İlk Kalp Kırıklığı

441 39 1
                                    

Oy vermeyi unutmayın!

Keyifli okumalar ^^

"Sen bugün otelde kal" dediğinde meyve suyumdan bir yudum alıp ona baktım. "Bugün Çağan ve Naz'ın nişanı var hazırlık yap" sevinçle gözlerimi açtım. Beni de mi davet ediyordu? Onun bu umursamaz sözü bile beni sevinçten öldürebilirdi.

"Bende mi geleceğim?" dedim gülerek. Peynirden ağzına atıp kafasını kaldırdı. Çiğnedikten sonra konuşmaya başladı.

"Davetiyem çift kişilik" dediğinde daha fazla sırıttım. Çift kişilik davetiye ve biz. Çift olarak.. Sabah olduğu gibi heyecan içindeydim. Takım elbisesi giymiş, odamın kapısına vurarak beni uyandırıp yemeğe indirmişti. İşe gidecekti. Beraber kahvaltı yapmamızı istemişti. Ben üzerime acele içinde getirdiği mavi kot pantolonu ve salaş krem düz tişörtü giymiştim. Lokantanın iç tarafında kahvaltı yapıyorduk. Daha doğrusu o yapıyor ben ise meyve suyumu içiyordum.

"Ne zamana kadar burada kalacağız?" Kıyafetlerim yoktu. Alışveriş yapmalıydım en azından.Ağzındakini çiğnedikten sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

"Bir süre" dedi arkasına yaslandı.

"Kıyafetlerim yok" dediğimde kafa salladı.

"Tarık'a söylerim getirir"dediğinde omuzlarım düştü. Alış veriş yapmak isterdim. Tamam, kendisi zengin ama karısı fakir bir kocaya sahiptim.

"Dün aldıklarımı ödersin değil mi?" dedim utanarak. Fakir ama gurursuzum şuan.

"Ne aldın?" dedi önündeki bardaktaki suyu içtikten sonra. Omuzlarım hafif yukarı çıkıp gözlerim Cem dışında her şeye bakarken cevapladım.

"Aşağıdaki havuzun yanından bikini falan" dediğimde kafasıyla onayladı. Yerinden kalktı. O aniden kalkınca hafif kendimi geri çektim. Sonra gideceğini fark edip bende kalktım. Arkasından gelip gelmediğimi umursamadan giderken görünmez olduğum tekrar aklıma geldi. Dudaklarım aşağı kıvrılmış şekilde peşinden ilerlerken yan taraftan Gözde'nin geldiğini görünce mümkünmüş gibi daha da aşağı sarktı dudaklarım.

"Cem!" diye yine bağırınca 'Cem kadar başına taş düşer inşallah' dememek için baya çaba sarf ettim.

"Ela sen git ben seni ararım" dediğinde Cem'inde başında Gözde kadar taş düşsün istedim.

"Telefonum yok" dedim evde düşüp parçalandığını hatırladığımda. Bana bakmadan "Tamam sen git" dediğinde yalnız kalmak istediğini anladım. Kalbimde bir sancı oluşunca kafamı eğdim. Bir şey demek istemediğimden direk asansöre ilerleyip gelmesi için bastım. Gözlerimin dolmaması için kendimi sıkmaya başladım. Kafam yerde asansöre bindim. İçeride birileri vardı. Umursamadan arka tarafa geçtim. Kapı kapanırken Cem ve Gözde'nin olduğu yere baktım. Orada değillerdi. Gitmişlerdi. Yalnız kalabilecekleri yere. Tüm sinir bedeni sararken birinin konuşmasıyla kendime geldim.

"Ela'ydı değil mi? Özür dilemek istiyorum." Gelen sesle kafamı kaldırdım. Melih'di. Beni geçen suya çeken geri zekalı. Kaşlarımı çattım.

"Defol" dedim tüm sinirim ile ondan uzaklaşmak ister gibi köşeye daha da yaklaştım. Bir sen eksiktin zaten. Cem, Gözde için beni yalnız bırakmıştı zaten. Bir de bunu çekemezdim.

"Bak! Sadece özür dilemek istiyorum" dediğinde 9 kata geldiğimizi fark ettim asansörde kimse kalmamıştı. Asansör durunca 11.kata sinirle basıp geri ona döndüm.

"Dileme benden özür falan! Lanet olası! Kim senden özür dilemen gerektiğini söyledi! Şaka yapıyorsan arkasında dur! Korkak!" diye bağırdım ona. Sinirle önüme döndüm ellerimi çapraz şekilde sarıp sağ ayağımı yere vurmaya başladım.

Rosa Ela Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin