Kıskanç Ela

438 40 0
                                    

Medya; Rosa Ela
Oy vermeyi unutmayın :)
Keyifli okumalar^_^

Elim kalbimin üzerinde duvara dayadım belimi. Ne kadarda hızlıydı! Bu neden bu kadar hoş bir histi? Bu kadar hızlı çarparken neden mutluydum ben? Cem'in kollarında olduğu kadar hızlı çarparken neden bu kadar güzeldi? Onu düşündükçe çarpan kalbimi o kadar sevmiştim ki! Hiç bitmesin istedim. Onun için hep böyle çarpsın istedim. Sadece ona. Derin bir nefes aldım.

Kapı sesi duymamla kılığımı fark edip hemen bornozumu kurtulup iç çamaşırlarımı giydim. Cem kıyafetlerimi getirmişti. Evde ne bulursa valize koyup buraya getirmişti. Onun iç çamaşırlarımı getirdiğini düşündüğümde utanıyordum. Düşünsenize koskoca Cem Ulusan gelsin sizin iç çamaşırınıza bakıyor. Düşüncesi bile tuhaf! Ama Cem işte Cem...

Aslında kıyafetlerimi parça parça getirmişti. Bu yüzden pek güzel kıyafetlerim yoktu aslınsa. Şapkalarımdan getirmemişti. Valizde olduğu için görmemiştir. 1 pantolon, 2 tişört, 1 pijama takımı, 1 sandalet, 1 bootie ve sadece bir çiçekli elbise getirmişti. Üzerime çiçekli geniş salaş elbiseyi giyip sandaleti giyip saçlarımı kuruttum. Derin bir nefes alıp banyodan çıktım.

Elimdeki bandı banyoya girerken çıkarmıştım. O kadar büyük olmamasına şükrediyordum. Ama tuhaf duruyordu elimde. Odamdan çıktım ve Cem'in olduğu odaya girdim.

Otel odası kocamandı. İki yatak vardı çift kişilik ve farklı odadaydı. Diğer odası denize bakan bir balkonu vardı. Cem o balkonun önünde durmuş telefon ile konuşuyordu. Üzerinde takım elbise değil siyah bir tişört ve gri ile siyahın bulunduğu bir eşofmandı. Zayıf duruyordu. Ama kaslarını gözlerimle görmüştüm. Çelimsiz değildi. Kesinlikle değildi.

Telefon konuşması bitince arkasını döndü. Beni görünce duraksadı başta biran bana iltifat edecek sandım ama sonra kafasını eğip yatak odasına girdi. Omuzlarımı düşürüp ortada bulunan koyu kırmızı renkteki koltuklara oturdum. Açlığımı fark ettim. Çok açtım. Bugün olanlardan dolayı hiçbir şey yememiştim. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Cem'e söylesem yemek söyler miydi? Söylerdi ya sever beni. Değil mi? Hayır mı? Peki.

"Hadi kalk gidelim"

"Nereye?" lütfen dur şurada yemek yiyelim.

"Yemeğe" Kaşlarımı havaya kaldırdım içimi mi okuyordu? Kahin miydi? Ama durun bir dakika. Otelin lokantasına mı gidecektik? Hadi ama Cem gider miydi oraya? O otelin sahibi. Üzerindeki eşofmanları umursamadan kapıyı açıp dışarı çıktı. Tanrım! Böylede olunmaz ki! Nasıl her hareketi kalbimi deli eder.

Heyecan içinde yerimden kalktım ve onu takip ettim. Elinde telefonla uğraşarak asansörü bekliyordu. Tam yanında durup ellerimi önde birleştirip onun telefonuna baktım. Beni fark etmeden uğraşmaya devam ediyordu. Bir kağıdın resmini inceliyordu. Üzerinde sayılar olan bir kağıt. Sonra kağıttan çıkıp gönderen kişiye mesaj yazdı. 'Hallet onu' yazdı. Telefonu indirdi o an kafamı kaldırdım ve onunla göz göze geldim. Asansörün gelmesiyle bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Onu arkamda bırakıp Asansöre bindim. Cem'de peşimden binip 2. kata bastı. Asansör durunca onu arkamda bırakıp hızla çıktım. Onunla yalnız iken çok baskı hissediyordum.

"Hoş geldiniz efendim!" dedi bir kadın. "Size masaya kadar eşlik edebilirim" dediğince Cem elini kaldırıp gelmemesini ona kısa ve öz şekilde anlattı. Cem ilerleyip balkon tarafına çıktı. Orada havuzu gören bir masaya oturdu. Bende tam karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum.

Cem garsona el işareti yapmasıyla adam kafa sallayıp gitti. Bir süre sonra adama elinde bir tepsiyle geri döndü. Cem'in önüne içki koydular benim önüme ise su. Sadece su! Yemeği de tepsiden indirip masaya bırakıp gitti. Cem sessizce içkisini içerken arada yemeğinden de azar azar yiyordu ben ise tek eğiliş de hepsini yemiştim.

Rosa Ela Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin