Boran ve Ceylan o gün o ağacın altında yüzleşmişti, aşklarını birbirlerine ilk itiraf ettikleri noktada.
"Flashback: 27 Mayıs 2018
Ceylan hukukta ilk senenin sonlarına yaklaşmıştı. Boran ise 2. sınıf mimarlıkta senenin son jürisine çıkmıştı. Artık aralarında bir çekim oluşmuştu. Adlarını koymadıkları bir durum vardı, sevgili değiller ama arkadaş da değillerdi. Birbirlerini kıskanıyorlardı ve merak ediyorlardı. Boran Ceylan'ın tüm arkadaşlarını tanıyordu, hatta ona yaklaşmaya çalışan sevgili ataklarını direkt bertaraf ediyordu. Ceylan'ın da durumu farksızdı, ilk başlarda önemsemese de zamanla Boran'ın çevresindeki kızlardan rahatsız olmaya başlamıştı. Boran'ı ilk sevdiği ama bunu kabullenmediği an Boran'ın yoğun ısrarla davet ettiği ikinci sınıf ikinci dönemin ilk jüri günüydü. O gün mimarlık öğrencileri için adeta bir girişim ve yenilenme günüydü, uykusuz geçen bir maket sabahına karşın, kendini jüriye hazırlar şekilde şık bir kombin, ve sırta yüklenen maket çizimleri ile elde maketiyle süren bir yolculuk. O sabah Boran'ı ellerinde maket; üstünde beyaz bir gömlek, siyah bir jean ve kemer, yanları kısa üstleri ise uzun ve spreylenmiş saçlar ve hafif kirli sakalla görünce etkilenmişti. Sanki karşısında çoktan iş adamı olmuş biri duruyordu ve o daha düne kadar yanında koşarken görmediği çocuktu. Ceylan'ın bu tarza zaafı vardı, ciddi ve klas insanlardan etkilenirdi. Hiç öyle görmediği Boran'ı öyle görünce etkilenmişti, daha önce fazla takmasa da ilk kez yüzünü incelemişti, yakışıklıydı, gamzesi gülünce belirginleşiyordu. Ve Boran ellerinde maketle onu jürisine davet etmişti, Ceylan arkadaşına kişiler hukuku çalışacaklarına söz verdiğini bile unutup kabul etmişti. Oysa sözlerine çok bağlıydı fakat Boran kafasını karıştırmıştı. Normalde dışardan kimse jüriye çıkarken alınmıyordu fakat Boran arkadaşları sayesinde bir şekilde sokmuştu Ceylan'ı. İçerde çok farklı maketler vardı. Konuyu kendileri tasarlıyorlardı, Boran'ın konusu engelsiz yaşamdı. Maketi oldukça güzel bir bina tasarımıydı ama anlatımı da bir o kadar ciddi ve detaylıydı. Görmeyen biri için akustiği harika kullanmıştı, yani örnek vermek gerekirse kulaklıkla 8D müzik dinlerken oluşan o hareket etme duygusunu yaşatan bir binaydı, bunun için ses yutan odalarla yankı yapan odaları zıt konumlara koymuştu ki görmeyen adama yön bilgisi sağlaması yapabilsin. Yürüyemeyen biri için de tüm bina da rampalı sistem mevcuttu, tekerlekli arabalara entegre bu sistem aynı zamanda merdivendi, alan tasarrufu sağlanmıştı, duymayan ve koku alamayanlar için de renkler ve sembollerden yararlanmıştı. Kısacası binaya 4 duyu da hakimdi ve zorluk yaşatmayacaktı. Bina bir konservatuar salonuydu ve aldığı ışık açıları bile güzel planlanmıştı. Dış tasarımı da mükemmeldi ve jüriden alkış aldı. Boran'ın normal halinin aksine son derece ciddi olarak projesini anlatması, projesinin konusu Ceylan'ı etkilemişti ki tek etkilenen o da değildi, diğer kızlara göz gezdirdiğine ona baktıklarını fark etmişti, içini bir miktar kıskançlık kaplamıştı, proje anlatımı bitimiyle Boran Ceylan'ın yanına oturdu. "Ee nasıldım?" dedi gülerek. Ceylan diğer kızlara göz devirip " Senden beklemediğim bir performans Boran Sertkaya, ne yalan söyleyim şaşırttın waow diyebildim sadece." dedi gülerek. "O zaman beni bir ödül yemeğine götürürsün, jüriden geçtiğime göre."
"Yemekleri sen ödersen neden olmasın?"
"Hahah,sen kabul et yeter,hadi gidelim."
İşte ilk dateleri böyle olmuştu Boran o kadar peşinden koştuktan nihayet Ceylan'ı ikna edebilmişti. O tarihten sonra sürekli yazıştılar, buluştular. Ve sene sonunda 27 Mayıs 2018 günü nihayet Boran Ceylan'a tam olarak açılmış ve sevgili olmuşlardı."Yaklaşık 2 yıllık beraberliklerinin altında yatan ve şimdi açığa çıkan gerçekler ise onları bu yüzleşmeye götürmüştü.Yaşadıkları aşk gerçek miydi yoksa intikam yolunda bir oyun muydu? Gerçek aşklar yaralandıkça güzelleşir, kanadıkça coşan bir güle benzerdi. Boran ve Ceylan arasındaki bu yüzleşme de onların aşkını sınayan bir hançer gibiydi. Bir hançer aynı zamanda hayatlarına atılan düğümü çözecek araç olabilir miydi? Yaşadıkları onca şeyden sonra kaybetme korkusuydu bu yüzleşmede her şeyi çözen...
Sıradaki yüzleşme ise Boran ve Deniz arasındaydı. Onların yüzleşmesinden Ceylan kadar Hazal da korkuyordu. Deniz aslında Boran'ı şikayet etmeyerek açık kapı bırakmıştı ama Selim de Boran'a bir o kadar öfkeliydi, hele ki Ceylan ve Boran'ın durumunu öğrenince Boran'ı orada bir kaşık suda boğabilirdi. Günün ilk ışıklarıyla eve vardılar. Deniz ve Selim uyanmış telaşla evde Hazal ile Ceylan'ı arıyorlardı. Boran'la geldiklerini görünce Deniz duraksamıştı olayı anlamaya çalışıyordu ki Selim kendini tutamayıp direkt Boran'a dalmaya başlamıştı bile. Ağzını burnunu kıracaktı, Boran ise hak ettiğini düşünerek hiç tepki vermiyordu. Ceylan abisinin onu öldüreceğini düşünerek atıldı aralarına. Arbedede abisi yüzünden Ceylan kenara savrulup başını biraz sert vurdu ve bayıldı. Hiç tepki vermeyen Boran ilk kez tepki verip Selim'i kenara savurdu ve Ceylan'ın yanına güç bela kalktı. Hazal da Ceylan'a bakmak için koştu. Boran Ceylan'a " Canım kendine gel, Ceylan iyi misin? Aç gözlerini." diyordu. Deniz de Selim'i tutarken Selim bu sözlerle iyice afallamıştı. "Ne diyorsun lan sen? Benim kardeşime canım mı dedin sen?" deyip yeniden dalmak için yanına yönlendi. Deniz Selim'i tutmaya çalışıyordu. Hazal da sinirlenmişti ve Selim'i itti "Selim yeter kendine gel, görmüyor musun? Ceylan'ı ittin, başını vurdu. Kız bayıldı. Ayrıca siz bilmeseniz de onlar birbirini seviyormuş. Birbirleri için endişelenmeleri normal. Buraya Deniz'le konuşmaya geldi." dedi. Selim şaşırmıştı, kardeşine kızmıştı, tam ona bunu soracakken bayıldığının farkına vardı ve duraksadı. Hazal dün gece yaşananları Deniz ve Selim'e anlattı, bu sırada hâla Deniz Selim'i tutuyordu. Boran ise Ceylan'ın başındaydı, ayılması için çabalıyordu. Hazal Ceylan'ın Boran ölmeye gidene kadar uzak kaldığını ama kalbine son aşamada yenildiğini de anlattı. Selim bunları dinledikten sonra kardeşine olan kızgınlığı biraz geçmişti. En sonunda da Ceylan uyanmıştı.
Boran ve Deniz yüzleşmesi ise beklenenin aksine hiddetsiz olmuştu. Selim'in aksine Deniz çok sakindi sanki bu yüzleşmeyi bekler gibiydi. Tüm geçmiş dökülmüştü. ortaya. Boran'ın Deniz'e karşı olan nefretin sebepleri, yıllar önce çıkan yangının nedenleri. Ama hâla açıklanamayan bir durum vardı. Annelerinin bu iki evlilik arasında iki farklı kişi oluşunu açıklayamıyorlardı. Boran da Deniz de bu saatten sonra kardeş olamazlardı, bunun farkındaydılar ama ortada Deniz'in kuzeni, Boran'ın sevdiği Ceylan ve ikisinin de kardeşleri Sarp vardı. Aralarında ateşkese dair anlaştılar. Hayatlarına dair belki de ilk kez aldıkları doğru karar buydu. Artık geçmişle yüzleşmekten yorulmuştular. İkisi de geleceklerine dair hayal kurmak istiyordu. Geçmişin gölgeleri, korkuları, acıları üstlerinde olmadan...
Boran Ceylan'ı çok seviyordu, Selim pürüz çıkarsa da uğruna ölmek istediği kadından bu saatten sonra vazgeçmezdi. Deniz ise Hazal'ı çok seviyordu, birlikte kuracakları gelecek uzak değildi, yaşadıkları ile onlar zaten bir bütün olmuştular, aşklarından şüphesi yoktu. Yıllar sonra ilk kez huzurlu bir gün geçirmiştiler. Bitmeyen intikamı durduran aşkları olmuştu. Belki de birbirlerini dinlemek için aralarında köprü kuracak insanlar gerekiyordu. İkisi de geçmişin yükünü, korkusunu, nefretini ve acısını yıllarca yaşamıştı, ikisi de bundan karşı tarafı suçlarken kendi yaptıklarının farkında olmadılar, empatisi olmayan bir bağ vardı ortada. Belki kardeşlik bu saatten sonra kurulmazdı ama en azından bağ kurmak için çabalayacaklardı.
Tüm bu konuşmaların yapıldığı sırada gelen davetsiz misafir zili çaldı. Gelen Gamze'ydi. Babası Deniz'in vurulduğunu duyunca yıllar önce sakladığı sırrı onu korumak için açıklamaya karar vermişti. Fazla vaktinin kalmadığını ve olayların arttığını söyleyip yıllar önceki olayı anlatan bir mektubu Gamze'den Deniz'e iletmesini istemişti.-Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri
Teen FictionBir gün bir şehre bir yabancı gelir ve kader çarkı yeniden çevrilir. Hayattan aldığın her ödül senden bir bedel alırken kaderini değiştirebilir misin? Geçmişin gelecekle bağındasın, isteklerin uğruna ödeyeceğin bedellere hazır mısın? (Not: Bu kitapt...