28- İçimdeki Şeytanı Çıkartabilir Misiniz?

2.6K 297 120
                                    

"Buraya gelmenin doğru bir fikir olduğunu sanmıyorum."

"Buraya gelmek için doğru bir fikre ihtiyacın olduğunu sanmıyorum."

"Yani tabii öyledir ancak Tanrı'yla aramın pek de iyi olduğunu sanmıyorum."

"Tanrı'nın herkesle arası iyidir Kyungsoo, yeter ki ona yakın olmak iste." Fakat hala Tanrı'nın 'Tanrı yoktur, bilim vardır' diyen bir insanı kilisesinde görmek isteyeceğini sanmıyorum. Yani evrimin olmadığını savunan birisinin de bizim evde olmasını istemezdim. Bunlar bana göre aynı şeylerdi.

Wufan beni hafta sonları geldiği kiliseye davet ettiğinde reddetmiştim. Gerçekten reddetmiştim, reddederken beni oraya Wufan'ın çağırıp çağırmadığı önemli değildi. Sadece buraya gelmemin doğru olmadığını düşünmüştüm. Bir de kiliseler beni boğuyordu. Kasvetli bir yer, korkutucu heykeller ve bir o kadar korkutucu olan vaazlar... Doğru bir insan olmak için yeterince gecikmiştim. Geri dönüşü bile yoktu çünkü buraya geldiğimde gördüğüm her şeyle dalga geçecek kadar yoldan çıkmıştım zaten.

Fakat Wufan eğer gelmezsem hocalara benim hakkımda kötü şeyler söyleyeceğini söylemişti. Benimle ilgili iyi şeyler düşünmediklerinden emindim ve bir de Wufan dediğini yaparsa eğitimime elveda diyebilirdim. Yapmayacağını biliyordum ancak günahkar yanım buna inanmak istemiş olabilirdi de.

"İlla mum yakmak zorunda değilsin, sadece orada otur ve vaazımı dinle yeter." Dini bir yerde saçlarımı karıştırdığı için heyecanlanıp mutlu olmam doğru muydu?

"Ben uzaktan dinlesem, oraya oturmak zorunda mıyım?" Çoktan dolmuş kilise sıralarını gösterdiğimde başını sallamıştı, işte bundan korkuyordum.

"Hem de en önde." Daha kötüsü varmış, pekala. Eğer lanetlenirsem Wufan'ın şeytan çıkartma yetkisi vardır herhalde?

Wufan'ın salona girmesinin ardından sıralarda oturanlar ayağa kalkarak onu selamlamıştı, insanların bir kısmı da beni selamlasa da ben sadece utanarak başımı eğmiş ve dediği gibi ön sıraya oturmuştum. Onun böyle saygın biri olması hoşuma gidiyordu. Çocukluğumdan beri hatırladığım şeylerden biri insanlar ideal tipimi sorduğunda tam olarak saygın insanlar dediğimi hatırlıyordum. İşte Wufan tam da öyle biriydi.

Gelenlere sıcak bir hoş geldin konuşması yapmasının ardından ezbere bildiği İncil'den alıntılar yaparak bir şeyler anlattı. Ne anlattığını tabii ki de anlamamıştım, sadece konuşuyor olması güzeldi ve sesini dinlemiştim ben de. Mikrofon olmadan, gür sesiyle gelenler için tavsiyelerde bulunuyordu ve ben ise onu konuşurken izlemekte bir sakınca duymadan onu izlemenin tadını çıkartıyordum. Bir de derste konu anlattığı zaman ona böyle bakmakta sakınca görmüyordum. Sonuçta konuşan kişiye bakılmaması büyük bir saygısızlık ve günah sayılırdı. 

Düşünüyordum da eğer bugünden sonra lanetlenmezsem ya da içime şeytan girmezse buraya arada gelebilirdim.

Wufan konuşmasının arasında kürsüye çekilmiş ve sahneye çıkan kilise korosundaki çocuklar görünmüştü. Hala bu lanet koro duruyor muydu? Şu çocukları rahat bırakın ve artık bilim dergileri okusunlar. Kulaklarımı sağır eden bu ses yüzünden az önce söylediğim şeyin aksine buraya bir daha adımımı atmayacağımdan emin olmuştum. İlahi dinleyip söylemenin ne önemi vardı. Tanrı'yı şarkı söylemeden sevemiyor muydum?

"Her çocuk melektir, diye buyurmuştur yüce babamız. Buraya neşe, içlerimize ise umut salan bu küçük meleklere teşekkürler. Ve tabii onları iyi birer evlat yapan bu güzel ailelere." Sıralardaki aileler çocuklarının orada olmasından gurur duyarak gülümsediğinde neredeyse gözlerimi devirecektim. Bugün burada çarmıha gerilmezsem iyiydi. "Şimdi ise izin verirseniz size ben bir şeyler çalmak istiyorum." İşte buna hayır demezdim. "Tabii yalnız değil, benim için söyler misin Do Kyungsoo?" Çevremdeki insanlar Do Kyungsoo'nun kim olduğunu bulabilmek için etrafına bakarken ben de etrafıma bakıyordum ve bunu neden yaptığıma dair bir fikrim yoktu.

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin