AYKIRI SERİSİ'NİN İLK KİTABIDIR!
***
Her gece pembe yalanlarına sarılıp uyuyan, tuhaf olduğunu reddeden aykırı bir kız düşünün. Hayatını 'sıradan' kelimesinin sözlük anlamı olarak nitelendirirken, yeni gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan bir kız...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yatağıma yattığımda bu gün yaşadıklarımı gözden geçirmeye karar vermiştim. Annemi ne kadar az düşünürsem bu duruma o kadar çabuk alışacaktım çünkü. Umarım Mimi' nin söylediği gibi beni tamamen unutmuştur ve yokluğum ona acı vermiyordur. Çünkü ben daha şimdiden onun yokluğunun eşsiz acısını yaşamaya başlamıştım... Seni çok özlüyorum annem...
Kafamı dağıtmalı ve uyumak için başka şeyler düşünmeliydim. Akşam yemekte olanlar güzel bir seçim olabilirdi. Yemeklerin tatlarını hatırlamıyordum bile. Arat bana o kadar çok soru sormuştu ki yemek yiyebilmiş miydim onu bile hatırlamıyordum. Afşin'e göre daha soğuk hissettirmesine rağmen, bana ondan çok daha sıcak davranmıştı. Afşin biraz daha anaçtı. Yani hepimizden daha bilgeydi. Her konuda bilgisi vardı, hatta biraz daha güler yüzlü olsa ona hayran bile kalabilirdim. Ortamı yumuşatmakta, ara bulmakta ve sözünü dinletmekte gerçekten çok iyiydi. Arat' ın ve Pamir' in üzerinde de çok emeği varmış, anne babalarının yokluğunda onlara ablalık yapmış, bundan dolayı olsa gerek Arat ve Pamir ona gerçekten saygı duyuyor, sözünü dinliyorlardı. Hatta Arat' ın anlattıklarına göre bu gün bildikleri çoğu şeyi Afşin' e borçlularmış. Annesiz hissetmemeleri için onlara anne olan Afşin' e duydukları büyük sevgi ve saygıyı hissetmemek mümkün değildi. Acaba bana da... Bundan sonra bana da annem gibi davranır mıydı? Başım sıkıştığında, canım yandığımda yanına gitsem... Annem gibi sarılır mıydı...?
Düşüncelerimin saptığı noktayı değiştirmek için kafamı iki yana salladım. Tanrım! Ben annemin yokluğuna nasıl dayanacaktım!? Düşüncelerimi yeniden yemek masasında toplamaya çalıştım. Ne düşünüyordum en son? Hah, evet Afşin' in en büyüğümüz olduğu için bize ablalık yapacağını. Arat' a gelecek olur çok konuşan, güler yüzlü, sevecen ve temiz kalpli birisiydi. Benden çok daha çocuksuydu davranışları. O varken kendimi yalnız hissetmemiştim. Umarım çok daha sık görüşüp onunla arkadaş olabilirdim. Hem bana bildiklerini öğretmekten zevk alacağını da söylemişti. Üstelik sırrıma da sadık kalacaklardı. Zaten Mimi' ye sırrımı hemen anladıklarını, onlardan saklayamadığımı söylediğimde çok şaşırmamıştı. Anlaşılan zihin okuma meselesinden dolayı bu sırrı onlardan saklama konusunda benden başından beri umudu yoktu. Fakat gergin de değildi. Çünkü ana elementlerin sırrımı kendi sırlarıymışçasına saklayacağından emin olduğunu asıl endişe duymam gereken kişilerin ara elementler olduğunu söylemişti.
Yemekten sonra Rima meselesini de konuşmuştuk ama Mimi, duyduğum seslerin kesinlikle o olmadığını sadece duyularımın çok gelişmiş ve gelişmekte olmasından dolayı çok uzaklardaki sesleri bile duyabilir hale geldiğim konusunda diretmişti. Bende daha fazla uzatmadım bu meseleyi. Zaten tartışacak enerjim de yoktu. Dolu dolu bir gün yaşamıştım. Son olarak: Pamir denen o suratsıza gelelim. Tanrı aşkına bu çocuğun sorunu neydi!? Gülümsemek için kullanılan yüz kaslarımızdan onda yoktu anlaşılan! Tüm yemek boyunca bir kere gülümsediğini görmemiştim. Aslında korkunç bir yüze de (o ölümcül bakışlarını saymazsak) sahip sayılmazdı ama nedense hep somurtmuştu. Sanki bir şeye canı sıkkın gibiydi. Mimi benim ateş element olduğumu söylediğinde yüzü belirgin derecede düşmüştü. Bu çocuğun benimle bir derdi vardı sanki ama neydi? Neden bana düşmanıymışım gibi zorbalık yapmıştı? Off! Yine çıldırma aşamasına gelmiştim. Seçtiğim konu gerçekten çok güzeldi(!). Şimdi uyu uyuyabilirsen Beria!