Merhaba. Arayı çok uzatmak istemedim. Zaten önceki bölüm Atıl'ın mektubu olduğu için kısaydı. O yüzden şimdi tam hız devam. Haftada iki bölüm yayınlamayı düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum^^ Sizi seviyorum ♡
Son kalan eşyaları da Can'ın getirdiği çantaya koyduktan sonra, çantayı yatağın üzerinden alıp odadan çıktım. Nihayet şu iğrenç kokan hastaneden çıkabiliyordum. Ben bunu çoktan hak ettim de, neyse.
Görüyor musun Efil? Senin sevmediğin hastaneden taburcu oluyorum. Ruhuna aşık olduğum kadın... Senin sevmediğin her şeyden ben de nefret ediyorum. Aşık olduğun her şeye aşığım. Bağımlı olduğun her şeye bağımlıyım. Canım, boğazımdaki düğümüm, sürekli kanasın diye kopardığım yara gibi her an yanımda kal. Sürekli kanayacak yaramsın! Kabuk bağladıkça kanatacağım. Kanatacağım ki, ruhumda bıraktığın iz, bedenimde de olsun.
Kapının önünde duran arabaya bindim. Şoför koltuğunda Can oturuyordu. Çantayı arkaya uzanıp koltukların üzerine bıraktım. Normalde hiç sevmediğim arabanın kokusu bana o kadar güzel geldi ki. Özgürlük kokuyordu. Uzun zamandır kolumda duran serumun bıraktığı iz dikkatimi çekti. Etrafı morarmış, hafif de kızarmış olan minik delik, göz altlarıma benziyordu. Hatta o kadar aynıydı ki, sanki var olduğumdan beri orada duruyordu. İşaret parmağımı üzerinde gezdirdim. Dokunduğumda rahatlıkla hissedebildiğim damarım şimdi daha sertti. Azıcık bastırmış olmalıydım ki canım acıdı. Bu yüzden de dişlerimin arasından minik bir inilti çıktı.
"İyi misin? Ağrın mı var? Dedim sana bu kadar erken çıkmayalım diye. Dinlemedin beni!"
"Can bi' sus! Ay, anne gibi başımın etini yedin. Sayende annem yokmuş gibi hissetmiyorum." dedim gülerek. İçim sızlamadı desem yalan olur. Ama komikti. Kendimle dalga geçebildiğime göre oldukça iyi durumdaydım.
Gerçekten de kendime geldiğimden beri Can yanımdaydı. Bir an olsun ayrılmadığı yetmezmiş gibi; bir de günaşırı gelen Tunç'u kovalamıştı. İçinden bir his yüzünden Tunç'u sevmediği konusunda ısrarcıydı. Nedenini bilmiyor ya da bana söylemiyor. Konu Can olunca, bir fikrim yok ne yazık ki!Bugün Tunç'la konuşmak zorundaydım. Ancak Can seni yalnız bırakmam dediği için eve beraber gidiyorduk. Biz konuşurken o da odama çıkıp eşyalarımı toplayacaktı. Nerede yaşadığımın bilinmesi istemiyordum. Hâlâ katili bulamamıştık. Benim yüzümden biri daha zarar görmemeliydi. Can da benim gibi düşünmüş olmalı ki eşyalarını kendin toplayamazsın, ben hallederim demişti. Gidip gitmemek, kalıp kalmamak bana sorulmadan karar verilmişti. Aslında iyi de olmuş olabilirdi. Biri tarafından hala umursandığını bilmek güzel bir duyguymuş. Hatta ne yalan söyleyeyim, özlemişim. Tabi ki Tunç'un yanından ayrılmamın tek nedeni bu değildi. Aynı zamanda 'babam' da nerede yaşadığımı biliyordu. İstesem de istemesem de Tunç'u görmek için o eve gelecekti. Dolayısıyla onu görmesem bile sesini duyacaktım. Sesini duymaya bile tahammül edemiyordum. Hiçbir evlat bu durumda olmamalı. Babasının sesinden nefret etmemeli. Hiç göremediği annesine özlem duymamalı. Yıllar sonra kardeşine kavuştuğunda içinde az da olsa bir duygu olmalı. Tunç benim kardeşim! Ondan canım, hayatımda her daim yanımda olacak olan kader ortağım diye bahsedebilmek isterdim. Ona ilk sarıldığımda unutmamak için kokusunu içime çektim. Kardeş kokusunu...
Hayatım boyunca kardeşim olmayan, kan bağım olmayan herkese kardeşim dedim. Ama Tunç'a diyemiyorum. Canım kardeşim deyip doya doya sarılamıyorum. Bayramlarda, özel günlerde aradığım kişiler arasına bile sokmadım onu. Her ne kadar Efil gittiğinden beri kimseyle görüşmesem de, yine de o listeye girebileceğini düşünmüyorum. Tunç benim biyolojik kardeşim ama duygular... Mantığımla duygularım hep uyuşmuştur hayatım boyunca. Ya da hep nasıl hissettiğiysem öyle düşündüm, emin olamıyorum. Efil'i gördüm, tüm dikkatimle onu izledim, konuştum, sonra aşık oldum. Efil sayesinde bir sürü şey buldum kendimde. Nefret ettiklerimi, sevdiklerimi, içimdeki romantik adamı; şiire, mektuplara olan bağımı buldum.
![](https://img.wattpad.com/cover/52753686-288-k424764.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Notaları
Short StoryYalanlarıyla tutunduğu hayatı dışında hiç bir şeye sahip olmayan adam... "Müzik ruhun gıdasıdır." demiş birileri. Sırtımda gitarım, karşımda herkesten sakladığım hatalarım, gerçeğim, ellerimde hatalarımın kanıtları... Aşkı için intikamı göze alan, ö...