•İntihar•

2.2K 98 12
                                    

Video Kamer Ayyıldız'ın yapımıdır. İsterseniz eğer diğer videolarına da "Karanlık Aşk Hasal" diye arayarak bakabilirsiniz!

Geç gelmesinden dolayı üzgünüz, fakat okul başladığı için ödevlerden dolayı yoğun oluyoruz ve ancak zaman bulabiliyoruz. İstekleriniz varsa eğer bu paragrafa yorum yapabilirsiniz ya da bize mesaj atabilirsiniz. Bu kadar kısa sürede büyüdüğümüz için, sizlere teşekkür ediyoruz!

***

Yaşamakla ölmek arasındaki o ince, kısa çizgide dolanıyordum. İleriye bir adım atsam, bu hayata veda edecek; geriye bir adım atsam, acılarımı tekrar kanatarak kendime eziyet çektirecektim. Ne yapacaktım? Ne yapmalıydım? Zihnim bomboştu. Ölümü seçsem, arkamda bıraktıklarıma ne olacaktı? Gerçekten üzülecekler miydi? Hiç sanmıyordum. Yaşamayı seçsem, acılarımın katlanarak çoğalışına katlanabilecek miydim peki?

Önümdeki bilgisayarı kucağıma alıp, bir hafta önce çektiğim videoyu başa aldım. Neredeyse bir haftadır araftaydım. Ne bir adım ileriye ne de bir adım geriye gidebiliyordum. Videoyu başlatıp, kollarımı dizlerime doladım.

"Merhaba, eğer bu videoyu izliyorsanız muhtemelen şu an buradan bir yerlerden sizi izliyorumdur. Sizlere söylemek istediğim bazı şeyler var... Öncelikle anne, baba Rüzgar'a iyi bakın olur mu? Kavgalarınızla onu da bu hale getirmeyin. Bana göstermediğiniz ilgiyi fazlasıyla gösterin ona."

Buruk bir gülümseme kaplamıştı yüzümü. Gözlerim dolarken burnumu çektim.

"Bal böceğim... Bunları söylemek benim için çok zor... Söylerken nefes alamıyorum sanki... Sen Enes'in peşine düşmüşken ben yaşadıklarımın bu ağır yükünün altında eziliyordum. Seni suçlamıyorum ama keşke yanımda olsaydın. Son zamanlarımı; sen Enes'in etrafında dolaşırken, köşede acılarımı tek başıma sarmaya çalışırken değil de birlikte sarmaya çalışarak geçirseydim. Enes zihnini işgal etmiş, dikkatini ondan başka bir yere çekemiyorsun, etrafındaki kimseyi umursamıyorsun..."

Gözlerimi kapattım sıkıca. Gerçekten bunu yapmak istiyor muydum? Onları arkamda bırakmaya dayanabilecek miydim? Video ilerlerken sırayla herkese veda ediyordum. Onları ne kadar sevdiğimi, son zamanlarda hissettiklerimi.

"Son sözlerim canınızı acıtmaz, kalbinizi kırmaz umarım. Gerçi benim dediklerimin kimse için pek bir önemi yok. Benden böyle bir tepki beklemiyordunuz değil mi? Sessiz, sakin, sürekli iyimser olan Hale'den böyle bir tepki beklemiyordunuz değil mi? Haklısınız, ben de kendimden beklemiyordum..."

Kendi gülüşümü duydum. Acı barındıran o gülüşümü. Bakışlarımı bilgisayarın ekranına çevirdim. Gülüyordum. Aynı zamanda da ellerimle yanaklarımdan süzülen yaşları siliyordum sertçe. Yanaklarımda oluşan kızarıklıklar umurumda değildi. Hiçbir şeyi umursamıyormuşum gibi görünüyordum. Bir kez daha kendime acıdım. Ben böyle biri olmamalıydım. Babam gibi güçlü olmalıydım, sıradan bir insan gibi güçsüz değil... Gözyaşlarımı silerek videoyu ilerlettim.

"...ve Asal, son sözlerim sana. Beni hiçbir zaman sevmediğini biliyordum fakat dile getirmekten korkuyordum. Beni sevmiyor oluşunun düşüncesi bile korkunçken bunu dile getirmek... O kadar zordu ki. Beni hiç sevmedin, kalbini o kıza kaptırdın biliyorum, ama insan arkasına dönüp bakmaz mıydı hiç?

Kalbim parçalandı, parçalar koca bir kalabalığın içine saçıldı. Toplamaya çalışırken insanlar beni umursamadan her bir parçayı ezdi. Yine de umudumu yitirmedim, topladım her birini. Birleştirmeye çalıştım ve birleştirdim de. Fakat hepinizden, özellikle de senden aldığım o son darbe... Kalbimi darmadağın etti. Şimdi parçaları birleştiremiyorum. Acıdan başka hiçbir şey hissetmiyorum. Seni çok sevdim be Asal. Gerçekten senin için canımı verebilecek kadar çok sevdim. Bana beni istemediğini söyledin ya hani, ben de senin sözüne uyuyorum, gidiyorum. Bir daha görüşemeyeceğimiz kadar uzak bir yere gidiyorum. Seni hep sevdim, hep seveceğim... Özür dilerim anne, baba, Masal ve diğerleri... Sizlere karşı verdiğim sözleri tutamadım. Hepinizi çok seviyorum, bunu unutmayın. Ölüm bizi ayırmadan önceki son sözlerimdi bunlar... Kendinize iyi bakın."

Ekranda karanlık belirdi. Zamanı gelmişti. Gözlerimi kapatıp açarak ayağa kalktım. Kararımı vermiştim. Yaşam ve ölüm arasındaki bulunduğum o ince çizgiden bir adım ileri atmış, ölümü seçmiştim. Acıdan başka hiçbir şey hissedemediğim bir dünyada yaşamak benim için ölümden beterdi. Oturduğum yerden kalkarak bilgisayarı masanın üzerine bıraktım. Hıçkırıklarımı serbest bırakırken masanın çekmecesini açtım. Jileti alıp kapattım. Bir süre boş gözlerle baktım. Ardından keskin kısmında parmağımı gezdirerek çevirdim. Hissedeceğim acı, ruhumdaki acının yanında az kalırdı.

Olduğum yere çöktüm. Yerdeki telefonu alıp önce annemi, sonra da diğer herkesi arayarak "Kendinize iyi bakın," dedim. Yarım saatin sonunda kararım kesinleşmişti. Herkese veda da etmiştim. Kenara bıraktığım jileti alarak derin bir nefes aldım. Koluma götürerek derinden kestim. Hissettiğim acı gülümsememe neden oldu. Kolumdan süzülen kan önce dizime, ardından tekrar süzülerek yerdeki beyaz halıya damlıyordu. Aynı işlemi birkaç kez daha bastırarak yaptım. Başımı eğdiğimde bacaklarımın ve halının kan içinde kaldığını gördüm. Diğer koluma da aynı şeyler yaptığımda jileti kenara atarak yere yattım. Tavana bakarken avucumun içinde biriken kanın sıcaklığıyla irkildim. Bomboş hissediyordum kendimi. Söyleyecek tek bir kelimem bile yoktu. Dış kapının sertçe çarpıldığını duydum. Umursamıyordum. Zaten ölecektim, gelenin kim olduğu umurumda değildi. Odamın kapısının açıldığını hissettim ama bakışlarım hala tavandaydı.

"Hale! Hale! Ne yaptın?! Hale!"

Camları titreten bu bağırıştan ve kulaklarımın aşina olduğu sesten Asal'ın geldiğini anladım. Yanıma gelip bedenimi sarstı. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu. Açık tutmaya çalışırken gözlerim onu buldu. Korkuyla bakıyordu. Bu haline gülümsedim çünkü daha önce böyle baktığını görmemiştim. Sanki... Benim için gerçekten endişelenmiş, kaybetmekten korkuyor gibiydi. Gittikçe kapanan gözlerimin bir oyunu olmalıydı bu. Beni önemsiz gören bir adam bana bu derece endişeli bakmamalıydı. Bağırışlarına son vermek için sol elimle elini tuttum. Son birkaç aydır acı dışında heyecanı iliklerime kadar hissederken tekrar gülümsedim. "Asal," diye fısıldadım. Tıpkı benim gibi "Hale," diye fısıldadı. "Neden yaptın bunu?" Sorusunu umursamadım.

"Seni çok sevdiğimi biliyor musun? Senin için ölümü bile göze alabilecek kadar çok sevdiğimi... Seninle son konuşmamız bana beni istemediğini ve gitmemi söylemenle sonlanmıştı. Biraz geç oldu ama gidiyorum kas yığını."

Gülümsedim. Ağzını açıp "Peri kızı," dedi ama elimi kaldırarak onu susturdum. Ardından elimi tekrar indirerek elini tuttum. "Senin bana gitmemi söylemene rağmen son sözlerimi yine sana söylemem, yine de senin yanında olmam ne ironik değil mi?" Göz kapaklarım sızlarken gözlerimi açık tutmaya çalıştım. Tekrar gülümsedim. "Seni seven kızın, senin kollarında son nefesini verecek olması nasıl bir his Asal?"

Cevap vermedi. Vermesini de ummuyordum. Karanlık beni içine çekerken gözlerimi açık tutmak benim için bir işkenceydi. Yutkundum. Gözlerim tekrar dolarken görüşüm bulanıklaşmıştı. "Neden?" diye fısıldadım. Boğazım acıyordu. "Neden beni hiç sevmeyi denemedin? Acı çekmem hoşuna mı gidiyordu?" Gözlerimi kapattım. Yanaklarımdan süzülen yaşlar, ne ara yanağıma koyduğunu anlayamadığın eline damladı. Son defa gülümsedim. "Artık hayatında Hale diye birisi olmayacak. Seni, kendi hayatını ziyan edecek kadar seven birisi olmayacak. İstediğin olmuştur umarım." Tekrar yutkundum. Ardından söylediklerim ise yaşamak için mücadele verdiğim bu hayattaki son sözlerimdi. "Sen beni sevmesen de ben seni gerçekten çok sevmiştim Asal."

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin