“Bu elbiseye sığamayacağımı söylemiştim, Yasemin!” diye seslendi Belma kabinden. Aynada kendine baktı. Bir korse gibi göğsünü ve belini sararak sık pilelerle aşağı dökülüp dizinin bir karış üstünde biten siyah straplez elbiseydi. Çok güzel bir elbiseydi ama hiç onun tarzı değildi. Yasemin’in zoruyla denediği elbiselerin dördüncüsüydü. İlk üçünü ona gösterme zahmetine bile girmeden çıkarmıştı.
Sıkıntıyla nefesini verip topuzundan çıkan saçlarını eliyle geriye ittirdi. O sırada kabinin perdesi hızla açılınca hemen arkasını döndü. Atmak üzere olduğu çığlığı son anda yuttu.
“Yasemin!”
Arkadaşı omzunu silkti. “Ne var ya? Elbiseye bakmaya geldim.”
Belma gözlerini kocaman açarak “Ne demek ne var? Ya elbiseyi çıkarıyor olsaydım?” dedi.
“Ay sanki hiç aynı odada giyinip soyunmadık.” dedi Yasemin elini sallayarak.
Dök kirli çamaşırlarımızı milletin içinde, dök.
Belma gözlerini devirerek iki elini beline koydu. “Fermuar kapanmıyor. Çıkaracağım bunu.”
Yasemin tek kaşını kaldırarak başıyla Belma’ya dönmesini işaret etti. Elleriyle sıkıca fermuarı kavrayarak iki kısmı bir araya getirdi. “Tut nefesini, çek karnını.”
Belma arkadaşının dediklerini yaptı ve fermuarın çekildiğini hissetti. Yavaşça nefes alırken elbisenin patlamasından korkuyor gibiydi. “Tam senin bedenin işte.”
“Bununla nefes darlığında-” Sözü saçlarını kenara çeken Yasemin’in çığlığı ile kesildi.
“İ-na-na-mı-yo-rum!” Arkadaşı uzun tırnağını omzuna bastırdı. Belma acıyla yüzünü buruşturarak arkasını döndü. Yasemin sinirli bir ifadeyle “Bu ne?” diye sordu Belma’nın arkasındaki aynayı göstererek.
Belma başını geriye çevirince gözleri dövmesinin aynadaki yansımasıyla buluştu. Suçluluk hissi içini kemirmeye başlarken alt dudağını ısırdı. Dövme yaptırdığını söylemeyi unutmuştu.
Bu elbiseyi denerken aklı neredeydi ki zaten?
“Şey, dövme.” sesi kısık ve tereddütlü çıkmıştı. Yasemin sinirle gözlerini kocaman açtı.
“Bunu görebiliyorum! Benden habersiz nasıl böyle bir şey yaparsın?” Belma ona yalvaran bir bakış yolladı.
“Olayı büyütmez misin?”
“Biz birbirimizden habersiz kıyafet bile almayız. Ama gidip cildine bir kelebek kazıtmışsın ve bana söyleme zahmetine bile girmemişsin. Belma, ben senin en yakın arkadaşınım!”
“Yaptırmadan önce kararsızdım, sonra da annemlerden saklayayım derken aklımdan çıkmış işte Yasmin.” Arkadaşının kaşları daha da havaya kalktı.
“Annenlerin de haberi yok yani?” Belma gözlerini devirdi.
“Onları tanımıyormuşsun gibi konuşma lütfen. Daha reşit bile olmadım. Nasıl söyleseydim?” Yasemin sesli bir şekilde iç çekerek sakinleşmek adına gözlerini yumdu.
“Neden yaptırdın? Biraz daha bekleyebilirdin, madem ailen karşı çıkıyor.” Belma omzunu silkti.
“Her zaman hayallerini erteleme derdin.” Yasemin arkadaşına ‘Şaka mısın?’ der gibi bakıp gözlerini devirdi.
“Dön bakıyım, dikkatli inceleyemedim anlık şokla.” Belma gülümseyerek arkasını döndü. Omzunda arkadaşının soğuk parmaklarını hissetti. Yasemin’in parmakları kürek kemiğinin üstünden başlayarak omuz başına doğru ilerleyerek dövmesinden geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Kahve ve Biraz da Gökkuşağı
FantasyBelma'nın sakin bir hayatı, memnun olduğu bir düzeni ve henüz oluşturamadığı hayalleri, idealleri var. Düşkün olduğu kitaplardaki gibi ufak müdahale sonucu bu sabitler değişime uğruyor. Yeni komşuları nasıl insanlar? Ya basket takımının kaptanı? Ş...