Karışmıyorum..

5.4K 344 34
                                    

+Ne demek başınız sağolsun doktor?

*Bakın... Buraya geldiğinde çok kan kaybetmiş ve kalbi durmuştu. Verdiğimiz şoklara rağmen hayata döndüremedik...
demesiyle birlikte yere dizlerimin üstüne çökerek var gücümle bağırdım.

+Defne! Hayırrr!
Artık Defne yoktu. Erdoğan direk ameliyathaneye girmişti. Melda da arkasından gitmek istemiş fakat durmuştu. Diz çöktüğüm yerden kalktım ve koşarak ameliyathaneye girdim. Erdoğan odanın köşesine geçip yere diz çökmüş ağlıyordu. Defne'yi gördüm. Siyah elbisesinin üstünde kurşun yaraları vardı. Yanına gittim.  Elini tuttum. Öptüm ellerini..

+Defne? Neden beni yalnız bıraktın? Böyle olmamalıydı. Evlenecektik.

1 ay sonra:

Sabahın 8'iydi. Alt katta kıpırtılar vardı. Bizimkiler kahvaltı hazırlıyor olsa gerek. Ben de Defne'nin odasının penceresinden bakıyordum. Bir bahçeye bir de yoldan geçen insanlara. 1 ay boyunca her gün Defne'nin mezarına gidiyordum. Erdoğan ise beni görmezlikten geliyor. Demek istediğim suçlusu benmişim gibi davranıyor. Beni öldürmemesine şaşıyorum. Belki de bana en büyük acıyı vermişti öldürmeyerek. Telefonumu cebimden çıkardım. Derin'den mesaj gelmişti. "Selim ben yanına geliyorum"  demişti. Kaçta mesaj attığına baktığımda ise akşam 10 da atmıştı. Ve ben şimdi görüyorum. Türkiye'ye çoktan ayak basmıştır. Diye düşünürken cebime telefonumu katıp pencerenin önünden kalktım ve tam odadan çıkacakken bahçeden araba sesi gelmişti. Geri dönüp baktığımda ise bu Suny'di. Defne'nin arabası. Beraber mezarına gidecektik. Odadan çıkıp kapıyı yavaşça kapattım. Merdivenlerden indiğimde Beril, Atakan ve Ekim masayı hazırlıyordu. Salona tam girecekken zil çaldı. Herkes bana baktığında;

+Pekala ben bakarım.
diyip kapıyı açtım.

*Abi günaydın. Sıcak ekmek almıştım da..
demişti Kuzey. Tepki veremedim. Kapının önünden çekilip geçmesine izin verdim. İçeriye geçince ben de kenarıda duran siyah ceketimi alarak ;

+Ben çıkıyorum.

~Abi en azından kahval---
Atakan demeden evden çıkmıştım. Tam önümde Suny duruyordu. Arabaya baktım bir zamanlar Defne'nin en sevdiği arabasıydı. Artık o yok.

*Selim Bey binmeyi düşünüyor musunuz?
diye sordu Suny. Kapısını açarak benim girmemi bekledi. Arabaya bindiğimde kapı direk kapanmıştı. Bahçeden çıkıp anayola girmiştik.

*Bugün nasılsınız?

+Bilmiyorum iyi değilim Suny. İçim yanıyor.

*Kaybımız büyük.

+Hem de en büyüklerinden. Evlenme teklifi edecektim.

*Bir aydan beri kendinizi hırpalıyorsunuz. Kendinizi suçlamayın. Suçlanacak birilerini buldum.

+Ne zaman?

*Siz bir aydır Defne Hanım'ın mezarını ziyaret ederken.

+Sonuç ne?

*Arabanın plakasını bilgisayarıma girdim.
diyip ön cama boylu boyunca Defne'yi vuranların arabasını yansıtmıştı. 

*Gördüğünüz gibi araba çalıntıymış.

+Elimizde birşey yok.

*Cümlem daha bitmedi Selim Bey... Polisler arabayı bulmuş parmak izlerini araştırmışlar. Onların bilgisayarına bağlandım ve az önce bilgiler bilgisayarıma ulaştı.

+Sonuç?

*Söz konusu mafya. Defne Hanımla tanıştığımız ilk günlerde mafyanın birini temizlemiştik. Aslında biz öyle sanmışız.

PSİKOPAT LİSELİ 2! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin