Elmas Kolye Çalmak Mı?

8.7K 504 70
                                    

2 saat sonra;

Abimi iş yerine bırakıp eve dönüyordum. Malum bizimkileri çok beklettim. Akşam karanlığı olmuştu. Eve geldigimde arabadan indiğim esnada;

*Tolga Bey sizi arıyor.
demişti Suny. Ben de arabanın kaportasına yaslanarak;

+Efendim Tolga? Ne var bu saatte?
diye sordum. Derin bir nefes aldı ve;

-Bana yardım etmelisin.

+Hangi konuda?

-Bir eşyayı ödünç alacaksın.
dediğinde etraftakiler duymasın diye arabaya tekrar binip;

+Neymiş o ödünç alacağım eşya?
diye sordum. Malum ödünç almak var bir de çalmak var.

-Maddi değeri büyük . Fotoğraflarını Suny'e gönderdim.
dediği esnada ekranda elmas bir kolye çıkmıştı. Bir de 40 yaşlarında olan kızıl saçlı bir kadın.

+Şaka yapıyor olmalısın . Ben bu elması çalamam. Zaten küçük ayrıca kadın Türk değil !
diyip aramayı sonlandırdım. Bir nevi suratına kapatmak gibi olmuştu ama kusura bakmasın artık. Arabadan tekrar inip zile bastığım esnada;

*Tekrar arıyor.
demişti Suny. Oflayarak telefonu açtım.

-Bak hemen kapatma. Beni dinle! O elmasın değeri fazla büyük. Kişi başına 5 trilyon düşüyor. Ayrıca biletlerini aldık. Yarın İtalya'dasın.
dediğinde kapıyı açan Ekim'i görmüştüm. İçeri geçip salona oturdum.

+Ne zamandan beri benim hakkımda kararlar veriyorsun?
diye sordum. Sehpanın üstündeki kumandayı alarak televizyonu kapattım neden kapattım ben de bilmiyorum ama dikkatimi bozuyordu. Mutfaktan çıkan Berille Kuzey'i gördüm. Üst kattan da Atakan inmişti. Salonda toplanmıştık.

-Tamam pekala özür dilerim ama gerçekten yardımına ihtiyacım var.
dedi aslında İtalya fikri iyi olabilirdi. Gezmek veya kafa dinlemek bakımından felan...

+Pekala ne zaman?

-Yarın 12'de okuldan çıktığını bildiğim için 12.30'a ayarladım.
dediğinde yine direk cevap vermeden aramayı sonlandırmıştım. Herkes bana bakıyordu "ne var" gibisinden kafa salladım.

~Bir sorun mu var?
diye sordu Atakan.

+Hayır bir sorun yok.
dedim İtalya gezisi iyi olabilirdi fakat kadının boynundaki kolyeyi çalmak işleri zorlaştıracaktı. En azından eğlenmiş olacağım. Bir de böyle düşünmek lazım. Aslında onu çalmak hırsızlığa girecek ama neyse... Oturduğum yerden kalktım ve ayağa kalkıp merdivenlerden çıkarken Beril;

°Yemek yemeyecek misin?
diye sordu. Merdivenlerde durdum ve bizimkilere bakarak;

+Ben öz abimle yedim az önce. Siz yiyin afiyet olsun.
dedim gülümseyerek. Herkes bana anlamamamiş gözlerle bakıyordu. Tabii normal olarak akıllarda soru işareti oluştu. Merdivenlerden çıkıp odama girdim. Yatağının üstüne oturdum daha sonra yorgunluğun verdiği bir hisle kendimi yatağa bıraktım.

Selim'in ağzından;

1 gün once;

Defne'yi Burakla gördüğümden beri kendimde değildim. Nasıl olabilirdim ki zaten? Onu unutmaya yeni kararlar almaya başlamıştım. Yani en azından unutmayı deniyordum. Unutmak için İngiltere'ye babaannemin yanına taşınıp yeni okula başlamak da ayrı bir ironiydi. Ben buraya gelelden beri ne Kuzey ne de Atakan aramıştı. Demek ki Defne'nin tarafindalar.

Burada lise yerine üniversiteden başlamıştım. Anlayacağınız eski müdürüm bize yani topluca "sınıfta kaldınız" oyununu oynamıştı. Neden böyle birşey yaptığını anlayamamıştım. Diğerlerine de bu durumu açıklamak istiyordum ama içimdeki öfke beni durduruyordu. Nasıl olsa üniversite sınavlarına girip çıkmıştım. Kardeşlerime gelirsek bir kız bir de erkek kardeşim var. Benden bir yaş büyükler ve onlar ikizler. Babamın önceki eşinden. Onlar da babaannemin yanına taşınmışlardı. 4 yıldan beri konuşmuyorduk. Şimdi ise İngiltere'nin sokaklarından birinin kafesine oturmuş erkek kardeşimle yani Derinle kahve içiyorduk.

PSİKOPAT LİSELİ 2! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin