Bölüm 4

416 42 16
                                    

Nereydeyse beş ay olacaktı ama ben hala eve gizlice girip gizlice çıkıyordum. Joonmyeon'a bir yerlerde kaldığım hakkında yalan söylüyordum. Tao ve Yixing beni eve bırakmayı teklif ettiğinde bahaneler üretiyordum. En önemlisi iyice yorgun düşmüştüm ve bu işime de yansıyordu. Joonmyeon'un beni kovması yakındı ama bu süreyi erteleten bir Yifan olması işime gelmiyor değildi. Yanık tenli yabancıyla bir daha asla karşılaşmadık. Bu da benim sevinebiliğim tek konuydu. Reyonlardaki eksikleri not ederken aklımda bugün nerede kalacağım vardı. Belki de bugün Yixing ve Tao'ya sormalıydım ? Çıkışta onlarla konuşmayı aklıma not ettikten sonra işimi yapmaya devam ettim. "Bayım... Ben tıraş losyonlarını bulamadım yardımcı olabilir misiniz ?" "Elbette efendim." kozmetik reyonuna doğru ilerlediğimde adam gülümseyerek bana baktı. "Çok teşekkür ederim." işte müşteri dediğiniz böyle olmalıydı bence. "Görevim bu efendim... Sizi memnun edebildiysem ne mutlu." ama biraz fazla canayakın bir müşteri. Hala beni süzüp konuştuğuna göre. "Ben Daehyun." diye elini uzattığında şaşkınca ona baktım. Güzel bir gülümsemesi vardı. "ismim Lu Han efendim. Memnun oldum." elini sıkmak yerine eğildim. Sonra "iyi alışverişler dilerim." deyip işime devam ettim. Bazen böyle müşteriler de olabiliyordu işte. Kendi kendimle çatışmalar yaşarken saatin nasıl geçtiğini anlamadım bile. "Artık sen de çıkabilirsin Luhan." Yifan gülerek söylediğinde anladığımı belirtmek için kaşlarımı kaldırdım. "Bugün nerede kalıyorsun ?" aslında evsiz olduğumu ima ettiğini anladığımda gözlerimi kaçırdım. "Evde tabii ki, Kyungsoo ile hasret gideriyoruz. Yeni barıştık sayılır sonuçta." gülerek söyledim. Yalan olduğunu anlamasını istemiyordum. "O zaman, Joonmyeon ve ben bırakalım seni. Hem arabayı da sizin oralarda bir yere park etmiştik. Sabah park yeri bulamadık biliyor musun ?" "o-oh... Tamam. Birlikte yürürüz." giyinme yerinden valizimi alıp patronumun yanına gittiğimde yanındaki yanık tenli adamı görmemle olduğum yerde çakılı kaldım. "Oh ! Sen... Oğlum mu demeliyim bir saniye." sinirli bakışımı ona yolladım ama o çoktan anlatmaya başlamıştı. "Limanda karşılaştık ve bana sarılıp baba dedi." gülüyordu ama benim ne yaşadığımı bile bilmiyordu. "Bu senin için komik bir anı olabilir. Benim için değil." Joonmyeon bana doğru baktı. "Hadi seni evine bırakalım. Sonra şu gereksizi de limana." kafa sallayıp biraz önden yürümeye başladım. Muhtemelen evde değillerdi bu yüzden rahat davranıyordum. Ama size demiş miydim, şans böyle zamanlarda hiç benim yanımda olmamıştı. Evin ışıkları yanıyordu ve bahçede Baekhyun oturuyordu. "Luhan !" diye yanıma koştuğunda gülümsedim. "Canım arkadaşım neden aylardır görüşmüyoruz gibisin ? Daha dün birlikteydik ya." dişlerimi sıkarak konuştum. "ne saçmalıyorsun ? Beş aydır eve uğradığın yok. Hayırsız. Bir de bana dersin başka adamların evinde nasıl uyuyorsun diye ?" "Sen sesini kesmeyi hiç bilmiyorsun Baekkie. Ama yine de tek gerçek dostumsun." gülerek kolumu ona attım. "Gördüğünüz gibi efendim. Evimde kalıyorum. Siz daha fazla beklemeyin gidin." Yifan gülümseyip kafa salladı. Arkamı döndüğüm anda açılan kapı beni olduğum yerde durdurdu. "Bizim takıntılı manyak gelmiş..." "Hoşbuldum." gülümseyerek söyledim. "Ah bu arada, geçen gün arşivlerden bulduğum gazeteyi beğendin mi ? Çok acı bir olay değil mi ?" duyduğum şey kalbimi bir kez daha paramparça ederken gözlerimin dolmasını engelledim. "Sendin." "Tabii ki bendim. Başka kim olabilirdi ki ?" kulaklarına kadar olan uyuz eden gülümsemesini takındığında ona doğru hızlı adımlarla ilerledim. "Beni tehdit edersin, tamam. Bana kaba kuvvet uygularsın, tamam. Ama bir daha böyle saçma şeylerle karşıma çıkarsan... Sana asla böyle davranmam." "Çok korktum... Gerçekten bak titriyorum." arkamı döndüp Joonmyeon'a baktım. Bana bakışlarında farklı bir duygu vardı. Acıyordu sanki... "Luhan ?" "Soo." "Sonunda evin yolunu bulmuşsun." gözlerimi devirdim. "Bu konuyu eve geçince konuşalım ?" "Eve geçince ? Kimin evine geçiyorsun ?" "Kendi evime." "Komiksin Luhan. Kusura bakma ama zaten kiraya ortak olduğun da yoktu." birkaç adım geriledim ve inanmayan gözlerle Kyungsoo'ya baktım. "Nasıl yani ?" "Hadi ama... Baekhyun sen söylesene. O hangi ay parasından çıkarıp kiraya ortak oldu ? İkimiz kira parasını ucu ucuna yetiştirmek için çalışmıyor muyduk ? Üstüne üstlük onun psikiyatrist parasını biz ödüyorduk. Onun harcamalarını biz karşılıyorduk. Sadece ona yaşadık." Baekhyun'un omzundaki elimi indirdim ve Kyungsoo'ya doğru ilerledim. "B-ben..." "Ne diyeceksin ? Üzgünüm mü diyeceksin ? Yoksa özür mü dileyeceksin ?" "Sadece..." "Şu zamana kadar, acının seni çok yorduğunu düşünüp sana yardım ediyordum ama... Sizden uzaktayken düşünebiliyordum. Acı çekmiyordun Luhan. Hiçbir insan on üç sene acı çekmez. Sen hazıra konmaya alışmış şımarık bir çocuktun." Joonmyeon'un güven verici elini omzumda hissettim. Kaşlarını çatmış Kyungsoo'ya bakıyordu. Diğer yanımda yanık tenli adam duruyordu ve tam arkamdaysa Yifan vardı. Chanyeol gülmeye başladı. "Kyungsoo ve Baekhyun'dan sonra da kendini taşıyabilecek birilerini bulmuş baksana. Kore'nin en zengin adamı, Çin'in en zengin adamı." kafamı eğdim. Kalbim acıyordu. Kyungsoo'nun tıpkı bir öncelerinde olduğu gibi kalbimi sıkan elleri bu sefer beni öldürmek istercesine daha çok sıkıydı. "B-ben..." "Takıntılı bir manyak oluşun yetmiyormuş Luhan. Arkadaşların senin hakkında böyle düşünüyor. Özellikle Kyungsoo, bana her zaman senden bahsederdi. İçindeki bu öfke öyle büyük ki..." gözlerimi kapadım. Tanıdık bir geniz yanması nefesimi kesti. Tuzlu suyu hissediyordum. Saçma gibi gelebilirdi ama... On iki yaşımdan beri kriz geçirirken böyle hissediyordum. Boğuluyordum, tıpkı on üç sene önceki gibi. Ama bu sefer çekip çıkaracak kimsem yoktu. Onları kaybediyordum. Küçük Shi Xun'dan sonra onları da kaybediyordum. "Luhan... Sen iyi misin ? Rengin bir soldu." Baekhyun'un sesini duyduğumda gülümsedim. "Yarın, eşyalarımı toplamak için geleceğim." bunu duyduklarına şaşırmışlardı. Israr edeceğimi düşünüyorlardı, ama ben onların beklediği gibi bir tepki vermemiştim. Belki de beni yanlış tanımışlardı. Çünkü ben tam olarak buydum. Birini incitmeyi sevmezdim, on iki yaşında tek kaldığımda en çok incinen taraf olarak bunun nasıl hissettirdiğini biliyordum. "Kyungsoo... Bir şeyler söylesene Luhan gidiyor." "Bunun olacağını bilmiyor muydun Baek ?" Arkama bile bakmadan oradan uzaklaştım. Yalnız kalmam gerekiyordu. Rezil anlarıma patronum ve arkadaşları şahit olmuştu. En yakın arkadaşım ne tür biri olduğumu düşündüğünü herkese bağıra bağıra anlatmıştı. En kötüsüyse henüz birkaç adım uzaklaşmışken, Chanyeol'ün "kim bilir kimin kucağına koşacak." demesiydi. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Kyungsoo bir şeyler der diye beklerken yanık tenli adam, beni tanımamasına rağmen "ne diyorsun lan sen" gibi bir cümle kurarak Chanyeol'e sert bir yumruk vurdu. Joonmyeon ve Yifan birlikte onu anca zaptederken kalbimin hızlanmasını göz ardı ederek ilerledim. "Söylediklerinize dikkat edin. Bay Kim, Bay Wu lütfen siz de burada daha fazla durmayın." Dördümüz kapıdan çıkıp giderken Baekhyun'un bağırışlarını duyuyordum. Kyungsoo'ya bana nasıl ihanet edebildiğini soruyordu ama bilmiyordu ki, o Kyungsoo değildi. Çok değişmişti. Onu değiştirenin de Park Chanyeol olduğuna emindim. Beynini yıkayıp, bana-hayır... Bize karşı doldurduğuna emindim. "Nerede kalacaksın ?" "Yixing ve Tao'da kalabilirim." "Benimle kal. Annem seni seviyor biliyorsun." "Gerek yok... Tek arkadaşım o ikisi değildi ya. Yixing ve Tao yoksa ben de başka arkadaşlarımla iletişime geçer onlara sorarım." gülümsedim. "Hem zaten sabaha kadar adresim belli." güldüm. Yanık tenli adam bana baktığında içimde uyanan o tuhaf hisle yerimde biraz kıpırdadım. "Hyung siz gidin, ben oğluma eşlik edeyim. Zaten benim de kafam bozuk. Bende kalır hem." şaşkınca ona baktım. O kimdi de onda kalacaktım ? "Değil mi Luhan ?" "Ne ? Ha... Olabilir neden olmasın ?" sonunda onları gönderdiğimizde ikimiz seyyar bir yerde yaklaşık yirmi şişe soju bitirdik. Adımı bile hatırlamadığıma eminim. Saçma konuşmalar, saçma gülüşmeler... Gece böylece sona ermişti.

OceanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin