24- Hikayenin Sevilmeyen Karakteri

2.6K 292 165
                                    

Ay bölüm biraz saçma oldu galiba affedin ühhühüh T.T 



"Ben bu müthiş şeyden bir tane daha almaya gideceğim." Yixing elindeki bardağını sallayarak bağırdığında kulağına eğilmiştim.

"Kaybolayım deme."

"İmkansız. Sarhoş olmadım bile daha." Gülerek bara doğru ilerlerken onu izlemiştim.

Kesinlikle sarhoş olmuştu.

Ve işin kötü tarafı, ben de sarhoş olmuştum.

Hafızam şu an kullanılamayacak durumda olduğu için ona verdiğim sözler neydi bilmiyordum ama bunların içinde sarhoş olmamamızın gerektiği bir madde olduğundan emindim. Fakat keyfim yerinde olduğu sürece sorun değildi.

Omuzlarımın üstüne attığım ceketimden görünen sargılı kolum bana ayrı bir hava vermişti aslında, tehlikeli ve merak uyandırıyordum böyle. Kolum iyileştikten sonra da bu sargıyla buraya gelmeye devam etmeliydim. Ah, ya da şu an gerçekten kafayı bulmuştum.

Ama şu bir gerçekti ki Jongin eğlenmekten gerçekten anlıyordu. Beni geçen gece bu mekanla tanıştırdığı için ona ne kadar teşekkür etsem azdı. Ortam iyiydi, gelenler iyiydi, müzik iyiydi, içkiler iyiydi. Bir yerden daha ne isteyebilirdim ki?

Pistin öbür tarafından bana doğru elinde içkilerle yalpalayarak gelen Yixing'i görünce gülümsemiştim. Bakışları sadece bana odaklanmıştı ancak diğerlerinin bakışları da onun üzerinde geziniyordu. Hepsi böyle bir parçanın elinde içkilerle ve yüzündeki bu baştan çıkartan gülümsemeyle nereye gittiğini merak ediyor olmalıydı ki adımlarını takip ediyorlardı.

Bu olayı bilirdim, bir mekana sürekli giderdiniz, artık kendinizi oranın kralı gibi hissederdiniz çünkü herkesi tanırdınız ve orada adınız yürümüştür. Bütün tiplere, yüzlere alışkınsınızdır ve kimin sizin işinize yarayacağını iyi bilirsiniz. İşte bu noktada yeni birini görürdünüz ve bütün ilginizi çeki verirdi. Tam olarak da düşündüğüm gibi biri ona doğru yaklaşırken belgesel izliyormuş gibi hissetmekten kendimi alamamıştım.

Usulca yaklaşıp Yixing'in önüne geçmişti. Biraz daha içse beni bile hatırlayamayacak durumda olduğunu bildiğim ve ona verdiğim sözlerin içinde böyle bir maddenin de olduğunu düşündüğüm için ayağa kalkmak için hazırda beklemiştim. Fakat Yixing başını saygıyla eğip ona yol vermişti. Tanrım! Ona bütün saflığıyla yol verip öbür tarafından yürüyerek bana doğru gelmeye devam etmişti. Adamın ona geldiğini anlamamıştı bile!

"Bak kaybolmadım ve yanımda bununla geldim." Benim için de bir bardakla geldiğinde yüzümde aptal bir mutluluk ifadesi oluştuğundan emindim. Bu zorlu parkuru tamamlayıp bana gelebildiği için onunla gurur duymuştum. İyi yetiştirmiştik onu.

"Sen harikasın, buraya gel." Yixing'in nereye gittiğini merak eden gözlere inat yan tarafıma oturmasına fırsat bırakmadan onu kucağıma çekmiştim.

Bunu neden yaptığımı sorgulamayın çünkü şu an olayı anlatabilmem için yazar beni kullansa da alkollüydüm. Sorgulanacak anımda değildim.

"Sehun ne yapıyorsun?" İçki kokan nefesini yüzüme bıraktığında içkili olmasına rağmen hala utanabildiği ayrıntısına kıkırdamıştım. Yixing ayrıntılarıyla güzelleşen biriydi.

"Sana sahip çıkıyorum." Hala elinde duran bardağı alarak içmiş ve karşımdaki insanlara kısa bir bakış atarak Yixing'e dönmüştüm. "Eğer bu gece biriyle gitmek istersen özgürsün tabii." İstemediğini oldukça net belli eden baş sallamasının ardından boşta olan elimle belini sıkıca tutmuştum. "Ben de öyle düşünmüştüm."

The DaltonsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin