Arabasının önünden diğer tarafına geçti. Sanırım yan tarafta unuttuğu bir şey vardı diye düşündüm. Yan taraftaki koltuğun kapısını açtı. Bir anda boğazıma düğümlenen şey nefes almamı kesmişti. Ne öksürüyor ne yutabiliyordum . Arabadan bir kadın inmişti. Damarlarımdaki kanı hisseder gibiydim. Sanki içten içten kaynayan bir şey vardi ve bu canımı oldukça yakıyordu.
Olduğum yerde sendeledim ve Anıl kollarımdan tuttu beni. O da görmüştü aynı manzarayı..
Ama bu nasıl olabilirdi? Nasıl yapabilirdi bunu. Yüzü gülüyordu. Onun başkasına güldüğünü görmek işkence gibiydi bana. Kadın Aldebaran'ın açtığı kapıdan yavaşca indi. İkisi de çok mutlu, samimi görünüyordu. Gözlerimden süzülen yaşlara aldırmadan sessizce onları izledim. Anıl beni sıkı sıkı kavramış düşüp bayılmama karşı önlemini almış gibiydi. Tüm bedenim uyuşmuş bi ölü gibi hissediyordum. Kız arabadan inince birşeyler söyledi ve yine aynı samimiyetle, birlikte Aldebaran'ın apartmanına girdiler. Sanırım Aldebaran'ın evine gidiyordu.
Canım en son o gittiğinde bu denli yanmıştı. Onlar gözden kaybolunca Anıl beni tutup kendine çevirdi. Adeta oyun hamuru gibiydim. Sarsıyordu vücudum kemiksiz bir et parçası gibiydi ..
''Abla kendine gel''
''Heeeyy''
''Salak bana bak boşluğa değil''
Birden yaşadığım şok kendini ağlama krizine bıraktı. Anıl'a sarıldım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
'' Ben.. ben onu bu şekilde görmek için gelmemiştim buraya ''
Anıl saçlarımı okşadı.
''Sakin ol kendine gel. Daha neyin ne olduğunu bilmiyorsun. Belki kardeşidir ya da kuzeni falan'' dedi Anıl.
O hiç bir kadınla bu kadar samimi olmamıştı benden başka. Ne kuzeni? Ne ablası? Bilmiyordu ki o sadece bi başına uzaydan gelen bi adamdı. Yalnızca bana aitti ama şuan o ellerimin arasından kayıp giden sönmüş bir yıldızdı sadece..
''Onun burada kimsesi yok ki'' dedim sessizce fısıldar gibi. Sonra burnumu çekip elimin tersiyle gözlerimden akan yaşları sildim.
''Neyse ne. Dur bakalım bi araştıralım bir şeyler düşünürüz.''
Hafifçe kafamı salladım. Eminim gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Bu halde annem görürse kesin bir sürü şeyler kurgulayacaktı kafasında.
Kimdi bu kadın? Aldebaran'ın evine gelebilecek kadar samimi olmasını gerektiren neydi? Bu kadar kısa sürede nasıl tanışmışlardı? Acaba Aldebaran'ın gerçek kimliğini biliyor muydu? Kafamda bir ton soruyla boğuşuyordum. Dalıp dalıp gidiyor ,hepsini iyi kötü iki farklı cevapla düşünüyor, işin içinden çıkamıyordum.
Anıl bir taksi çevirdi. Bu sefer arkaya benim yanıma oturdu. Kafamı omzuna yasladım. Sadece bir boşluğa bakıyordum. Tüm yol boyunca düşünüp durduğum cevap bulamadığım onlarca soruyla alt üst etmiştim kafamı.
Eve geldiğimizde anneme görünmeden odama çıktım. Aynada kendimle göz göze gelince görüntüm daha da ağlamama neden olmuştu Gözlerim ve burnumun ucu ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.
''Neden ben?'' dedim usulca.
Sonra düşündüm. Aşk insanı 1 kez bulan bir şeydi. Ben bunu Aldebaranda bulmuştum. Onun da bende bulduğunu düşünüyordum. O zaman kalbi o istese de istemese de yeniden beni bulacaktı buna inanıyordum. Sadece güçlü olmalıydım. Elimle yeniden sildim durmak bilmeyen göz yaşlarımı. Yeni başlangıçlar için bazen sancılı günlere katlanmak zorunda olduğumu biliyordum. Üzerimdeki kıyafetleri çıkardım ve pijamalarımı giyindim. Peluşuma sarılıp yatağıma geçtim. Uyanınca geçecekti buna inanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)
Teen Fiction"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız" dedim klişece. "Hayır benim dünyam sensin" dedi. O an dünyalar benimdi.