Özledim seni

400 29 0
                                        

Medya;Rosa Ela
Keyifli okumalar ^^

Ölüm gibi hissettim. Ölmek miydi bu? Ama acıyı hissediyordum. Çok büyüktü bu acı. Onu öyle görmek çok büyüktü acısı. Kendime kızdım. Suçlu hissettim. Ağlayamazdı. O ağlayamazdı. Ne olur ağlamasın! Lütfen ağlama Cem! Canım çok yandı Cem ağlama lütfen. Söz sana kızmayacağım ağlama...

Göz göze kaldık bir süre, dolu doluydu gözleri. Hep sert gözleri şu an o anların duygularını çıkarıyordu. Çıkarma ne olur. Canı yanınca benim ki de yanıyor. Gözleri öyle bakınca eriyorum ben. Kendime gelemiyorum. Onu öyle görmek istemiyorum. Gitmek istiyorum şu an. Ama neden gitmiyorum? Gidemiyorum. Kalbimi acıtan adam, senin canın acıyınca da acıyormuş benim canım. Bunu anladım bu gün.

"Ela?" Dedi çatallayan sesiyle. Bu sen onun mu? Ne kadar güçsüz çıkmıştı sesi. Kendime kızdım yine ben miydim sorumlusu? "Beni af-" demesiyle ona koştum. Kollarımı sordum.

"Söyleme. Sakın! Benden özür dileme" dedim. Yanaklarımdan akan yaşlarla. Elleri belimi tuttu. Kendine çekti. İyi hissettim. Ona sarılmak yine bana iyi hissettirdi. Oda iyi hissetsin istedim sıktım kollarımı. Sardım ona kendi. Geçen zamanın acısını çıkarır gibi sardım. Kaldım öyle. Onunla hep böyle kalmak istedim. Sarılarak sonsuza kadar. Ne kadar hoş hisyi öyle! Nasılda özlemişim bu hissi.

"Seni yalnız bırakmamalıydım" dedi fısıldayarak.

"Sus"dedim acılarımı yüzüme vurmaması için. Yanardı canım o zaman. Kırılırdı kalbim. Tekrar tekrar... "Canımı yakma" dedim daha da sıktım onu.

"Söz, söz veriyorum. Asla canın yanmayacak" dedi. Gözlerimi kapattım. Anın tadına vardım.

Geri çekilen ilk ben oldum. Kendimi toparladım. O da iyi görünüyordu. Mutlu hissettim o iyi olunca. Onun iyi olması her şey demekti. Anlıyordum. Bir süre bakıştık. Gözlerinden aldım üzgün sözlerini. Hislerini aldım o kızarmak üzere olan gözlerinden. "Uyumak istiyorum, yarın konuşuruz" dedim kendimi toparlayarak. Arkamı dönüp odaya girdim. Kapımı kapatır kapatmaz yüzümde aptal sırıtmam oluştu. Heveslenme Ela, kendini yine kaptırma. Canını yine yakarlar. İzin verme...Ama engel olamadım kendime, beynime, kalbime. Engel olamadım. Sevinç nidaları atmalarına karışamadım. Kendime engel olamadım.

-

Huzur. Huzur içinde uyanmak. Bunu iliklerime kadar hissetmek harikaydı. Cem'in varlığının verdiği huzur da neydi? Hep kalamaz mıydı burada? Sadece burada olmasının bana verdiği rahatlık huzur vardı. İlk defa yanımdaki diyafondan Demir'in sesiyle bile uyanmamıştım. Bir dakika! Saat kaç? Telefona uzanıp ekrana baktım.

9 mu? Demir'in çoktan uyanması gerekirdi. Yataktan hızla kalkıp odadan çıktım. Odasına girdiğimde yoktu. Cem mi almıştı? Salona girdiğimde Cem de yoktu. Mutfağa koştum. "Demir!" Diye bağırdım. Yoktu. "Cem? Hayır hayır!" Diyerek odaları gezdim tek tek. Yoktu! Neredeydiler bunlar?

Yoksa Cem, hayır hayır yapmaz. Kapıya ilerledim. Kilidi çevirip açtığımda merdivende bir ses duydum. "Oğlum yavaş!" Durdum kapıda öylece bekledim. İçim eridi. Cem belirdi bir süre sonra merdivende. Ardından minik elleriyle Cem'in ellerini tutan Demir. Cem'in elinde poşetler vardı. Demir'in elinde ise küçük bir araba. Etiketi sallanıyordu halen arabanın. Yeni almıştı Cem.

"Biz geldik" dedi Cem merdivenin sonunda.

"Nasıl habersiz çıkarsınız? Korkacağını düşünmedin mi?" Dedim sinirle. Cem bana bakmadan eğilip Demir'in ayakkabısını çıkardı. Demir ayağıma sarılırken "Ayaba anne" dedi elindekini sallarken. Gülümsedim ona. O ara Cem cevap verdi. "Not bırakmıştım" dediğinde gözlerimi devirdim. Panikle elbette notu görmemiştim. Üzerine durmadım tabii. Eğilip Demir Efe'yi kucağıma aldım. "Neredeydiniz?" Dediğimde içeri girmiş kapıyı kitlenmişti bile.

Rosa Ela Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin