Venüs
Yine alarm sesiyle uyanmıştım. Gözlerimi açamıyordum. Ama tuhaf olan bir şey vardı. Bu alarm benim telefonumda ayarladığım egzotik alarm melodisi değildi. Farkına vardığım şeyle inceden bir çığlık sesi kopardım. Ama elimi ağzıma tutmamla beraber içime kaçmış gibi çıkan sesimle Aldebaran suratını buruşturdu.
"Alarmım olsana sayende daha çabuk uyanabilirim. Katlanılmaz bir ses" dedi kafasını onaylamazca sallıyordu.
Aldebaranla beraber uyumuştum bütün gece. 2 sabahtır gözlerimi bu evde açıyordum.
Oturduğum yerden doğruldum. Hemen elimle saçlarımı düzelttim. Göz ucuyla baktım yataktaki muazzam adama. Aldebaran ellerini ensesine koymuş gözleri kapalı bir şekilde sırtüstü uzanıyordu. Dün gece beni yanında yatırmasının sebebi ağrıyan karnıydı. Hemen sordum:"Karnın nasıl oldu?"
Gözlerini araladı, yüzüme baktı.
"Ne karnı?"
"Karnın ağrıyordu ya" Yattığı yerde genleşerek konuşmaya başladı.
"Haa o mesele. Daha iyi sağol " dedi suratında piçce bir gülümseme vardı genleşirken.
"Çok üzgünüm yanında uyuyup kalmışım. Özür dilerim. Bir gören olsa yanlış anlayacak şu hale bak" dedim ve hemen yataktan çıkıp ayakta dikeldim.
Benim sözlerim kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Kısacıkta olsa şöyle bir süzdüm. Kaşları çatıkken bile muhteşemdi. İçimi tereyağı gibi eriten gülüşü ayrı bir eylem, kaşları çatık kızgın hali ise çok başka bir dünyaydı gözümde. Bu adamın her şeyini seviyorum.
"Git hazırlan dersime geç kalacaksın" dedi sert bir imayla..Evet bugün onun bana dersi vardi. Bunu unutmuştum.
Hemen yanında komidinde duran telefonu elime aldım ve saatine baktım daha 1 saate yakın bir zaman vardı. Ekran resmi çarptı gözüme. Birkaç saniye inceledim. Bu kadar da yakışıklı olunmaz ki insafsızın oğlu. Çok güzel bakmıştı kameraya. Geniş omuzları ekranı kaplamıştı. Elimden telefonu çekip almasıyla neye uğradığımı şaşırdım.
"Numaranı ver bana."
"Neden ki?" dedim. Ne yapacaktı ki numaramı sonuçta karşı komşusuydum istediğinde ulaşabilirdi.
"Söylüyor musun söylemiyor musun?" tehditkar bakışları ve ses tonu korkmama sebep olmuştu. Numaramı anında söyleyivermiştim. O da uzun kemikli parmaklarını telefonunda gezdirip numaramı kaydetmişti.
"Ben artık gideyim" dedim. Hazırlanmazsam geç kalacaktım ve beni dersine almayacaktı.
"Acele et benden sonra girersen biliyorsun ne olacağını"
Evet gayet iyi biliyorum bakışları atıp anahtarımı dünkü bıraktığım yerden alarak çıktım evden. Bizim eve girdiğimde Başak'ın hazırlanmış kahvaltı yapıyor olduğunu gördüm. Konuşmadı.Tek kelime sormadı. Neredeydin ne yaptın diye. Sadece görmezden geliyordu beni.
Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım sonra odama yöneldim. Dolabımdan çıkardığım kot ve tişörtü üstüme geçirdim. Dalgalandırdığım saçlarım ve hafifçe yaptığım makyajla hazırdım. Salona yöneldim. Başak'ın kahvaltısını bitirmiş, kanepede elinde telefon biriyle mesajlaşıyor oluşunu gördüm. Göz ucuyla bakıp hemen karşısındaki kahvaltımızı hazırladığı masaya oturdum. Birkaç şey atıştırdım ve masanın üzerini gazeteyle örttüm . Hiç zamanım yoktu toparlayacak. Akşam gelince toparlarım dedim içimden ve çantamı hazırlamak için odaya yöneldim. Sonra Başak'ın kapıdan çıkışını işittim. Bu derece soğuk davranmasını gerektiren yanlış hiçbir şey söylememiş veya yapmamıştım. Tam tersi bana karşı ağır konuşan oydu. Kafasında kurguladığı şeyler canımı acıtıyordu. Egeyi sevdiğimi düşünüyor, beni resmen onunla arasındaki engel gibi görüyordu.Zamanı geldiğinde çok üzülmemesini diledim ama üzülecekti. Ya da Egenin değişip Başak'a bağlanmasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir UZAYLI (YILDIZLARARASI AŞK) (Tamamlandı)
Novela Juvenil"Biz ayrı dünyaların insanlarıyız" dedim klişece. "Hayır benim dünyam sensin" dedi. O an dünyalar benimdi.