Kardeşi antrenmanlarda gayet nomal davransa da soyunma odasında o rahatsız edici bakışları atmaya başlıyordu. Hakan bu duruma alışmış olsa da merak içini kemiriyordu.
Çağatay gerçeği biliyor olabilir miydi? Öyleyse bu durumundan istese de çıkamazdı. Hoş şimdi ne kadar çıkardı?
Belma'nın provası olduğunu biliyordu bu fırsatı değerlendirmekti aklındaki her ne kadar Çağatay'ın varlığı bir engel oluştursa da. Spor salonunun kapısından geçerken çocuğa elinden geldiğinde sürtünmemeye çabaladı ama delikanlı bilerek işini zorlaştırıyor gibiydi.Ya sabır.
Belma'yı elinde keman çantası ile bahçede görünce kalp atışları hızlandı. Ama şu saatten sonra korkaklık edemezdi. Sırtını dikleştirip genç kıza doğru ilerledi.
Bakışlarını kaçırmasından onunla konuşmaya hevesli olmadığını görebiliyordu. Ama bu onu yıldırmayacaktı.
'"Belma konuşmamız lazım." Sesi sakin çıktığı için kendini şanslı saydı.
"Hakan pek vaktim yok eve döneceğiz." derken Belma'nın sesi sıkıntılı çıkıyordu.En azından fenalık geçirecek gibi olan bir ben değilim.
Delikanlının bakışları okul kapısına kaydı. Bu deniz oğlanı da bir rahat vermiyor. Hep kızın etrafında. Belma burada olmasa ben yapacağımı biliyorum da işte.
"Çok vaktini almayacağım."
Genç kız ağırlığını diğer tarafına verdi. "Telefonda konuşsak?"
Genç adam tek kaşını kaldırdı. "Sen mesajlarıma cevap vermezken mi?" Sesi istemeden sert çıkmıştı.
"Ne yazacağımı bilemedim."
Hakan omzunu silkerek hafifçe gülümsedi. "Affetmedim, demenden iyidir."
Belma kollarını göğsünde birleştirdi seni dinliyorum dercesine.Şimdi burası zurnanın o zırt dediği yer oluyor galiba.
Bayılacak gibi hissediyordu. Daha önce hiç bu şekilde hissetmemişti. Gecen sene Hidayet Türkoğlu'nun izledigi maça çıkarken bile. Elleri terlemeye baslamıştı. Çaktırmadan ellerini pantolonuna sürttü.
Yiğit şu halimi bir görse götüyle güler herhalde.
Bogazımı temizledi. Şuan söylemezse bir daha asla söyleyemeyeceğini biliyordu. Ya da söylese bile Belma'nın ona inanmayacaıını. Hele de olanları öğrendikten sonra. Hakan iyice kusacak gibi hissetti.
Amma nazlandın be oğlum.
"Belma ben senden cok hoşlanıyorum."
Ve artık geri dönüşü yoktu. Havada süzülüp genç kzın kulaklarına varan kelimeleri geri alamazdı. Almak da istemiyordu çünkü içinde tutmaktan patlayacak gibi olmuştu. Belma'nın güzel ela gözlerinin kocaman olduğunu gördü. Sanki rengi bile kaçmıştı kızın. Çilleri iyice seçilir olmuştu. Hakan'nın bayıldığı çilleri.Haydi bir şey söyle prenses. Taşikardiye gireceğim burada.
Genç adam sırtında gözler hissediyordu. Şüphesiz kardeşi ve komşu bozuntusu neyin bu kadar sürdüğünü merak ediyordu.
Genç kız konuşmak için ağzını açtı ancak hiçbir kelime çıkmadı. Gözlerini kırpıştırdı. Hakan ileri iki adım atarak aralarında mesafeyi kapadı.Bu kadar dibine girdiğime göre kalp atışlarımı duyabilir artık.
"Belma?"
"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum." Sesi iyice kısık çıkmıştı. Konusurken gözlerini kaçırmıştı.Tansiyonum 4'e 6 olmasa "Seni kelimesiz mi bıraktım tatlı kız?" derdim ama şuan Allah seni inandırsın Belma bende de sözcük bitti.
"Bir şey demene gerek yok."
Ben de cevabı için çıldırıyorum ama senin bu kadarını bilmene gerek yok.
Belma yavasça kafasını salladı. Ama alnındaki kırışıklık düzelmemişti.
"Sen aynı şekilde hissetmesen de arkadaş kalabiliriz değil mi?" Kelimeler o farkına varamadan döküldü dudaklarından. Daha çaresiz çıkamazdı.Kapına paspas bile olurum de de kız uzaklaştırma emri çıkarttırsın Hakan ne dangalak herifsin.
"Evet, elbette." derken genç kızın sesi çok samimiydi.
Sadece arkadaşı olarak dahi olsa değer gördüğünü hissetti Hakan. Bu bile yüreğini hafifletmişti.
"Belma!" Çagatay'in sesi iyice sabırsızlandığını belli ediyordu.
Genç kız Hakan'a özür dilercesine baktı.
Görüşürüz, diye mırıldandıktan sonra sırtındaki çantasını düzeltip kemanını kolunun altına sıkıştırarak kapıya doğru ilerledi.
Hakan'nın iç sesi kızı kolundan yakalayıp durdurması için bağırıyordu. Belma onu bekleyenlerin yanına varınca kardeşi kemanını aldı. Okyanus da kolunu omzuna atıp onu kendine doğru çekti.Bunu görmek Hakan'ın içinde bir şeyleri yıkabilirdi.
Eğer genç kızın boğazlı kazağının altında hafifçe kabaran güneş şeklindeki kolyeyi fark etmeseydi.***
Ve ikinci part da geldi!
Umarım olaylara biraz da Hakanca bakmak hoşunuza gitmiştir. Çünkü ilerisi için buna ihtiyaç vardı diye düşünüyorum.
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Kahve ve Biraz da Gökkuşağı
FantasyBelma'nın sakin bir hayatı, memnun olduğu bir düzeni ve henüz oluşturamadığı hayalleri, idealleri var. Düşkün olduğu kitaplardaki gibi ufak müdahale sonucu bu sabitler değişime uğruyor. Yeni komşuları nasıl insanlar? Ya basket takımının kaptanı? Ş...