17- Baekhyunie Oppa

3.9K 344 226
                                    

"Şu sabahtan beri uğraştığın projenin üstüne kahve damlamış, ben söyleyeyim de." Jongin'in üzerime eğilip gülerek bana bunu söylediğinde nasıl olur da ödevimle ilgilenebilirdim ki? 

Göz ucuyla baktığımda kahve yaptığımız tezgahta uzanan projemi hala iyi halde görünce gitmekten vazgeçmiştim. Jongin hemen bu kadar yakınımdayken gitmek de istememiş olabilirdim.

"Bence iyi durumda, bir öncekini üzerinde saten gömleğimi ütüleyeceğim derken Sehun'un yanlışlıkla yaktığını biliyorum." Gülümseyerek tepemde dikilen Jongin'e bakmıştım.

"Pekala, ama eğer çekilirsen arkandaki kahve şurubunu alacağım." Ödevim olmasa da şu an utanmam önemli bir konuydu tabii ki. Ben de bana yakınlaşmak için o kadar dibime girdi sanıyordum.

Henüz sabahın körü ve bazı fakültelerin sınavları olduğu için kafe boş olduğundan kendimi daha iyi hissediyordum. Sadece iki masa doluydu ve onlar da üzerinde kahve çekirdeği desenleriyle kaplı kolon yüzünden kör noktada kalıyordu.

Yani şu an istediğim gibi davranabilirdim. Erken saatte gelmiş tatlılardan canımın çektiğini alıp parmaklarımla yemek de buna dahildi. Kremadan bir parmak daha alarak diğer tezgahta duran projeme gitmiştim.

Vizeler yerine proje tamamlayıp vermek mi daha iyiydi yoksa sınava çalışmak mı bilmiyordum ama nasıl olsa ikisine de pek özen göstermiyordum. Finallerde çalışıp nasılsa geçecektim. Yani dört yıl boyunca bunu hiç başaramamış olsam da bu yıl geçeceğime inanıyordum.

Kremalı parmağımı temizledikten sonra ağzımdan çıkarıp kalemi elime almıştım. Pislik ya da iğrençlik değildi bu. Kendi tükürüğümden neden iğrenmeliydim ki? Sonuçta her saniyede onu yutuyordum. Tutmam da bir sorun yoktu.

Henüz tam olmadığı için –öğleden sonraki derse yetiştireceğime inanıyordum- birkaç çizgi daha eklemiştim çizimime. Zaten çok da zor sayılmazdı. Çünkü başlangıcını tabii ki de süper yetenekli arkadaşım Sehun'a çizdirmiştim. Şu an sadece saçma çizgilerimle devam edip bitirmeye, yani kısacası kusursuzluğunu bozmaya çalışıyordum.

Oh Sehun'un çizimiyle eğer bu projeyi verirsem buna kimse inanmazdı.

"Bunun vize notun yerine geçeceğinden emin misin? Her yeri leke içinde." Jongin kendine hazırladığı sert kahveyi içerken yanıma gelmişti. Pipetini götürdüğü dudaklarına dikkat etmemeye çalışarak projeme bakmıştım. 

Bence harika görünüyordu. İkisi de. 

Omuz silktim.

"Eğer leke içinde olmasaydı hocalarım benim yapmadığımdan şüphelenirdi."

"Gerçekten bölümünü biraz olsun sevmiyorsun değil mi?" Sorusu üzerine gülümsemiştim.

"Benim bu hayatta sevdiğim hiçbir şey yok ki Jongin." Kendim de buna dahildim.

"Ben iki şey biliyorum sanırım." Göz kırpıp yanımdan uzaklaştığında arkamı dönerek tezgahı bezle silmeye başlamasıyla sırtını ve poposunu izlemiştim. Bir insan tezgah silerken bile çekici olmamalıydı.

Ona bakmaktan elimden kayıp giden kalemle birlikte kendime gelmiştim. Ödevimde bir de kalemimden arta kalan krema izi de olmuştu. Harika. İşte şimdi Byun Baekhyun kusursuzluğuna erişmişti.

Bugün niye bu kadar keyifli olduğuma gelecek olursak –evet bu keyifli halimdi- bugün çarşambaydı. Çarşamba günlerini en az, en sevdiğim yiyeceği sevdiğim kadar seviyordum. Çok tatlıydı öncelikle. Sadece öğleden sonra bir tane dersim vardı. Eğer yorgun değilsem uyumadığım tek ders o oluyordu. Çoğunlukla çizimle geçiyordu ve ben diğerlerinin aksine saçma ve bize önceden verilmiş kalıplar yerine manga karakterleri çiziyordum.

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin