O an Okyanus’un ona sarılacağını hissetti ve içinde bir şeyler koptu. Sanki biri onu sırtından ittirip Okyanus’un göğsüne düşürmeye çalışmış gibi hissetti. Ona yaklaşmak adına bir adım atarken kalbinin tıpkı fırında pişen bol kabartma tozlu bir kek gibi kabardığını hissetti. Kalp atışlarını boğazında hissedebiliyordu. Titrekçe nefes alarak başını hafifçe kaldırdı. Okyanus’un kolları beline doğru hareket edince sarılacaklarından emin oldu. Gözlerine bakmayı sürdürerek gülümsedi.
Tam kollarını onun omuzlarına sarmak için kaldıracakken kapının açıldığını ve birinin adını seslendiği duydu.
9 ~ Çay Şiirle İyi Gider
“Belma!”
Bu tanıdık bariton sesle bir an telaşlanan için Belma hemen kaldırmaya niyetlendiği kollarını geri indirerek bir adım geriye kaçtı ve arkasını döndü. Yüzü de onu hiç şaşırtmamış ve allanmıştı.
Hakan, cidden şaka mısın?
“Hakan?” derken sesi şaşkınlıktan ve tanımlayamadığı hafif bir kızgınlıktan incelmişti. Ama sonra kulaklarında Hakan’ın “Seni sonra bulurum.” deyişi çınladı.
Ah, tabi ki Okyanus’la müstakbel sarılmamızı kestiği için ona kızmadım.
Bakışlarını yanındaki genç adama çevirince Okyanus’un birkaç adım uzaklaşmış ellerini cebine sokmuş ifadesiz bir suratla Hakan’ı izlediğini fark etti.
“Seçmeler nasıldı?” diye sorarken ona doğru yaklaştı Hakan, yüzünde umut dolu ışıl şıl bir gülümseme vardı. Bu gülümsemeyle yumuşayan Belma olumlu yönde başını sallayarak tebessüm etti. Tek elini pantolonun arka cebine koyarken başını hafifçe yana eğdi ve Hakan’ın büyüyen gülümsemesiyle onun tebessümü de bir sırıtışa döndü.
Sonuçta Hakan onun performansına ilgi göstermiş ama gelemeyince işi bittiği gibi onu bulmuştu, ona surat yapmanın alemi yoktu değil mi?
Ne olduğunu anlayamadan güçlü iki kolun belini sardığını ve onu kuvvetle çekerek sert bir yüzeye yasladığını hissetti.
Hakan, Belma’yı belinden kavradığı gibi havaya kaldırmış çevresinde döndürüyordu!
“Tebrikler fıstık! Ben sana demiştim!” diyen Hakan’ın sesinden coşku akıyordu.
Belma düşmemek adını kollarını onun boynuna doladı. Delikanlının bu ani hareketiyle afallamış ve başı dönmüştü. Ama dudaklarından ufak bir kahkahanın kaçmasına engel olamamıştı.
Hakan yavaşlarken “Evet, demiştin.” dedi. Gözleri onun çikolata kahve gözleriyle buluşunca gülümsedi.
Hakan dişlerini göstererek gülümserken çevresinde dönmeyi bıraktı ama Belma’yı yere bırakmadı. Bir süre gözlerine baktıktan sonra “Ben her zaman haklıyımdır.” dedi. Hakan’ın bu sözüne tek kaşını kaldıran Belma “Her zaman?” dedi.
“Çoğu zaman.” derken Belma’yı ayakları yere değecek şekilde indirmişti.
Belma kıkırdayarak “Biz ona bazen deyip geçelim bence.” dedi.
“Sen öyle diyorsan.” diyen Hakan’ın bakışlarıyla zamanın yavaşladığını hissetti. Kahvenin en güzel tonunu adeta gururla barındıran gözleri kendi ela gözlerine kitlenmişti. Belma’nın kıkırtısı yerini yavaşça bir tebessüme bırakırken burnuna kahve kokusunun çalındığını duydu.
Nereden gelmişti bu koku bir anda?
Belma kokuyu içine çekerken aslında onun Hakan’ın parfümü olduğunu anladı. Birden genç adamın boynuna doladığı elleri terledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Kahve ve Biraz da Gökkuşağı
FantasyBelma'nın sakin bir hayatı, memnun olduğu bir düzeni ve henüz oluşturamadığı hayalleri, idealleri var. Düşkün olduğu kitaplardaki gibi ufak müdahale sonucu bu sabitler değişime uğruyor. Yeni komşuları nasıl insanlar? Ya basket takımının kaptanı? Ş...