Ne o? Korktun mu?

7.7K 504 52
                                    

Yok ya.. Ne Selim'i? Selim'in burada ne işi var ki? Burası İtalya. İngiltere değil ki. Tabiki bu bir hayal. Kendine gel Defne. Hayal görecek kadar kendini kaptırma. Elimdeki bavulla resepsiyona ilerledim. Kimse olmayınca önümdeki zile basarak;

+Bakar mısınız?
diye bağırdım, evet anlık olarak Türkçe konuşmuştum. O esnada kapının biri açılıp içerden sarışın bir kız çıktı ve;

*Buyrun. Nasıl yardımcı olabilirim?
diye sordu. İyi en azından İtalyanca cevap vermedi.

+Türkiye'den Kuzey Kara benim için bir oda ayırtmıştı adım Defne Arar.
dediğimde arkasındaki masanın üstünden anahtarı alıp bana uzattı;

*5. Kat 408 numaralı oda.
diyince elindeki anahtarı aldım ve ;

+Teşekkür ederim.

*Rica ederim.
diyince elimdeki bavulla asansöre binip 5'e bastım. 3. Katta asansör durup kapısı açılınca içeri orta yaşlarda bir kadın girmişti. Ve 5. Kata ulaştığımda asansörden indim ve etrafa göz gezdirdim. Yuvarlak olduğu için bütün odaların kapı numaralarını görebiliyordum. Biraz daha ileri gidip demirlere tutundum ve aşağıya baktığımda baya yüksekte olduğumu farkettim. Resepsiyonu buradan görebiliyordum. Karşımdaki odanın numarasını gördüğümde 408 yazıyordu. Bavulumu da alıp ilerledim kapının önüne gelip anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girip kapıyı kapattım. Küçük bir salon mutfak ve oda vardı. Bir oda yerine bir ev kiralamış olsa gerek. Bavulumu odadaki dolaba koyup içinden giyeceklerimi aldım ve duşa girdim. Bunun üstüne duş iyi gider.

Selim'in ağzından;

Hızla otelin önüne park ederek gözlüğümü çıkarıp yan koltuğa bıraktım arabadan indim ve resepsiyona ilerledim. Bayanın biri odanın birine tam girmeden umarım ingilizce biliyordur diyerekten;

+Excuse me?
dediğimde kız dönüp bana baktı ve;

*Selim Can Kara?
diye sordu. Kendimi boşu boşuna mı yordum burada? 

+Evet benim.
dedigimde elime bir anahtar verip;

*5. Kat 408 numaralı oda.
diyip anahtarı elime vermişti. Bavulla birlikte asansöre bindim ve 5. Kata bastım asansörden çıktığım anda gözüme ilk çarpan 408 yazan kapıydı. Gidip anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girdim. En azından rahat bir ortamdı. Bavulumu odaya koyup salona geçtim televizyonu açıp müziğe bastım ve telefonumdan Kuzey'i arayıp;

+Geldim. Ne yapacağımı söyle?
dedigim anda içinde bulunduğum oda yani dış kapının kilitlendiğini duydum. Koşarak kapının yanına gittiğimde açmaya çalıştım fakat olmadı. Lanet olsun!

+Kuzey sen misin?
diye sordum telefonda ama telefon suratıma kapanmıştı. Dışarıdan Kuzey'in sesi geliyordu;

*Barışmadan çıkamazsın.
diyince kapıyı yumruklamaya başlarken?

+Ne diyorsun oğlum sen? Kimle?
dediğim esnada arkamdan bir ses;

- Selim?
diyince kapıyı yumruklamayı bıraktım. Buna hazır değildim. Onu görmeye hazır değildim. Son bir hızla sinirle kapıya yumruk atarak Defne'ye döndüm;

-Senin burada ne işin var?
diye sordu.

+Ne tesadüf ama. Ben de sana aynı şeyi soracaktım?
dedim ve;
+Duştan çıkmışsın galiba!
Diye devam ettim cümleme. Evet saçmalamış olabilirim. Sonuçta uzun zamandır onu görmüyordum ve ne diyeceğim hakkında da en ufak bir fikrim dahi yoktu. Onu o kadar çok özlemişim ki şu an içimden ona sarılıp bırakmamak gelmişti. Ama o Burakla.. Her neyse. Düşünme bunu. Hemen yumuşama ve saçmalamamaya çalış.. Sakin.. Bana şaşkınca bakarak eliyle saçını tuttu ve;

PSİKOPAT LİSELİ 2! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin