21.BÖLÜM

9.4K 1.2K 70
                                        

Tam karşımda yeniden bana bakmaya başlayan bu melek kesinlikle bana ait olmalıydı. Pamir hızlı adımlarla ve atı korkutmamaya özen göstererek yanıma geldi. Elimdeki ipi nasıl doğru şekilde bağlayacağımı gösterdikten sonra çözüp yeniden bana verdi.

-Her şeyi kendin yapmalısın. İpi sana gösterdiğim gibi bağla ve daha sonra da atın boynuna geçir. Dün Aşkar' da yaptığın gibi ne olursa olsun ipi sakın elinden kaçırma. Bir kez kurtulursa tekrar yakalaman çok daha zor olacaktır. Onun sana itaat edeceğine inandığın ansa ipi tekrar boynundan çıkar. Eğer seni bırakıp gitmiyorsa senin olacağı anlamına gelir.

Kafamla söylediklerini onayladıktan sonra ipi gösterdiği şekilde bağladım. Bir taraftan da atın oradan ayrılmadığından emin olmak için göz ucuyla sık sık kontrol etmeyi de aksatmıyordum tabi ki.

İpin sağlam bir şekilde bağlı olup olmadığını kontrol ettikten sonra ağır adımlarla ata yaklaşmaya başladım. Aniden Pamir bileğimi kavradı ve beni kendine çevirdikten sonra:

-Bu atın o at olduğuna eminsin öyle değil mi? Bileğimi sıkıca tutan elini görmemezlikten gelmeye çalışarak:

-Evet, bundan kesinlikle eminim. Bu atta diğerlerinde hissetmediğim bir şey var ve beni kendisine çekiyor. Tıpkı söylediğin gibi.

-O halde onu sakın elinden kaçırma. Gözlerine bak ve zihnini okumasını sağla. Ona öğreteceğin ilk şey bu. Seni duymalı ve sana güvenmeli, dedikten sonra başıyla artık gidebileceğimi söyledi ve bileğimi tutan elini gevşeterek beni serbest bıraktı.

Ben ileri doğru giderken ve Pamir' in elini hala bileğimde hissederken, o da birkaç adım geriye gitti. Nereye bastığıma bakmadan yalnızca ata odaklanmıştım. Zaten o kadar güzeldi ki, gözümün başka bir şeyi görmesi imkânsızdı adeta. O' ysa artık bana bakmıyor, tüm dikkatini yemyeşil otlara vermiş bir güzel karnını doyuruyordu. Farkında olmadan bastığım bir dal parçasının çıtırtısıyla ürktü ve birkaç adım geri çekildi. Bu hiç iyi olmamıştı, artık bana kuşkuyla bakıyordu. Ama en azından onunla yeniden göz göze gelmeyi başarmıştım. Olduğum yerde kaldım ve zihnimden 'Bana güven, sana zarar vermeyeceğim.' cümlesini tekrarlamaya başladım. At bir süre bana boş gözlerle baktıktan sonra gözlerini elimde tutmakta olduğum ipe kaydırdı. Sanırım beni duymuyordu ve ip onu tedirgin etmişti. Şu an muhtemelen kaçış planları yapıyordu ama benim onu almadan hiçbir yere gitmeye niyetim yoktu. Gözlerimi bir saniye olsun kırpmamaya özen gösteriyor, sulanmalarına aldırış etmeden bakışlarını yeniden gözlerime kitlemeye çalışıyordum. Acele etmeliydim çünkü artık gerçekten bu durumdan sıkılmışa benziyordu. Ayağımı yavaşça sürüyerek olabildiğince öne uzattım. Ağır ve büyük adımlar atarak, ona yakınlaşabildiğim kadar yakınlaşmak ve ipi o zaman atmak istiyordum. Iskalayamazdım! Eminim çok çok hızlıydı ve onu yakalamam ( eğer koşmaya başlarsa) imkânsız hale gelecekti. Ben bunları düşünüp onun gözlerine bakarken o da benden bir adım daha geriye gitmişti. Artık zamanı gelmişti, ya şimdi olacaktı ya da hiç. Çünkü az sonra kaçacakmış gibi bir his vardı içimde. İpi sıkıca koluma doladım ve elimle ucundan kavradım, aklımdan hala bende olan gözlerine bakarak, bana güvenmesini söylemeye devam ederken, kendimi hızla öne attım ve aynı zamanda da ipi boynuna geçmesini umarak ona doğru attım.

Daha ne oldu anlayamadan kolum çıkacakmışçasına kasıldı ve kendimi yerde sürüklenirken bulmuştum. Evet! Bu başardığım anlamına geliyordu. İpi onun boynuna geçirmeyi başarmıştım ama ufak, ufacık bir sorunum vardı: Deli gibi koşan bu atın peşinde sürükleniyordum ve canımın onca acıması yetmezmiş gibi bu atı nasıl durduracağıma dair de en ufak bir fikrim de yoktu. Tek yaptığım avazım çıktığınca (bu canımın acısından kaynaklanıyordu) bağırmamdı. Yerde sürüklenip, taşlara çarpıp yaralanan bedenimin, kolumun ve elimin aniden çekilen halatın kesmesiyle kanamasının verdiği acının, ağzımdan acı çığlıkları ve yakarışları olarak çıkması çok normaldi. Pamir güçlerimi kullanamayacağımı söylemişti ama böyle giderse sürtünmeden alev alacaktım! DUR!! Diye defalarca bağırmama aldırış etmiyor aksine daha da hızlanıyordu. Üstelik oldukça da zekiydi çünkü nerede taş, kaya varsa oralardan geçiyor bana verebileceği en ağır hasarı vermeye özen gösteriyordu. Pes etmek gibi bir niyetim yoktu kesinlikle. Bu güzel ve bir o kadar zeki at benim olmalıydı ama nasıl?!

AYKIRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin