Rosella

421 39 0
                                    

Medya; Rosa Ela

Keyifli okumalar ^^

Acımı içinden yaşamayı seçtim bu sefer, her zaman olduğu gibi. Ama bu sefer fazla içten olmuştu ki kulağımda 'Duman' şarkıları inlerken kendimi geniş dolaba atmıştım. Ağlamıyordum, hayır kesinlikle ağlamıyordum. Sadece yalnız kalmak istiyordum. Belki şuan oda da yalnızdım ama Cem odaya girse bile yalnız olmak istiyordum. Bu da en fazla bir dolabın içine girip iliklerime kadar yalnızlığı hissederek oluyordu. Kalbim kırılmamıştı ama canım yine de acımıştı. Bir yandan da şükrediyordum. Sonuçta ölmemişti. Hayattaydı. Mektup demişti. Ne mektubu olduğunu bilmiyordum. Ama geri gelip beni almak istediğini söylemişti. O mektup bir veda mektubu muydu yoksa bana olacakları haber veren bir mektup muydu? Bilmiyordum ama asıl kızgın olmam gereken insanlar büyük annem ve büyük babamdı. Bilerek vermemişlerdi bana. Amaçları neydi? Gerçekten merak ediyordum. Alay etme şekilleri miydi? Annem, Ulusan'lara gelmişti. Semih beyle ilk tanıştığımızda sadece ölüm tarihini söylemem ile hemen tanıdıklarını şaşırmıştım ama onlar aslında her şeyi biliyordu. Cem'in sahte bir evlilik yaptığını ama şartları biliyorlar mıydı? Ama Cem boşanmayı düşünme demişti. Boşanmak istemiyordu. Ya da daha fazla üzerime gelmek istemiyordu ama her halükarda beni düşünüyordu. Bu düşünceyle yüzümde sarsak bir gülümseme oluştu. Ama anında silindi. Aklıma yine annem geldi. Şaka gibi geliyordu bana. Aylarca bir umut görüşürüz diye beklediğim annem artık onu düşünmeyi bıraktığım, pes ettiğim sıra karşıma çıkmıştı. Gözlerim yavaşça dolarken ağzımdan hıçkırık çıktı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladığı sırada birden dolabın kapağı açılmasıyla içeri istila eden ışık ile gözlerimi kısıp şok içerisinde bana bakan Cem'e baktım. Gözlerimdeki yaşları silip kendimi toparlayıp kulaklığı çıkardım.

" Ela! Yarım saattir seni ve telefonumu arıyorum" dedi sert ve şaşkın sesiyle. Gözlerimi biraz ayırıp dudağımı sarkıttım bir bebek gibi ellerimi ona uzattım. Sanki kucağına al der gibi. Bir süre bana baktı sonra bir çocuğu kucağına alır gibi kollarımın altından tutup beni kendine çekti. Ayaklarımı kaldırıp yere değmesini engelleyip yüzümü onun boynuna gömdüm.

"Teşekkürler" diye fısıldayıp ona biraz daha sardım. Elleri belimi sıvazlarken "İyi misin?" diye sorduğunda kafamı olumlu anlamda salladım. İyiydim elbet. Cem varken bana güç verirken ben gayet iyiydim. Ayaklarım yavaşça yere değince kendimi geri çektim. Kollarımı onun boynundan hızla söküp akan göz yaşlarımı sildim.

"Telefonum ile ne yapıyordun?" dedi dolabın içindeki telefonu alırken.

"Şarkı dinliyordum" ekrana baktı. Sonra derin bir nefes alıp ekranı kapattı. Telefonu cebine koyarken bana tekrar baktı.

"Acıktın mı?" diye sorduğunda konuyu uzatmadığı için ona minnettardım. Hemde gerçekten acıkmıştım. Evden çıkıp bir bilet almış ve otelde hazırlanıp direk çıkmıştık. Hava kararmak üzereydi. Ve gerçekten acıkmıştım.

"Evet, üzerimi değiştireyim inelim" dediğimde kafa sallayıp odadan çıktı. Kendime gelip açılmamış valizime ilerledim. Açıp içinden siyah kot şort üzerine siyah dar bluz giyip kot ceketimi belime bağladım. Bootielerimden birini giyip diğer valizden getirdiğim sınırlı sayıdaki şapkalarımdan siyah olanı alıp taktım. Odadan çıkınca Cem'i elini dar kotunu sokmuş Beyaz gömleğinin kollarını katlamış 2 düğmesini açmış yere bakıyordu. Dalmıştı sanırım.

"Cem?" dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı. Kalbim hızlanırken alt dudağımı ısırdım. Gülümseyecek sandım ama maalesef sadece önümden geçip kapıya ilerledi. Bende sessiz adımlarla peşinden ilerledim.

Asansöre binince ona döndüm. "Cem bana telefon alacak mısın?" dediğimde anlık bana bakıp 2. katın tuşuna bastı.

"Hayır" dediğinde gözlerimi devirdim.

Rosa Ela Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin