Venüs
O kadar yorulmuşum ki tüm gece Başakla kesintisiz uyuduk.
Yerleştiğimiz ev bir öğrenciye göre oldukça lüxtü. Kirayı yeme içme gibi giderleri başakla ortak ödeyecektik.
Evimizin salonu ve mutfağı bitişikti. Hani şu Amerikan tarzı mutfaklardan. 2 de odamız vardı. Banyo ve tuvalet ayrıydı.
Zaten ev eşyalı olduğundan herhangi bir eşya almamıştık. Sadece buzdolabımız bomboştu.
Onu da bugün buraya en yakın markete gidip başakla dolduracaktık.
Gözlerimi araladım. Bir an neredeyim ben diye etrafa bakındım. Uykulu hallerle idrak edemiyordum. Sonra yataktan doğruldum ve beynim açılmaya başladı. Evet ailemden uzak hiç bilmediğim bir şehirdeydim. İçime bir sancı girdi. Sanırım onları şimdiden özlemiştim. Anılla çekişmelerimizi bile..Yataktan kalktım ve panduf terliklerimi ayağıma geçirdim. Başak'ın odasını araladığımda mışıl mışıl uyuyordu. Banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda kendimden ürktüm. Moraran göz altlarım aynı zamanda şişti. Saçlarım darma duman bir haldeydi. Yüzüme birkaç avuç su serpiştirdim. Henüz valizleri yerleştirmediğimizden havluyla kurulayamadım. Peçeteye bakındım o da yoktu. Umursamadım. Kendi kururdu.
Balkona doğru yöneldim. Balkonumuz oldukça genişti. Başakla kahvaltılarımızı burada yapmayı kararlaştırdık. Balkonda masa ve iki sandalye vardı. Hemen bitişiğinde de komşunun balkonu.
Balkon demirlerine tutundum. Gözlerimi kapattım. Islak yüzüme vuran rüzgarın hoşluğuyla gülümsedim.
Balkondaki sandalyelerden birine oturdum. Yüzümü kollarımın arasına alıp masaya kapandım. Sanırım biraz daha uyuyacaktım.
...
Gözlerimi açtım ve ağzımın kenarındaki akan salyayı elimin tersiyle siliverdim. Sonra suratıma dökülen saçlarımı geriye attım ve kafamı çevirdiğimde yan balkondaki (dün yardım istediğimiz soğuk nevale) herifin beni süzdüğünü fark ettim.
Amannn Allah'ım rezillik !!Daha çok iğrenir gibi bakıyordu. Göz göze geldiğimizde çarpıkça güldü ve arkasını dönerek kendi sandalyelerinden birine oturdu. Elinde kahve ve bir gazete vardi. Bacak bacak üstüne atmış, bir yandan kahvesinden yudumluyor diğer yandan gazetesini okuyordu. Ben şaşkınca onu dikizliyordum:
"Olağanüstü değil mi?" dedi kafasını okuduğu gazeteden kaldırmadan.. Ve kahvesinden bir yudum aldı.
" Ney olağanüstü anlamadım?"
" Beni bu kadar dikizlediğine göre var bir giderim" dedi.
Şimdi Allah var yalan söylemiyordu. O uzun bacaklar maviş gözler sarı saçlarıyla bir heykeltraşın ortaya çıkardığı sanat gibi duruyordu. Amaaaaa gel gelelim bu kendini beğenmişlik de neydi?
Kaşlarımı çattım. Gözlerime bile bakmadan konuşan bu ukala herife haddini bildirmeliydim.
"Sen hep böyle misindir? Yani bu kadar kaba ?"
" Ve küstah" diyerek sözümü tamamladı.. İnanamıyorumm. Dün ona bu kelimeyi söylerken o kadar da bağırmamıştım oysaki. Nasıl duyabilir? Dudağımı ısırdım ve boğazımı temizledim. Elimi uzatarak;
" Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Hadi bu kötü tanışmayı bir kenara atıp yeni bir başlangıç yapalım" dedim ve duraksadım. Tekrar boğazımı temizledim.
"Ben Venüs". Uzattığım el havada kalmıştı.
Adımı duymasıyla kafasını kaldırdı. Bacaklarını açtı, gazetesini katladı ve oturduğu yerden doğruldu.
" Bu kadar güzel bir gezegenin isminin senin gibi paspal birine verilmiş olması çok büyük bir ironi" dedi donuk bakışlarla.
Bu kadarı da fazlaydı artık. Havada kalan elimi indirip belime koydum sinirden dudağımı ısırıp kaşlarımı çatıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)
Ficção Adolescente"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız" dedim klişece. "Hayır benim dünyam sensin" dedi. O an dünyalar benimdi.