Senelerce tutkunu olduğum o sonsuz mavilik, tüm hayatımı dalgalarına katıp götürdüğünden beri tek korkumdu. Bu korkumu yenmek istesem de o, beni gittikçe bitirmeye devam ediyordu. Şimdiyse tek kurtuluş yolum o sonsuzluğun derinliklerinde kendini bulmuş adamdı... Kim Jongin...
Gözlerimi açtığımda mavi dolu bir kabusa daha şahitlik ettiğimi anladım. Tıpkı ilk günkü gibiydi o görüntüler, nasıl oluyordu da bir sahne bile hafızamdan silinmiyordu ? Gözlerimi kaşıdım uzun süre. Yeni uyandığımda kendime gelmem biraz fazla zaman alıyordu. Saçlarımı uzun süredir yıkayamıyordum çünkü ev arkadaşım her gün eve bir adamla geldiği için bir türlü kendimi güvende hissedemiyordum. Ama sonunda evde tekken, kendimi rahatlamaya doğru sürükledim. Ilık su vücudumdan akarken tüm endişelerimden arındığımı hissettim. Tam gözlerimi kapatmış gülümserken beynime gelen ani bir görüntüyle suyun altından çekildim. Kapı tıklanıyordu ama ben hipnoz olmuş gibi suya bakıyordum. "Luhan ben geldim. Biraz uzanacağım dün çok yoruldum." Kendime geldiğimde sadece "tamam." dedim. "Sen iyi misin ? Sesin bir tuhaf geliyor. Bana bak yine klimayı açıp cıbıldak cıbıldak mı dolaştın ?" "Hayır Baekhyun. Aç mısın sen ? Uyanınca yemen için hazırlayayım mı bir şeyler ?" "Kurt gibi acım. Kyungsoo gelecek ama o yapsın istersen ?"
Bu ev arkadaşım Baekhyun. Kendisi doğru adamı bulana dek, tüm şanslarını değerlendirmek istiyor. Ona göre onu tüm kalbiyle sevecek adam onun nasıl biri olduğuna dikkat etmezmiş. Ama yine kendisi de biliyor ki ilişkilerinde bu eskiler ayaklarına çokça bağ olacak. Diğer ev arkadaşımsa neredeyse eve girmeyen gezgin. Kyungsoo, kendisi tam üç senedir geziyor ama hala doymadı. En son Afrika'da bir kabileyle yaşıyordu. Umarım geldiğinde evde ayin yapmaya kalkmaz diye düşünmeden edemiyorum doğrusu. Belimdeki havluyu tutup çıktığımda, odasından çıkan Baekhyun suratına anlamlandırılamaz bir gülümseme takındı. "Oo... Lu, ben eve uğramadığımda ağırlık mı çalışıyorsun ?" "Bazen... Pek işe yaramıyor gerçi ama." "Dostum ne demek işe yaramıyor. Şu haline bak. Ağzımdan sular akıyor." "Bir ben kaldım zaten Baekhyun." "Oh tamam. Kyungsoo ile aramızda geçenleri bildiğini bilmiyordum." "Ne ? Aman Tanrım aranızda ne geçti ?" Baekhyun tam ağzını açmış konuşacakken gözümün önünde bazı sahneler belirdiğinde suratımı buruşturdum. "Ya da tamam merak etmiyorum. Her neyse." ev arkadaşım gülerek elini saçlarımın arasına daldırdı. "Hadi git giyin üşüteceksin." "Kyungsoo kaçta burada olur ?" "Bilmiyorum, aslında... Burada birilerine sürpriz yapacakmış. Sonra birlikte eve gelirler heralde." kaşlarımı çattım. Kyungsoo çok sessiz biriydi ve genelde bizden başka kimseyle takılmayı tercih etmezdi. Kiminle gelecek olabilirdi ki ? Üstümü giyindikten sonra iki katlı evimizin alt katına inip mutfağa ilerledim. Yemek yapmak için bir çabaya girmedim bile çünkü eğer eve Kyungsoo geliyorsa mutfak yasaklı bölge haline gelirdi ve ben kesinlikle "mutfağıma ne yaptınız ?" tantanasını çekecek kafada değildim. "Luhan, bize pasta yapsana. Çikolatalı." "Aşeriyor musun yoksa ?" "Komikmişsin arkadaşım." gözlerini devirerek konuştuğunda gülümsedim. Onu kıracak değildim. Zaten