kız diyecek olan babasının Hazal'ı görmesi bir oldu. Tam vaktinde gelmişti."İyi geceler efendim tam 12de getirdim." dedi Deniz gülerek. Sonra arabadan inip bir selam verdi. İnanması güç ama babası çocuğu kahveye çağırdı Deniz tam kabul edecekken soru yağmurundan korkarak ve yarın okul olduğunu düşünerek atıldı Hazal meydana. Geç oldu falan diyerek kurtardı aşkitosunu. :D :D Tabi ki ona böyle lakaplar takmazdı. O Hazal'ın ilk aşkıydı. Ve Hazal bunu diyen kızlardan olmadığı için belki de ona sahipti, belki her şey bir rüyaydı ama uyanırsa bu en büyük kabusu olacaktı bunun da farkındaydı. Kafasında tüm günü düşünürken, Deniz'i kaybetmemesi gerektiğini bir kere daha anladı; ayrıca kimdi bu Gamze bir an önce öğrenmeli ve önlemlerimi almalıydı. Bu devirde bir Deniz Taşkıran kolay bulunmuyordu ve çabuk yetişmiyordu. Tüm bu düşüncüler ile kafasında tilkiler dolaşırken Deniz'in ona söylediği şarkıyı -elbette ki telefonuna kaydetmişti- açarak uykuya daldı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
JugendliteraturBir gün bir şehre bir yabancı gelir ve kader çarkı yeniden çevrilir. Hayattan aldığın her ödül senden bir bedel alırken kaderini değiştirebilir misin? Geçmişin gelecekle bağındasın, isteklerin uğruna ödeyeceğin bedellere hazır mısın? (Not: Bu kitapt...