6.Bölüm - Şaşkınlık

2K 119 16
                                    


Venüs

Alarmımın egzotik sesiyle gözlerimi araladım. Hiç kalkmak istemiyordum ama buna mecburdum çünkü okul vardı.
Genleştim ve gözlerim yarı açık yarı kapalı yatakta doğruldum. Anlamsızca halıya bakıyordum. Bu sefer gözlerim daha büyük bakıyordu. Birkaç saniye hiçbir şey düşünmeden öylece durdum.
Gerçekten komik göründüğüme emindim.
Sonra bir hızla kendimi kaldırdım ve yatağımı toparlamaya başladım.
Yatağımda çarşafımı özenle katlayıp düzelttikten sonra yastığımı 2 kez çırptım ve başucuma bıraktım.
Başaktan ses yoktu. Sanırım hala uyuyordu. Ben olmasam geç kalacaktı muhtemelen. Zaten ilkokuldan beri her zaman geç kalırdı.
Odasına yöneldim.
Yine çarpılmış gibi yatıyordu. Hemen bacaklarından tutup yatakta sürükledim. Vücudunun yarısı dışarıda yarısı yataktaydı.

"Kalk hadi yavrucuğum kahvaltımızı yapıp hazırlanalım geç kalacağız" dedim.

Kafasını hafifçe doğrulttu.
"Bu şekilde uyandırmak zorunda mıydın Venüs ya. Tamam kalkıyorum" dedi söylenerek.

Kıkırdadım. "Ne yapayım kızım başka türlü uyanmıyorsun"

"He he"dedi alaycı şiveli bir şekilde.İkimiz de güldük.

Banyoya gittim, Yüzümü yıkadım ve giysi dolabıma doğru yöneldim.

Altıma bir kot çıkardım. Koyu lacivert dar paça bir kot.
Üzerime de beyaz badi ve bej rengi bir trençkot giydim. Saçlarımı yapmak için aynanın önünde durdum. Zaten düz olan saçlarıma hafif dalga vermek için uçlarını içe doğru düzleştiricimle kıvırdım. Güzel duruyordu.
Gözlerime olmazsa olmaz rimelimi sürdüm ve yeşil gözlerimi daha belirgin hale getirdim.
Başak da üzerini giymiş saçlarını yapıyordu.
Kahvaltıyı hazırlamak için buzdolabına yöneldim.
Zeytin, peynir çıkarıp masaya koydum. Tabaklarımız vardı ev sahibi tabaklara varana kadar eşyaları bırakmıştı.
Domates ve salatalık almıştık. Onları dilimledim.
2 yumurta koydum cezveye ve haşlanması için ocağa bıraktım.
Çay yerine kahveyi tercih ederdim.

"Başak çay suyunu koyayım mı yoksa kahve mi içeriz?"

"Kızım ne uğraşıyorsun hazırdan kahve içeriz geç kalmayalım" dedi.

"Tamam' dedim ve ketıla suyu koyup düğmesine bastım.

Salam ve birkaç çeşit reçel daha koydum masaya ve ketılın düğmesinin atmasını bekledim.
Nihayet su kaynayınca önceden bardaklara hazırladığım kahvenin üzerine suyu döktüm. Bardakları masaya yerleştirdim .
Pişmiş olan yumurtaları aldım ve soğuk suya tuttum. Onları da bir güzel soydum ve dilimledim. Kahvaltı hazırdı.
Başak'a seslendim:

"Kızım düğüne gitmiyorsun hadi yeter artık süslendin süsleneceğin kadar. Gel kahven soğuyacak"

Ben sofraya oturmuş çoktan tıkınmaya başlamıştım.
"Tamam geliyorum bitti" dedi ve banyodan çıktı. Resmen suratını boya küpüne daldırmıştı.

"Yaaa yardım edemedim sana özür dilerim" dedi.

"Olsun yavrum seni beni mi var hadi yumul" dedim gözlerimle sofrayı işaret ederek.
Sonra saatime baktım. Daha 45 dakikamız vardı. Kahvaltımız bittikten sonra hemen sofrayı kaldırdık. Ve banyoya yöneldim. Dişlerimi fırçaladım, son kez rujumu surdum.
Başakta hazırdı.
Kapıyı açtığımda karşımda Aldebaran'ı gördüm.
Yine fazlasıyla ilgi çekici duruyordu. Dar bir pantolon giymişti. Üzerinde yine gömlek ve üstüne giydiği bordo bir kazak vardi.
Kapısını kitleyip arkasını döndü ve bize doğru baktı.
Hafifçe gülümseyerek,

"Günaydın" dedim.

Hiçbir şey söylemeden ayakkabılığının üzerine bıraktığı kitaplarını aldı ve merdivenlerden aşağı indi. Dün geceki Aldebaran gibi değildi. Cevapsız kalmamın verdiği hırsla Aldebaran'ın duyamayacağı şekilde "Öküz" dedim Başak'a doğru bakarak.
Ve o sesle irkildim.
"Seni duyabiliyorum"

Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin