Dediğim gibi, her şey düzene girecek. Mesela şu an benim için kendimi en iyi hissettiğim anlardan biri. Elimde bira şişesi, parmaklarımın arasında son bir nefeslik kalan sigaram; denizin kıyısında şezlongun üzerinde oturuyorum. Can'ın mütevazi evim dediği yer; deniz kıyısında, kendine ait plajı olan üç katlı bir ev. Giriş katta salon ve mutfak birleşik olduğu için mutfak devasa büyüklükte gibi geliyor. İkinci katta odalar ve banyolar var. En üst kat, yani yasaklı çatı katında ise ne olduğunu bilmiyorum. Kapısında asma kilit takılı. Kilidin üzeri paslandığı için eskiden kalma olduğu açıkça anlaşılıyor. İkinci kattaki terasta iki tane bahçe tarzı sallanan koltuklardan var. Efil'le bir keresinde tatile giderken dinlenme yerinde oturmuştuk o tip koltukların birine. Efil ilk oturduğunda korkmuştu, ama sonra da inmek bilmemişti. Küçük şımarık bir kız çocuğuydu. O benimle yaşayamadığı çocukluğunu, ben de onunla geleceğimi yaşıyordum. Birimiz geçmişini düzeltmeye çalışırken, birimiz geleceğini yaşıyordu. Farklı zaman dilimlerinde yaşayan iki aşık... Saplantılı bir aşk değildi bizimki. Kimse birbiri için ölmezdi mesela. Ya da kendimize zarar vermezdik. Biz sadece ortak paylaşacak şeyler istemiştik. Bu istediğimiz şeye de az da olsa kavuştuk. Kısa bir filmin fragmanı kadar anlamsız şeyler yaptık. Yaptıklarımız kimseye bir anlam ifade etmedi, ama biz birbirimize orada çok anlam yükledik.
"Atıl, ben sana bir şeyler anlattım mı hiç? Kendim hakkında, ya da geçmişim hakkında." dedi denizin vokal yaptığı sessizliğimi bozarak. Denize dalan gözlerimi ve her daim düşünceli beynimi Can'a yönlendirdim.
"Hayır. Ben de hiç sormadım. Ama bu evde yaşayacak kadar parayı nereden buldun, nasıl mafya gibi bir adam oldun? Merak ediyorum." Dudağının yarısını yukarı kaldırdı. Elindeki şişeyi tek yudumda bitirip yerden yenisini aldı. Ben de dibine kadar yanmış sigaramı kül tablasına basıp yenisini aldım kutudan. Dudaklarımın arasına yerleştirip yaktım. O ilk yakışta çıkan duman sanki sigaranın çığlığıydı. Yakma der gibi bağırıyordu. Yapma, erken öleceksin. Zehirleme kendini. Sus, dedim sigarama. Sen de konuşma. Dinlemedim onu. Dişlerimin arasına koydum. Derin bir nefes çekip Can'a baktım. Boğazında tutuyordu söyleyeceklerini. Dokunsam anlatacak, ama istemiyor da sanki. Üstelemek istedim. Anlatsın istedim. İçinde kopan fırtınaları, aklındaki hainlikleri anlatsın, rahatlasın. Duyanlar duymayanlara söylesin. Herkes çeksin acısını, paşa paşa. Neyi zorluyoruz? Neyse ki çok zorlamadı kendini. Yeni açtığı şişeden yudum alıp anlatmaya başladı.
"Benim annem ve babam trafik kazasında öldüler. Ben o zaman on yedi yaşındaydım, Canan da on beş yaşındaydı. Canan benim bu hayatta en değer verdiğim kişi. Onun üzerine kimse çıkamaz." Gözlerim büyümüş, sigaram küçülmüştü. Onun acısının karşısında ben de küçülüyordum, tıpkı sigaram gibi! Ben kendimle çelişmeye devam ederken Can anlatmaya devam etti.
"Neyse polisler, hastane, cenaze işleri derken babaanneme kaldık bizde. Zaten oldum olası hep severdim onları. Canan kazadan sonra kolay kolay toplayamadı kendini. Çok dağıttı. Dersleri, okulu çok önemliydi onun için. Ama kazadan sonra önemli olan tek şey arkadaşları ve sınırsızca içtiği şeylerdi. Bir gün o kadar kötüydü ki madde kullandığından şüphelendim. Zorla hastaneye götürdüm. Neyse ki yapmamış öyle bir şey. Doktor vücudunda bir sürü morluk olduğunu söyledi. Kavga etmiş olabilir dedi. Canan'ı karşıma alıp konuştum. Ne olduğunu, ne yaptığını sordum ona. Abine anlat dedim. İki kızla kavga etmiş okulun ara sokağında. Baya da dayak yemiş, ama karşı taraf fena dağıldı abi dedi gülerek. İki yıl böyle geçti. Dur, yapma Canan, başını belaya sokma Canan! Evde tek konuştuğumuz konu Canan'ın asilikleri oldu. Babaannemle dedem çok yaşlıydı. Bizim iyiliğimiz için her şeyi yaparlardı. Ama Canan bir gün sınırını çok aştı. On dokuz yaşında falandı işte. Bundan yaklaşık sekiz yıl önce işte!" Birasından bir yudum daha alıp konuşmaya devam etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/52753686-288-k424764.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Notaları
Short StoryYalanlarıyla tutunduğu hayatı dışında hiç bir şeye sahip olmayan adam... "Müzik ruhun gıdasıdır." demiş birileri. Sırtımda gitarım, karşımda herkesten sakladığım hatalarım, gerçeğim, ellerimde hatalarımın kanıtları... Aşkı için intikamı göze alan, ö...