Merhaba arkadaşlar... Yine ben! Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum^^
Baba... Ne demek ki baba? Türk Dil Kurumu'nda"çocuğu olan erkek" olarak tanımlanmış. Bana göre de dil kurumunun söylediği gibidir baba kelimesinin anlamı. Şimdi benim doğmama neden olan adamın adı baba. Peki tüm hayatını evlatlarına adamış olan adamların da adı baba olunca onlara haksızlık olmuyor mu? Baba kol kanat germektir. Arkasını kollamaktır. İlk yürüyüşünü, emeklemesini ölümsüzleştiren adamdır. Baba yere düştüğünde omuzlarından tutup kaldıran, ilk kız arkadaşından ayrıldığında teselli eden, ehliyeti alınca ilk arabasını alan, evlenirken "Aslan oğlum" diyerek damatlığını giydiren, torununu kucağına alınca gözyaşlarıyla "Biricik torunum" diyebilendir. En azından bir erkek çocuğu için bunları ifade ediyor. Şimdi bir de Efil'i düşündüm de onun için daha zor olmuş olsa gerek. Kız çocukları babaya düşkün olur derler. Onun öyle bir şansı olmadı.
Keşke bir babam olsaydı demiştim, bundan yıllar önce. Küçüktüm, aklım ermiyordu. Ben ne bileyim terk edildiğimi? Bizim hep 'annemiz' vardı. Sanki hiç babaya ihtiyacımız yokmuş gibi. Başımıza gelen her şeyi ona anlatmamız söylendi. Kolaydır! Ulan o yaştaki erkek çocuklar kadın doktorlara muayene olmaya çekiniyor. Kız çocukları erkek kuaföre saç kestirmiyor. Sen gelip derdinizi anlat diyorsun. Evet, bir daha ki sefere yaparım!
***
Tunç kapıyı kapatıp babasını içeri aldı. Üzerinde siyah bir hırkayla beyaz t-shirt vebeyaz bir pantolon vardı. Gözleri gözlerimle buluşunca farkettim mavi olduğunu. Beni görünce suratı kireç kesildi.
"Baba, bu Atıl. Abim!" Tunç büyük bir hevesle bizi tanıştırmaya çalıştı. Ama yüzünü bile görmek istemediğim adama gülümseyemem.
"Atıl, bu da babamız. Orhan."
"Baban, Tunç. Senin baban. Benim babam yok." 'Baban' kelimesini bastırarak söyledim. Sesim dişlerim arasından konuştuğum için tıslıyor gibi çıksa da umurumda değildi. Oturduğum koltuktan kalkıp kapıya yöneldim. Tunç kolumu tutup durdurmasaydı "o adama" vurup çıkacaktım.
"Abi gitme! Otur konuşalım. Hem babamda pişmandır..."
"Değilim!" İlk kez konuştu. İlk kez duydum ses tonunu. İlk kez nefret ettim sesinden. Ama yine de bir an o sesiyle bana ninni söylediğini hayal ettim. Lanet olsun! Yaptım, nefret ettiğim adamın beni sevdiğini hayal ettim bir saniyelik de olsa. Orhan denen varlık yanımdan geçip koltuğa oturdu.
"İkiniz de gelin. Konuşalım!" Tunç'un sürüklemesiyle koltuğa oturdum. O karşımızda, biz onun karşısında oturuyorduk. İlk söze o başladı.
"Ben Atıl'ı bıraktığımda daha on yedi yaşındaydım. Erken baba olmak nedir, siz biliyor musunuz acaba? Çocuktum!"
"Sen çocuktun da ben hiç çocuk olmadım mı? Okulda yerli malı yapılırdı. Herkes ailesinden beş lira getirirdi. Aslında dört liraydı kişi başı getirilmesi gereken miktar. Ama Atıl'ın ailesi yok. Yetimhane de hemen vermez şimdi derlerdi. Benim için para toplanırdı. Her okul yılının başında bana çanta, defter, kalem, silgi falan alınırdı. Çünkü benim bunları alacak bir babam yoktu. Karne gününde herkes karnesini göstermek için babasını getirirdi. Ben öyle çıkardım sınıftan. Hep en arkada oturdum. Karne günlerinde sıra bana geldiğinde o tahtanın önüne çıkardık. Benim ayakkabılarım yırtıktı. Ben rezil olmamak için hep arkada oturdum. Lisede yaşıtlarım sigara içerken benim ne sigaraya verecek param vardı ne de sigara içtiğimi saklayacak bir babam! Sen çocuktun ama ben hiç çocuk olmadım sayende. Yere düşünce sessiz sessiz ağladım. Ateşim çıkınca yan ranzada yatan arkadaşlarım baktı bana. Öyle nazlanacağımız bir ailemiz olmadı çünkü. Hiç kız arkadaşım da olmadı benim. Çünkü kızı götürecek, gezdirecek param yoktu. On beş yaşında çalışmaya başladım. Kendi paramı kazanmak için dişimi tırnağıma taktım. Bir kere dedim keşke babam olsaydı diye. Ama ben senin gibi bir baba hayal etmemiştim. Benim babam beni askere yollacak, damat edecek, araba kullanmayı öğretecekti. Sabah kahvaltıda bir tost yapacaktı belki. Çayımı karıştıracaktı. Eve geç kaldım diye kızacaktı. Senin gibi olmayacaktı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlığın Notaları
القصة القصيرةYalanlarıyla tutunduğu hayatı dışında hiç bir şeye sahip olmayan adam... "Müzik ruhun gıdasıdır." demiş birileri. Sırtımda gitarım, karşımda herkesten sakladığım hatalarım, gerçeğim, ellerimde hatalarımın kanıtları... Aşkı için intikamı göze alan, ö...