-7-

3K 58 9
                                        

Selin;

Saatlerdir ameliyathanenin önünde bekliyorum. Polis henüz ifademi almadı. Ve Ali'nin durumu hala belirsiz.. o kadar hızlıydım ki frene dahi basamamıştım. Koşarak ameliyathanenin önüne birisi geldi. Ağlamaktan konuşamıyordu.
N: A-Ali nerde? Durumu nasıl?!
S: Bilmiyorum.
N: Kim yapmış ona bunu? Ha?!
Sustum.
N: Cevap versene!! Kim yapmış?
S: Ben çok üzgünüm.
N: O ne demek ya! Kim çarptı söylesene!!
S: Ali'ye, ben çarptım.
N: Ne?
Aniden boğazıma yapıştı.
N: Seni öldürürüm! Duydun mu?!
S: Bırakın- beni!
N: Utanmaz! Katil!
O sırada oradaki hasta yakınları müdahale etti ve beni kurtardı.
N: Varya, eğer Ali'ye bir şey olursa işte o zaman gerçekten seni öldürürüm! Duydun mu?
Dayanamadım ve dışarı çıkıp hava almaya karar verdim. Hastanenin önünde duran bir banka oturdum. Düşünmeye başladım. O mavi gözler belki de sonsuza kadar kapalı kalacaktı. Benim yüzümden. Hepimiz birer kuklayız. O da bir kuklaydı. Ama onun iplerini ben kestim. *alıntı* Ablası hiç de haksız değildi. Ya ona bişey olursa. Büyük ihtimalle şu an ablası beni polise şikayet etmekle meşgul. Kanım çekiliyor. Polislerin gelmesini bekliyorum. Polislerin gelip kelepçeleri koluma takmasını bekliyorum. Kısa sürede hastanenin önünde iki polis arabası beliriyor. Araçtan inen iki polis memuru bana doğru geliyor. Belkide son kez arkamı dönüp bakıyorum. Sonra polislere dönüyorum.
P: Selin Yılmaz?
S: Buyrun benim.
P: Ali Mertoğlu'nu öldürmeye teşebbüsten tutuklusunuz.
Yavaşça kollarımı uzatıyorum. O sırada basın koşarak yanımıza geliyor.
X: Ali beyin durumu nedir? Selin hanım pişman mısınız? Neden yaptınız?
P: Arkadaşlar bir müsaade edin.
Kelepçeli kollarımla beni polis arabasına bindiriyorlar ve yavaşça yol almaya başlıyoruz.

Nazlı;

Ameliyat sonunda bitmişti.
N: Durumu nasıl?
D(Doktor): Ameliyat başarılı geçti. Fakat iç kanamadan şüpheleniyoruz. O yüzden yirmi dört saat yoğun bakımda tutacağız. Kafasına çok ciddi darbeler almış. Ayrıca çarpma etkisi kalp hastalığını da etkilemiş. Bu nedenle ilaçlarının damar yoluyla vücuda aktarımı yapılacak.
N: İyileşecek mi?
D: Bunu bize zaman gösterecek. Geçmiş olsun.
N: Sağ olun.
Hemen bir yere oturdum. O anki telaşla kimseye haber verememiştim. Hemen önce babama, sonra arkadaşlarına haber verdim. Çok kısa sürede hepsi hastaneye geldi.
H: Durumu nasıl?
N: Doktorlar iç kanamadan şüpheleniyor. 24 saat yoğun bakımda kalacak.
E: İyileşecek mi?
N: İyileşecek! Ali daha neleri atlattı, bunu da atlatacak..
8 saat sonra...
Yanımıza bir hemşire geldi.
X: Ali Mertoğlu'nun yakınları?
N: Buyrun biziz.
X: Hastayı görebilirsiniz. Ama yalnızca bir kişi.
Babama baktım.
N: Ben girebilir miyim?
H: İyi. Gir hadi.
X: Benimle gelin.
***
(Multiyi açın. )
Yoğun bakım kıyafetlerini giyip Ali'nin yanına girdim. Kafasında sargı bezi vardı.
N: Ne bu halin? Bak aklıma ne geldi; iki sene önce, kavga etmiştik seninle..ben de sinirlenip dart tahtasını kafana atmıştım.
Güldüm.
N: Üç gün sargıyla gezmiştin. Şimdi yine kafanda bir sargı bezi, ama bu sefer yatıyorsun. Belki bu yataktan hiç bir zaman kalkamayacaksın..
Gözümden damlayan bir yaş Ali'nin eline damladı. Bir anda kalp atışları hızlanmaya ve vücudu titremeye başladı.
N: A-Ali?
N'apacağımı bilmez şekilde ayağa kalktım. .
N: ALİ!!!
Adeta kükremiştim. Büyük bir hışımla yoğun bakımdan fırladım.
N: Doktor!
Hemen doktor aramaya başladım.
N: Doktor!
Doktoru bulup beraber yoğun bakıma doğru gittik. Tam girecekken bana engel oldu.
D: Siz burda kalın.
N: Ama-
Beni umursamayıp içeri girdi. Bizde yoğun bakımın penceresinin önüne koştuk ve izlemeye başladık. Doktor neler olduğunu anlamaya çalışırken Ali'nin kalbi durdu.
D: Defibrillator!
Aleti Ali'nin kalbine yerleştirdiler.
N: B-bi dakika! Bu riskli değil mi?
D: Yükle!
Onlar Ali'nin nabzını attırmaya çalışırken bende odalardan birine girdim. Etheri pamuğa döküp kokladım ve bayılmamı sağladım. Böyle bir şeyi ayıkken kaldıramazdım çünkü..
*****
Boş bir koridorda yürüyorum. Her yer yıkık dökük.. Bir sürü tabela vardı. Okların gösterdiği yönlere doğru ilerledim. Bir süre sonra karşıma bir tabela daha çıktı: "Ali'nin Kalbi"
Tabelanın gösterdiği yöne doğru gittim ve " Kalp" yazan yere girdim. Biri vardı.
N: Ali? Ali..
Kim olduğunu anlamaya çalışıyordum fakat kapşonundan dolayı anlaşılmıyordu.
N: Ali? Ali sen misin?
Birini gömüyordu. Unutmaya çalıştığı birini, kalbinin en derinine gömüyordu. Hemen solumdaki aynaya baktım. Fakat aynada kendimi değil Ali'yi görüyordum.
N: Ali?
Güldüm.
N: Sensin.
A: Evet benim. Geldin.. Şu an o kadar mutluyum ki..
N: A-ama bu..Nasıl olur?
A: İyiki geldin ya, valla..ben çünkü bayadır bekliyorum seni.
N: Ben hep senin yanındaydım, hep. Elini tutmazsam nefes almayı bırakırsın sandım.
Ufak bir tebessümle bana baktı.
A: Ölürken yanımda olmak istediğin için mi? Hep bunu isterdin..
N: H-hayır! Asla!
Duraksadım.
N: Buraya seni geri getirmeye geldim.
Tekrar tebessüm etti.
A: Hem ben zaten, ne zaman aynaya baksam, hep seni görüyorum.
N: Bende seni görüyorum.
Güldüm.
A: Böyle bi tuhaf duruyorum orda halli halli. Bıyıkla sakallar gitmiş falan.. Uzun saç da yakışmış ha. Saçımı mı uzatsam?
Ikimiz de güldük.
N: Ben de sakal ve bıyık görüyorum.
Bir süre bakıştık.
N: Benimle gelir misin? Herkes seni bekliyor.
A: Bilmem. Elif de bekliyor mu?
N: O hep seni bekledi.
A: Gerçekten mi?
N: Gerçekten..
A: Iyi. Hadi gidelim.
Elimi aynaya doğru uzattım. O da uzattı. Ellerimiz buluşunca beyaz bir kapı açıldı.
*****
Uyandım ve yoğun bakım penceresine yeniden koştum. Son bir hamleyle daha Ali'nin kalbi atmaya başladı.
N: Biliyordum.
Camdaki yansımama baktım. Ali vardı... ordan bana gülümsüyordu. Bende gülümsedim.
N: İyiki geldin.
Tekrar içerde yatan Ali'ye baktım. Bir de etrafa. Şenlik yerine dönmüştü. O an Ali gözünü yavaşça açmaya başladı. Pencerenin önünde duran bize, bana baktı ve gülümsedi. Bende güldüm.
N: Hoşgeldin, mavi..
Babam gözyaşları içinde bana sarıldı. İçimden tekrar ettim.
"Hem ben zaten ne zaman aynaya baksam, hep seni görüyorum. "
Ve gözyaşlarımı babamın omzuna bıraktım. Doktor yoğun bakımdan çıktı.
D: Gözünüz aydın. Az önce ölmek üzere olan bir hasta nasıl olur da uyanır, hayret doğrusu. Bir kaç saate kadar polisler gelip ifadesini alır. Geçmiş olsun.
N: Sağ olun.
Hemen yanına girmek istiyordum. Babam da peşimden geldi.
N: Baba, bizi biraz baş başa bırakır mısın?
H: Tamam kızım. Gir.
Içeri girdim. Ali bana baktı.
N: İyiki geldin ya, valla.. Biz çünkü bayadır bekliyoruz seni.
Güldüm. O da tebessüm etti. Elini tuttum ve defalarca öpücük kondurdum eline. Sonra dayanamayıp ağlamaya başladım.
N: Gideceksin diye çok korktum.
A: Ama bak burdayım.
Gözleri doldu.
A: Ay! Yeter bu kadar duygusallık!
Gözlerinden akan yaşları sildi. Sonra gözleri uzaklara daldı.
A: Abla..
N: Efendim?
A: Bişey sorabilir miyim?
N: Sor.
A: Sence Elif şimdi nerededir?
N: Seni bekliyordur.
A: Ee bende onu bekliyorum. Nasıl olacak?
Buruk bir şekilde güldü.
A: O zaman kavuşamayız ki!
N: Kavuşursan biter aşk! *alıntı*
O sırada içeri polis girdi.
X: Ali Mertoğlu'nun ifadesini almaya geldik.

Selin;
5 saat sonra
Bir polis memurunun yanıma gelmesiyle beraber hemen ayaklandım.
X: Gözün aydın. Adam yaşıyor. Uyandı.
S: Gerçekten mi?!
X: Dua et senden şikayetçi olmadı.
S: Yemin et!
Kapıyı açarken birden tuhaf bir bakış attı.
X: Istersen git bir teşekkür et.
S: T-tabi .
Hemen emniyetten çıkıp bir taksiye bindim ve hastaneye gittim. Ali'nin olduğu odaya gittim fakat kapıda kimse yoktu. Kapıyı çalıp içeri girdim. İçeride de kimse yoktu. Ali'nin yanına gittim. Uyuyordu. Tıpkı bir bebek gibi masumdu. Elimi elinin üstüne koydum ve koyduğum an gözünü açtı. Bende hemen elimi çektim.
S: Sen uyumuyor muydun ya?
Güldü.
A: Hayır.
S: Sizinkiler nerde?
A: Kantinde. Hem boşver bizimkileri, tanımasan da olur. Yani bundan kastım, babam.
S: Anlamadım.
A: Babam diyorum, hiç tanımak isteyeceğin bir adam değil.
S: Neden?
A: Çok fazla sorguluyorsun. Sen neden geldin?
S: Şikayetçi olmamışsın. Teşekkür etmeye geldim.
A: Evet olmadım. Ama o kadar kolay olmayacak. Bir şartım var.
S: Nedir?
A: Seninle bir oyun oynayacağız. Ama öyle basit değil.
S: Nasıl bir oyun?
A: Şimdi; her ikimiz de sırayla birbirimizden cesaret göstermemizi gerektirecek şeyler isteyeceğiz. Eğer yaparsan isteme sırası sana gelecek. Eğer yapamazsan bir gün boyunca bana itaat edeceksin. Nasıl?
S: Eğer sen yapamazsan sen mi bana itaat edeceksin?
A: Evet. Herhangi birimiz pes edene kadar oyun devam edecek. Nasıl?
S: Güzelmiş. Varım öyleyse.
A: O zaman oyun başlasın!

Bölüm Sonu
Merhaba! Bu bölüm Leyla ile Mecnun'dan bir sahne alıntıladım. Izleyenler zaten fark etmiştir. Bu bölümden sonra asıl Ali-Selin macerası başlayacak. Umarım beğenmişsinizdir. ♥
Sınır: 5 vote
            5 yorum

Yasak AŞK // ALSEL (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin