Anahtarın nerede olduğuna dair artık güçlü bir fikrim vardı. Ne yapıp edip bakmalıydım o odaya. Fakat yarın yine erkenden dersim vardı ve Pamir muhtemelen tüm gün beni çalıştıracaktı. Yani anahtara bakmak için en uygun zaman ŞİMDİYDİ!! Hızla yatağımdan fırladım ve kıyafetlerimi giydim. Pelerinimide almıştım ara elementlerin bloğuna girdiğimi kimsenin görmemesi gerekiyordu. Dışarısı oldukça karanlıktı ama elimi çabuk tutmalı ve kimse beni görmeden binaya girmeliydim. Bundan dolayı takılıp düşme ihtimalime rağmen koşar adım ara element bloğuna doğru yürüyordum. İşte sonunda gelmiştim, pelerinimin şapkasını hafiçe kaldırdım ve doğru bina olduğuna emin olduktan sonra içeri girdim.
Binanın içide en az dışarısı kadar karanlıktı ve tek ışık kolyemin sönmeye yakın kırmızı, hafif parıltısıydı. Gözlerim karanlığa hızla ayak uydurduktan sonra elimden geldiğince sessiz ve büyük adımlar atmaya başladım. Sonunda önceden kaldığım o küçük ve cila kokulu odanın kapısının önündeydim. Gözlerimi kapayıp içeri de birisinin olup olmadığını hissetmeye çalıştım. Hislerim gerçekten de çok kuvvetlilerdi ve beni şimdiye dek hiç yanıltmamışlardı. Şimdi ki hissime göre de odada kimse yoktu. Nefesimi tuttum ve kapıyı yavaşça açtım.
Odanın o tanıdık cila kokusu beni karşılamıştı. Burası Rima' nın odasından sonra gerçekten çok küçük görünmüştü gözüme. Bir mum aldım elime ve onu yakmak için parmağımın ucu ile ona dokunarak içimden onu yakabilmeyi geçirdim. Birden parmağımın ucu yandı ve mumu tutuşturmayı başarmıştım. Vay canına! Güçlerimin kontrolünü de yavaş yavaş güçlendiriyor, artık onlara daha rahat hükmediyordum. İşte bu da güzel bir haberdi. Parmağımdaki ateşi söndürüp, elimde ki mumla odada ki birkaç mumu daha yaktıktan sonra, elimdeki mumu yerine koydum. Şimdi anahtarı arama işime koyulmalıydım. Kimse beni fark etmeden onu bulmalı ve odama dönmeliydim.
Yatağın altına, küçük sehpanın ve sandalyenin altına bakmıştım. Oda zaten oldukça az eşya ile dekore edilmişti ve ben de neredeyse birkaç dakika içinde altına üstüne bakılmamış yer bırakmamıştım fakat yoktu. Anahtar hiçbir yerde yoktu! Tıpkı o demir kutu gibi Rima mutlaka anahtarınıda kimsenin kolay kolay bulamayacağı bir yere gizlemiş olmalıydı. Peki ama neredeydi? Duvarlarda hiç portre yoktu hatta yerde bir halı bile yoktu, bir anahtar daha iyi nereye saklanabilirdi ki?
Aradan saatler geçmişti birkaç saat sonra Pamir ile ders için buluşmalıydım fakat hiç uyku uyumamıştım, üstelik bu gün düello alıştırması yapacaktık ve ben hala dünün yorgunluğunu üzerimden atamamıştım. Aramama ara verip birkaç saat kestirmeye karar verdim ve o hiç özlemediğim tahta yığını yatağımın ucuna kıvrılıp gözlerimi kapadım.
Güneş doğmuş oda aydınlanmıştı. Tanrım!! Derse geç kaldım! diyerek hızla yatağımdan fırladım fakat odada başka birisinin olduğunu görünce kalbim şimdi derse geç kalmanın yarattığı hızlı kalp ritmini ikiye katlamıştı. Bu da kimdi!? Ve neden sanki ben odada yokmuşum gibi davranıyordu? Ona birkaç kere seslendim ama tepki bile vermedi. Sanki beni duymuyordu.Temkinli adımlarla yanına yaklaştım. İşte o an da gözlerim yuvalarından fırlayacak derecede kocaman açılmıştı. Çünkü bu bendim!! Elimde bir şey vardı sanki ve döne döne bir şeyler düşünüyordum. Bembeyaz uzun bir gecelik giymiştim ve sanki uyku tutmamış gibi odada bir sağa bir sola yürüyordum. Ona dokunmak için elimi uzattım fakat elim ona dokunamadı. Şimdi bir rüyada olduğuma yemin edebilirdim. Elimde ne tuttuğumu görebilmek için iyice odaklandım ve işte! Elimdekinin ne olduğunu sonunda anlayabilmiştim: Küçük, gri bir demir parçası:Bir ANAHTARDI!! Daha sonra birden durdum ve anahtara bir kez baktıktan sonra pencere pervazına doğru yaklaştım!! O da ne benim karnım neden bu kadar şişkindi peki!? Sanki hamileymişimcesine yusyuvarlaktı! İşte o an, o kişinin ben değil de RİMA olduğunu anlamıştım. Pervazın bir köşesinde ufak bir girinti vardı ve Rima elindeki anahtarı o girintiye yerleştirdi. Daha sonra hızla bana döndü. Sanki artık beni görüyor gibi bana, direk gözlerime bakıyordu. Bir eli karnının üzerindeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYKIRI
FantasiAYKIRI SERİSİ'NİN İLK KİTABIDIR! *** Her gece pembe yalanlarına sarılıp uyuyan, tuhaf olduğunu reddeden aykırı bir kız düşünün. Hayatını 'sıradan' kelimesinin sözlük anlamı olarak nitelendirirken, yeni gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalan bir kız...