"♦" işaretli Aylin'in ağzından olan bölüm:Şubat 2012
"...Ondan sonra işte, çocuk kızın yanına gelmiş. Bizimki onu görünce sinirlenmiş, oradan kalkmış. Arkadaşları kız giderken Melih'in arkasından özür dilediğini anlatmış. Ama bizim kız yelkenleri hemen suya indirmemiş." Eda sayesinde günlük dedikodu limitimiz dolmak üzereydi. Heyecanlı heyecanlı anlatıyordu sanki kendi başından geçmiş gibi. Eller bir tarafta, kollar bir tarafta... Her zamanki gibi kendini olaya fazla kaptırmış. Yeşim ile ben onun anlattıklarıyla ilgilenmiyorduk aslında. Orta kattaki kızlar tuvaletinin geniş aynasında saçımıza bakıyorduk. "Biraz bozuldular." dedi Yeşim, bir yandan altın sarısı saçlarından bir tutam almış, onunla oynarken. Eda onun anlattıkları ile ilgilenmediğimizi fark etti.
Ellerini küçük bir çocuk gibi ortada birleştirdi. Yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirdi, gözlerindeki parıltı gözümü aldı. Bu hayra alamet değil, dedim içimden. "Ceyhun'la ne konuştuğunuzu bir daha anlatsana Aylin."
"İki kez anlattım ya." Sesimi, bezginliğimi belli etmek için sitemli çıkardım. Yorgun bir nefes bıraktım.
"Olsun, üç olsun. Hem Allah'ın hakkı üçtür bak." Yeşim, bunu kesinlikle beni sinir etmek için yapmıştı. Ondan desteği alan Eda boş durur mu? Sıkıştırmalarını arttırdı ve sonunda pes edip yeniden anlattım. Kantin sırasındayken arkamı döndüğümde birden onu görüşümden başladım. Kalbimin bir maraton koşucusu hızına erişmesini, heyecandan bayılacak gibi oluşumu. Sonra bana gülümseyerek Selam deyişini. O gülümseyince kalp atış seslerimi duymasından korkmam gerektiğini unutuşumu... Selam. Sonra ikimiz de susmuştuk. Bu durumdan epey rahatsız olmuştum. O laf atmıyorsa ben atacaktım. Onların sınıfına yeni çocuk gelmişti, bizim katın da gündemiydi aynı zamanda. Onun hakkında bir şeyler sorup oradan muhabbet yaratmak güzel bir fikir gibi durmuştu. Bunun yerine sadece saçmalayacağımı bilemezdim.
Şu yeni gelen yakışıklı çocuk... Toparlamaya çalışırken daha da rezil oldum. Yani çoğu kişinin yakışıklı bulduğu ama benim öyle bulmadığım... Yani... Ben rezilliğin sınırlarını zorlarken o gülüyor ve başını aşağı yukarı sallıyordu. Anladım. Ne olmuş o çocuğa? diye sorunca boş anıma geldi, cümleyi benim başlattığımı unuttum. Hangi çocuğa? dedim. Ceyhun önümde kahkaha attı. Ben yerin dibine girmenin sınırlarını zorlarken kantinci abi yardımıma yetişti neyse ki. Kızım sen ne alacaksın? Bak arkada bekliyorlar.
Ben tekrar anlatınca Eda ile Yeşim de tekrardan kahkaha anlattılar. "Siz ne kadar kötü en iyi arkadaşlarsınız ya! Beni motive etmeniz gerekiyor, bu o sahne!" diye sitem ettim. Ayrıca gayet de romantikti.
"En azından gelişme var. Uzaktan platonik, yakından platonik olmuş." dedi Yeşim. Kahvelerimi kısarak ona uzun uzun baktım. Eda bu sefer Yeşim'e yöneltti meraklı bakışlarını. Anlaşılan yetmemiş bu kıza aldığı dedikodular, bir doz daha lazım normale dönmesi için.
"Siz çok masummuş gibi davranmayın Yeşim Hanım. Yeni çocukla koridorda konuşmalar falan." Bunu bilmiyordum, şaşırdım haliyle.
"Sen nereden biliyorsun?" Aynı şekilde Yeşim de Eda'nın bildiğini bilmiyordu.
Eda sağ elini çenesinin altına getirdi, başını mümkün olan en yüksek zirveye kaldırdı. Gözlerini kapatıp, büyük bir zevkle egosunu kastı. "Ben bilirim, benim her yerde gözüm kulağım vardır, lütfen!"
Fırsattan istifade laf sokuşturdum. "Bir şeyi de bilmesen şaşıracağım!"
"Bir merhaba dedim sadece. Büyütülecek bir şey yok." Aynadaki aksine sok bir bakış atıp bize döndü. "Hadi gitmiyor muyuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Anlarım
Teen FictionGeçmiş, gelecek ve şimdi arasında bir yolculuk. Bir sevdanın oluşum, tutunma, ayrılma ve yeniden kavuşma serüveni... Alp, Yeşim ve Metin. Bir zaman sonra birbirinden ayrı düşmüş üç çocukluk arkadaşı. Aynı zamanda bir aşk üçgeni. Geçmişte atılan bi...