Bölüm 6

398 42 7
                                    

Jongin'i haftalardır hatta belki aylardır aramıyordum. Gün kavramım yoktu. İşe gidip, yeni evime dönüyordum, ve bu tekrarlanıp gidiyordu. Chanyeol'le bir daha asla karşılaşmamış oluşumuz içimi rahatlatan tek olaydı. Uyuyamıyordum, Chanyeol'ün, Kyungsoo'nun ve Jongin'in yüzünden uyku diye bir kavramım yoktu. Rüyalarıma Jongin'in denizde doğulma sahneleri giriyordu. Suyun üstünde bulanık ama benim aşina olduğum iki yüz, Kyungsoo ve Chanyeol sürekli gülüyorlardı. Jongin değildi sanki boğulan, benim sesim kısılıyordu. Nefes alamıyordum, onun yerine. Her rüyanın sonunda onun yerine ben ölüyordum. En sonunda nasıl karar verdiysem Joonmyeon'dan birkaç günlüğüne izin istedim ve onun yufka yüreği sayesinde Jongin'in beni tanıştırdığı kadına gittim. Uzun süre yolda yürüdükten sonra evini gördüğümde gülümsedim ve içeri girdim.

"Merhaba efendim... Gelebilir miyim ?"

"Gel Okyanus."

içimden neden okyanus dediğini düşünürken oturduğu odaya geçtim.

"Geçen sefer için üzgünüm efendim. Sizi rahatsız etmek istememiştim. Ama bu sefer gerçekten beni rahatsız eden bir şeyler var ve bunu bir tek siz halledebilirsiniz gibi..."

"Rüyaların."

korkuyla kadına baktım.

"Rüyalarından korkuyorsun, Okyanus."

"E-evet efendim."

"Benden korkmana gerek yok. Sana yardım edeceğim. Jongin ve senin neden bir araya gelemeyeceğinize kadar her şeyi, sana tek tek anlatacağım. Ama bir şartım var, Okyanus... Kesinlikle uyman gereken bir şart."

"Nedir efendim ?"

"Jongin, benim Jongin'ime olan hislerini... Zamanı gelene kadar asla açmayacaksın."

"Ona karşı bir his beslemiyorum, yemin ederim."

güldü ve ellerimi tuttu.

"Sen, denize olan tutkun yüzünden her şeyini kaybetmiş birisin, Okyanus. Ama... Jongin, deniz onu her şeyini kaybetmiş bir haldeyken çekip kurtardığında, denizin tutkunu olmuş biri. Sadece sen onu derinlere sürüklemeyeceksin, o seni kıyıya çekmeye çalıştıkça sen daha çok öleceksin."

çok karışık konuşuyordu ama kalbimde bir yerlerde sözlerini hissediyordum.

"Sen... Değer verdiğin için onu denizin dibinden kurtaracaksın ama... O kıyıdayken seni hatırlamayacak bile."

kaşlarımı çattım.

"Jongin... Denizin sevgilisi. Ama sen... O'nu sevgilisinden çalıyorsun."

Kafam iyice karışmıştı. Saçma sapan Yunan Mitolojisi filmindeymiş gibi hissediyordum.

"Onu denizden koparırsan, deniz de onu senden koparır."

son cümleyi duyduğumda aklıma rüyam geldi. Jongin boğuluyordu ama ölen bendim. O'na sahip olan da bendim.

"Ağlamanın sebebi ona karşı hisler besleyeceğinin kanıtı Okyanus. Joonmyeon'a aşıksın evet ama... Jongin'i kurtarmak için her şeyini verecek oluşun..."

kafasını sağa sola salladı.

"Siz birbirinizin kaderisiniz. Ama kaderinizde pek mutlu sahne yok."

ellerimi geri çektim ve eğilip selam verdim. Jongin'den uzak duracaktım. Kesinlikle.

Köyden koşarak uzaklaşırken de aklımdaki tek şey buydu. Jongin, sevgi dolu bir çocuktu. Hangi büyük kaybı yaşamış olabilirdi ?
Ya da...
Deniz hangi beladan kurtarmıştı onu ?
Kafam o kadar çok karışıktı ki... Jongin'i kardeşimle özdeşleştiriyordum, bu yüzden onu koruma hissini hissetmiştim. Belki de bu yüzden onun da dalgalarla silinip gideceğinden korkuyordum.
İçimdeki ses, Joonmyeon'dan değil; Jongin'den hoşlanıyorsun dese de ben Joonmyeon'a olan duygularımdan emindim.  Marketin yoluna doğru döndüm ve özlediğim gülümsemeyi görmeyi umdum. İşe ilk girdiğim andan beri ona karşı yoğun hisler besliyordum. Chanyeol ne zaman bana karşı saldırılarda bulunsa, tehditler savursa bunun beni etkileyeceğinden değil; Joonmyeon'u etkileyeceğinden korkmam da bu yüzdendi zaten. Onun da kalbinde ben varımdır belki diye bekliyorum, bu da acı verici bir gerçek. Hem... Annesi de beni sevmişti. Beni her zaman sofralarında görmek istediğini belirtmişti. Bu beni onayladığı anlamına gelmez miydi ?

OceanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin