♦ Bölüm 17

79 3 2
                                    

"♦" işaretli Aylin ağzından olan bölüm: 

Mart 2012

   Karma karışık bir hafta olmuştu. Bunalımlı bir süreç, rezil olma ve dün gece itibariyle de huzur. Dün geceyle - yani cuma gecesiyle - Ceyhun'un bizim eve gelmesinden ve arka bahçede yaptığımız konuşmayı kastediyorum. Fazla uzun sürememişti, çünkü babamın arabasının geldiğini görmüştük. O hengamede Ceyhun'u nasıl çalıların arasına sakladım, sonrasında nasıl gönderdim hatırlamıyorum bile. Ama o geceyle ilgili önemli olan kısım bu değildi. Ceyhun'un söyledikleri. Onlar umut olmuştu bana; bize dair, aşka dair...


    Evden ayrıldıktan sonra mesaj atmıştı.


    Ceyhun Kunt: Saklanma operasyonu başarılı :)


    Ceyhun Kunt: Baban sıkıntı yaratmadı değil mi?


   
Ona problem olmadığını yazmıştım. Babama gelirsek sadece o saatte dışarıda ne yaptığımı, üşüteceğimi söylemişti. Onu da arabayı görünce dışarı çıktığım yalanını söyleyerek idare etmiştim.


   Babam arkadaşımın gelmiş olmasına kızmazdı, kızmazdı da bu konu daha sonra bana sorun yaratabilirdi. Bir sürü soru sorardı, daha önce görmediği bir tip olduğu için en ince detaylarına kadar araştırmak isterdi. Ayrıca... Eğer gerçekten Ceyhun'la bir ilişkiye başlayacaksak, bu süreçte dışarı çıkmalarım adamın gözüne batabilirdi.


    Ceyhun'la ilişkiye başlayacaksak... Kulağıma son zamanlarda gelen en melodik söz dizisi. Şu an flört durumunda gibiydik. Bu akşam - cumartesi akşamı - aramıştı ve biz konuşmaya başlayalı bir saatten fazla olmuştu.



     "Hı hı... Kesin öyle olmuştur." dedim güleç bir tavırla.



     "Öyle oldu tabii. İnanmıyor musun bana?"



     "Tabii ki de inanmıyorum Ceyhun, çok saçma." Bana kendimi rezil hissettiğim cuma günüyle bir şeyler anlatıyordu. Beni motive edeceğini düşündüğü şeyler. Kendi başından geçen bir örnekle aslında öyle olmadığımı anlatmaya çalışıyordu. 



     "Ohooo... Sen daha şimdiden bana güvenmiyorsan... İşimiz var senle!" Bu dediğine karşılık bir şey demedim. Sadece telefonun karşı ucundan hafifçe gülümsedim ki karşıya muhtemelen hışırtıyla karışık bir ses gideceğinden anlayamamış olabilir.


     Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp saate baktım. Dokuz buçuğu geçmişti. "Ceyhun bütün gün hiçbir şey yapmadım."


     Gayet rahat bir tavırda söyledi: "Ben de öyle."


      "İki gün sonra sonra biyoloji sınavı var. Çalışabileceğimiz tek gün yarın. Farkındasın değil mi?"


       "Olsun. Yaparız bir şeyler." Rahatlığına hayret etmiştim.


      "Sen nasıl %25 burs kazanabildin ya bu azimle."


      "O sınava girip boş kağıt versen %25 veriyorlar zaten." Bir salak bizmişiz. Bilseydim ben de girerdim, hiç değilse para boşa gideceğine bir hayır kurumunu bağışlanırdı. Böyle cevap vermek yerine, olayı başka yere çektim.


    "Sen kesin beni yiyorsun. Bence sen gizli ineksin. Böyle sınavdan çıkınca herkese Abi çok kötü geçti ya!  diyip doksan, yüz alan tiplerden."


     "Hayda..." Bir kez daha birlikte güldük. "Sen bana inanmamakta ısrarcısın bugün."


      "İnsanlara güvenmekle ilgili sıkıntılarım var, doğru. Bu yüzden çevremde az insan var ya zaten."


     "Olsun. Ona da alışırız elbet." Alışırız, birlikte.  Bu fikri sevmiştim. Ben küçük olaylar üzerine büyük mutluluklar yaşarken o yeni bir öneriye yelken açmak üzereydi. "Yarın ne yapacaksın?"


     "Dedim ya ders çalışacağım!" Yarı muzip yarı kızgın tonda söylemiştim.


    "Bütün gün mü?" Tamam, bu sefer ona inanmıştım. Gerçekten de dersleri söylediği gibi kaale almıyordu.


    "Muhtemelen." Bir anne edasıyla devam ettim: "Sen de çalış!"


    "Denerim." dedi gülerek. Neyse, inekliğimi bir şekilde bulaştıracaktım ona. Bu konuda kendime güveniyordum. "İyi o zaman, pazartesi okulda görüşürüz."


    "Görüşürüz." Telefonu kapayacakken son andan aklıma geldi. O kapatmadan söylemek için ani bir çıkış yaptım. "Ceyhun!" Onu biraz ürkütmüş olabilirim.



  "Efendim?" dedi titreyen ses tonuyla.



    "Sizinkilere söyledin mi sen? Görüştüğümüzü..." Öncesine bir sıfat koymalıymışım gibi hissettim ancak doğru sıfatın ne olduğu aklıma gelmedi. O yüzden saçmaladim biraz:  "Şey olarak görüştüğümüzü..."

Ben AnlarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin