Venüs
Bu kadar muhteşem bir şey miymiş aşk? Onunla her yakınlaştığımda akıl almaz bir derinlikte kayboluyorum. Onun öyle bir enerjisi var ki sanki kara delik gibi uçsuz bucaksız boşlukta hapsoluyorum. Duygular denizinde boğuluyorum. Gerçekler ne zaman bu kadar güzel oldular ki?Düşünmeden edemiyorum. Her şey rüya gibi geliyor. Sanki her şey gerçekliğini yitirmiş. Sonra bir bakıyorum bildiğim sahip olduğum en güzel gerçeğim oluvermiş bu adam. Onu öptüğüm zaman güneşe yaklaşmış kadar sıcak oluyorum. Gözlerim Venüs kadar parlak, içim de dünya kadar canlı..
Ay gibi güzel bakan adam Aldebaran. .
Seni gerçekten çok seviyorum.-----------
Aldebaran'ın kafasına pansumanı yapıp eve gelmiştim.
Evet..Onun öpüşü,dokunuşu , sesi, nefesi, hepsini içime hapsedip çıktım o evden.
Sanki tuhaf bir şeyler vardı kafasında dolanan. Egeyle neler yaşadığını , nasıl yaralandığını deli gibi merak etmeme rağmen hiçbir şey sormamış, soramamıştım. Çünkü içinde bulunduğumuz anın büyüsü buna engel olmuştu. Yapamamıştım.
Eve geldiğimde Başak'ın odasına yöneldim. Yatağa uzanmış uyuyordu. Yanına yaklaştım ve yatağının başucuna çöktüm. Ağlamaktan ıslanan yüzüne yapışan saçları kulağının arkasında birleştirdim.
Elimle yanağını okşadım. Gözlerini araladı."Üzgünüm Venüs çok üzgünüm" sesi oldukça kısık çıkmıştı. Takati yoktu konuşmaya.
Onun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapabilirdim. Hayatta herkesin hataları olabilirdi. Mühim olan bir ders çıkarmaktı.
"Şşt iyi olacaksın" dedim elimle saçlarını okşarken. Konuşmasını, bir şey söylemesini istemiyordum. Kollarını ağırca kaldırıp boynuma sardı. Bende sarıldım ona.
"Sen haklı-"
"Sus" dedim sözünü keserek. Çünkü bunu dillendirmesini istemiyordum.
"Hadi bakalım git elini yüzünü yıka sonra gezmelere çıkalım." dedim yüzümde kocaman bir gülümsemeyle. Onun iyi olmasını istiyordum. Bazen karşımıza çıkan gereksiz insanların bizleri bu denli üzüp yıpratması saçma geliyordu. Gelip geçici insanlar uğruna döktüğümüz gözyaşları onlardan daha kıymetlilerdi.
"Tamam" onun yüzündeki tebessüm mutlu olmama sebep olmuştu.
Her zamanki gibi hazırlanıp çıktık evden. Aldebaran sesimizi duyup çıkar mı acaba düşüncesiyle sürekli onun kapısındaydı gözlerim. Çıkmamıştı. Sanırım yorulmuştu bedeni. Kim bilir Egeyle neler yaşamıştı..
Apartmandan çıktık. Son bir kez daha baktım onun dairesine başımı kaldırıp. Işıklar yanmıyordu. Uyumuştur düşüncesiyle kafamı eğip yoluma devam ettim.Aksam olmuştu. Bu şehrin gecesi başka gündüzü başka güzeldi. Vitrinler ışıl ışıl, sokaklarda bir köşede oturup farklı farklı enstrümanlar çalan öğrenciler melodilerle dolduruyordu tüm caddeyi. Kimisi sevgilisiyle, kimisi ailesiyle, kimisi yalnız başına geziyordu. Birden aklıma gelen şeyle dudaklarım kıvrıldı. Gülümsüyordum. Acaba biz de Aldebaranla el ele böyle gezebilecek miydik?
Başak bana döndü. Hayırdır imalarıyla bakıyordu yüzüme. Başımı öne eğdim ve devam ettim gülümsemeye.
"Sana anlatacaklarım var"
Kolundan çektim ve boş bulduğumuz bir banka oturduk. Utana sıkıla konuşmaya başladım.
"Aldebaranla bir şeyler var aramızda"
Başak'a göz ucuyla baktım. Gülümsüyordu. Eğik başımı çenemden tutarak yavaşça kaldırdı.
"Fark etmiştim zaten. Çok mutlu oldum canımın içi. Sen hep iyi ol, hep gül"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)
Ficção Adolescente"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız" dedim klişece. "Hayır benim dünyam sensin" dedi. O an dünyalar benimdi.