Mesaja cevap vermesi gerektiğini biliyordu. Ama yazacak bir şey bulamamıştı. Affettim, diyememişti. Çok lütufkâr gelmişti kulağına. Önemli değil, gibi bir şey de yazamamıştı. Çünkü önemliydi.
Aynada açık renk kot pantolonunu ve boğazlı beyaz kazağını kontrol etti. Aralık soğuğu iyiden iyiye hissediliyordu. Saçlarını tepede bir topuz bir haline getirdi, birkaç tutam yüzüne düşüyordu. Kahverengi kabanını üzerine geçirdi. Çantasını omzuna atıp odadan çıktı.
Ailesinin sabah neşesi evi doldurmuştu. Annesinin şarkı mırıldanan sesini duyuyordu. Mutfağa girince omlet yapan babasını gördü. Çağatay da buzdolabına kafasını gömmüş bir şeyler arıyordu. Kardeşinin üzerinden eğilip bir elma kaptı.
"Belma kahvaltıya otursana kızım."
"Sağ ol baba ama artık çıkmam lazım."
"Belo, akşam orkestra var mı?"
"Evet, 7 gibi çıkacağım. Antrenmanın mı var?" Çağatay ağzı dolu olduğu için başını salladı. Elini havada salladı. Belma kardeşinin ne demek istediğini anladı. "Tamam, bahçe kapısında beklerim, oyalanma."
Durağa yaklaşınca yüzüne bir gülümseme yayıldı. Evden çıkarken posta kutusuna sıkıştırılmış papatyalar hala elindeydi. Adım atmayı kesip çiçekleri nazikçe çantasın koydu. Aslında papatyalarla yanına gidip genç adamın tepkisini ölçmek isteyen bir tarafı vardı ancak hızla o sesi susturdu.
Durağa adımını attı. Artık Okyanus'la tüm yolculuklarını paylaşmaya alışmıştı. "Günaydın."
"Şimdi aydı." Delikanlının cevabı genç kızın kızarmasına sebep oldu. "Yasemin'le sorun aşılmış gibi?"
"Nereden anladın?"
"Çizgi kaybolmuş." derken Okyanus'un parmakları hafifçe Belma'nın alnında gezindi.
Genç kız, delikanlının sıcak parmak izleri altında kendini kızarmaktan alıkoyamadı. Başını salladı. "Hoş, daha konuşulacak şeyler ama."
"Eminim vardır, siz kızların konuşacakları hiç bitmez."
Belma gözlerini devirdi. "Stereo tip?"
"Basmakalıp desene şuna." dedi Okyanus gülerek. Yaklaşan otobüsü görünce Belma'nın elini eline alıp kaldırımın kenarına ilerledi. Genç kız buna da alışmıştı hem de büyük bir memnuniyetle.
"Artık senden mi bahsetsek acaba?" Belma kaşlarını çattı.
"Nasıl yani?"
"Sen, Okyanus Beyefendi ve Hakan Ağa?" dedi bilmiş bilmiş gülerken Yasemin.
"Konu hakkında saçmalamanı dinlemeden önce neden Hakan'ın Ağa olduğunu sorabilir miyim?"
"İkisinin ligleri çok farklı. O yüzden farklı unvanlar vermeyi uygun gördüm."
"Bunun üzerine düşünmen bile başımı ağrıttı."
Yasemin sırıtarak dirseğiyle arkadaşını dürttü. "Haydi, nazlanma."
Belma omzunu silkti. "Naz yaptığım falan yok. Bir şey olsa söylerim."
"Benden bir şey saklamaya çalışman çok yersiz, biliyorsun değil mi?"
"Sen saklarken iyi ama." dediği anda pişman oldu Belma. Kaşlarını çattı. "Öyle demek istemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Kahve ve Biraz da Gökkuşağı
FantasyBelma'nın sakin bir hayatı, memnun olduğu bir düzeni ve henüz oluşturamadığı hayalleri, idealleri var. Düşkün olduğu kitaplardaki gibi ufak müdahale sonucu bu sabitler değişime uğruyor. Yeni komşuları nasıl insanlar? Ya basket takımının kaptanı? Ş...