neredeyse hazır bir pasta olacaktı. Çünkü pasta yapma konusunda henüz pandispanya yapımını öğrenememiş biriydim. Kendime ait dolaptan istediğim eşyaları aldıktan sonra tıpkı Baekhyun'un sevdiği gibi pastayı hazırlayıp dolaba koydum. Aslında pek özenilmiş değildi ama, sonuç olarak çikolatalı pastaydı ve Baek'in de tek istediği çikolatalı pasta. "Luheeen, kapı !" son dağınıklığımı temizledikten sonra kapıyı açmaya gittim. Kyungsoo'nun yanındaki uzun boylu adam ve onun arkasındaki gençler pek de görmek istediğim bir şey değildi. Kyungsoo bizden ayrı arkadaşlar edinmişti ve muhtemelen onlarla geziyordu. Ama biz her ay sonunda ondan kart bekleyen veya bir arama için saatlerce telefon başında bekleyip arama gelmediğinde endişelenmekten yorgun düşen taraftık. "Hoşgeldin Kyungsoo." "Hoşbuldum Luhan ! Sizinle tanıştırmak istediğim arkadaşlarım var. Özellikle... Sana." "Bana mı ?" "içeri mi geçsek Luhan ?" "Ah... Özür dilerim seni karşımda görünce sevincimden..." gülümsedim ama ondan da *seni özledim* lafı çıkmadı. Tamam belki şu an kız arkadaşı gibi görünüyordum ama... Benim bu hayatta sahip olduğum tek aile onlardı. Sanki... Onları kaybedersem kendimi koyu maviliğin içinde bulacaktım. "Sen, iyi misin ?" dedi Kyungsoo'nun arkasındaki oğlanlardan biri. "Evet. Evet iyiyim. Geçsene, ayakta kalmışsın." gülümseyerek konuştum. O arada Baekhyun aşağı kata inmiş bana sesleniyordu. "Bizim hovarda mı gelmiş Lu ?" Kyungsoo gülerek Baekhyun'a baktı. "Vay be... Demek evde adım hovarda ?" mutlu olmak istiyordum ama içimde kötü bir his vardı. "Arkadaşlar ! Hadi evi gezelim." benim her zaman melankolik gezen arkadaşım ne ara bu kadar neşeli bir insana dönüşmüştü. "Luhan hadisene." "Ben... Oturacağım. Baek ve onun bitmek bilmeyen tatlı istekleri beni yordu." bencillik mi yapıyordum ? Yani bana göre bu bencillik değildi. Kyungsoo elbette başkalarıyla arkadaş olabilirdi bu gayet normaldi ama bizden başkasıyla kardeş gibi olmasını istemiyordum. Onun buzlarını böylesine eritmesi beni de mutlu ediyordu gayet tabii. Ama yine de onunla ilgili içimde kötü bir his vardı. Aklımdaki *ama* listesi uzayıp öylece gidiyordu. Arkamdan gelen sesi duyduğumda gözlerim doldu. "Luhan'ın nesi var böyle ?" Kyungsoo hafif rahatsız şekilde sormuştu Baekhyun'a. Sanki arkadaşlarına karşı utanıyordu. Benden dolayı. "Sabah kalktığından beri biraz huzursuz. Sanırım yine kabuslar görüyor. Onun için endişelenmen gerekir." "Sadece... Biraz mutlu gibi rol kesemez mi ? En azından beni mutlu etmek için yapmalı bence." gülümsedim. "Evi gezdiyseniz çikolatalı pasta yapmıştım ! Yer misiniz ?" Kyungsoo bu ani değişimimle afalladığında ona doğru dolu gözlerimle gülümsedim. "Pastam hakkında ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. Ondan sonra çıkmalıyım zaten. İşe geç kalabilirim." Baekhyun ağzını açıp bir pot kıracağında onu dinlemeden mutfağa ilerledim. "Kyungsoo-ah, kendimi geliştirmiş miyim ? Sen gittikten sonra çok pratik yaptım." herkes pastadan yerken Kyungsoo sadece pastaya bakıyordu. "Sorun ne Soo ? Beğenmedin mi ? O kadar da kötü gelmemişti aslında." "Hayır. Hayır çok güzel olmuş. Aklıma ilk pasta yapışım geldi de." Kyungsoo'nun annesi mükemmel bir aşçıydı. Ona bildiği her şeyi öğrettikten sonra, daha adını bile bilmediğim ama Kyungsoo'nun genetik olduğu için korktuğu bir hastalıktan dolayı öldü. Kyungsoo için birlikte yaptıkları ilkler önemliydi. "O zaman, bulaşıkları Baekhyun'a kilitleyip kaçıyorum." "Luhan nereye ?" "İşe geç kalıyorum. Eh sen de birkaç gün gelmediğin için gündemden gerisin." "Ne işine girdin ?" "Süpermarkette çalışıyorum. Daha yeni açılmış. Henüz üç kişiyiz. Hangi iş düşerse işte." gülerek anlattım. Yalan değildi. Birkaç gün önce gerçekten süpermarkette işe girmiştim. Telefonumu ve cüzdanımı alıp evden çıktığımda dolu gözlerimdeki yaşlarımı akıttım. Önceden beni rahatsız eden şeylerden rahatsız olan Kyungsoo, şimdi arkadaşlarını rahatsız ediyorum diye benden rahatsızdı. Telefonumu çıkardığımda bir cevapsız arama gördüm. "Kim ki bu ?" bilmediğim numara olduğu için geri dönmek istemedim ama kim olduğunu merak ediyordum. Süpermarkete girdim ve yeni iş arkadaşlarıma selam verdim. Patron çok genç sayılırdı. Kim Joonmyeon, babasının adıyla açtığı bir marketi işletmek istemişti. Böylece yönetimdeki yeteneklerini geliştirmek için bir adım atacaktı. Çok iyi biriydi ama neden süpermarket açtığını hala anlayamamıştım. Yani... Koskoca holding sahibi bir adam, nasıl olur da yönetimi süpermarketle öğrenmek isterdi ki ? "Hoşgeldin Luhan. Ben de... Yeni çalışanlarımla toplantı yapmaya başlamak üzereydim. Seni aradım ama açmadın." "Kusura bakmayın efendim, yurt dışındaki arkadaşım bugün eve döndü. Onunla ilgilenirken görmemişim. Bir de numaranız kayıtlı olmayınca geri dönmedim..." gülümsedi. "Önemli değil. Açıklamana gerek yoktu. Toplantıya başlıyorum." ne toplantısıydı bu Tanrı aşkına ? Bu içimden geçirdiklerimle ilgili... Hep Joonmyeon'un suratına bakınca pişman oluyorum. Bu kadar masum bir adam hakkında böyle kötü, eleştirisel şeyler düşünmek beni kötü hissettiriyor. Dedikoducu bir kadın gibi. Ah... Byun Baekhyun bunlar hep senin suçun ! "Luhan, sen reyon görevlisi olduğun için biraz daha fazla işin olacak ama sen tezcanlı bir çocuğa benziyorsun. O yüzden işlerin altından kalkacağını umuyorum. Yixing, sana öğretilecek şeyler var... Bu işlerle Tao ilgilensin. Senin deneyimin vardı öyle değil mi ?" "Evet efendim." Tao gülümseyerek Yixing'e baktı. Onlar iyi anlaşıyordu. "Son olarak... Yeni birilerini işe alacağım. Yani Luhan sen tek değilsin bu sadece bir süreliğine." "Tek olsam da sorun olmaz efendim. İşleri layığıyla yerine getireceğimden emin olabilirsiniz." "Ona ne şüphe. O zaman... İlk günümüz kutlu olsun. Eğer müsaitseniz akşam bunu kutlayalım ? Yani... İlk gün önemli bence." "Bana uyar." "Bana da !" kafamı eğdim. Kyungsoo ile vakit geçirmek istiyordum ama evde onun arkadaşları olacaktı. "Sen Luhan ? Eğer arkadaşınla hasret gidermek istersen..." "Hayır efendim. Orada olacağım." "O halde, işlerimizin başına !"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean
Fiksi PenggemarSenelerce tutkunu olduğum o sonsuz mavilik, tüm hayatımı dalgalarına katıp götürdüğünden beri tek korkumdu. Bu korkumu yenmek istesem de o, beni gittikçe bitirmeye devam ediyordu. Şimdiyse tek kurtuluş yolum o sonsuzluğun derinliklerinde kendini bul...