•Kaza•

1.9K 74 3
                                    

Gözlerinden süzülen yaşlar teker teker yere damlarken boğazından bir hıçkırık kaçtı. Elleriyle dudaklarını kapatmaya çalıştı ama aralık parmaklarının arasından hıçkırıkları duyuluyordu. Dibine çöktüğü duvardan destek alarak ayağa kalktı peri kızı... Minik adımlarla aynanın karşısına geçti. Elleriyle göz yaşlarını silip suyu açtı, yavaş hareketlerle yüzünü yıkadı. Kenarda duran peçetelerden birkaç tane alıp yüzünü kuruladı. Ardından başını kaldırıp soluk yüzünü inceledi. Ellerini tekrar kaldırarak yüzüne dokundu. Göz yaşlarının akıp da yol oluşturduğu yanaklarına, hıçkırıkların titrettiği dudaklarına, ağlamaktan şişen göz altlarına ve göz kapaklarına...

"Burada olmamalıyım," diye mırıldandı. Yere fırlattığı çantasını açıp yanından ayırmadığı makyaj malzemelerini aldı. Kısa bir göz gezdirip yüzüne makyaj yapmaya başladı. 10 dakikalık bir uğraşın sonucu sanki hiç ağlamamış gibiydi. "Gülümse," diyerek elleriyle dudaklarını yukarı kıvırdı. Tuvaletten çıkarak geldikleri restrorantın masasına döndü. Masaya oturmasıyla Melek ona bakarak "Nerede kaldın kızım?" diye sordu.

"Bir arkadaşımla karşılaştım, muhabbet ettik falan."

Gülümseyerek önüne döndü. Başını kaldırdığı sırada Asal'la gözleri kesişti. Kaşlarını çatarak ona bakıyordu. Acaba yapmacık gülüşünü fark etmiş miydi? Ya da makyajında mı bir sorun olmuştu? Masadaki tabakları incelediğinde herkesin yemeğini bitirmek üzere olduğunu ama kendisinin yemeğine hiç dokunmadığını fark etti. Çatalı eline alarak dikkatler üzerine toplanmasın diye tabağından zorla bir şeyler yemeye başladı. Masadan apar topar kalkıp tuvalete gitmeden önce Asal'ın masada söyledikleri aklından çıkmıyordu. Sanki beynine kazınmış gibiydi.

'Baba ben o kızdan hoşlanıyorum!'

'Ondan çok hoşlanıyorum.'

'Tanıştırmaya getireceğim.'

'Tanıyınca çok seveceksiniz.'

Yaşlar gözlerine birikmeye başlayınca gözlerini kırpıştırarak başını salladı. Masal kaşlarını çatarak Hale'yi izliyordu. "Bal surat, neyin var?"

Başını kaldırarak cevapladı; "Lensim gözüme batıyor, bir şey olduğu yok." Gülümseyerek ona baktı. Masal önüne dönerken yemek yiyemeyeceğini anlayarak arkasına yaslandı. Yarım saatlik bir sürenin sonunda kalkmaya karar verdiler. Demir, Elif'in elini tutarak "Asal, kızlar seninle geliyor," dedi. "Evde görüşürüz," diyerek gülümsedi ve Demir'le beraber önden yürümeye başladı. Diğerleri de ayaklanıp çıkışa doğru ilerlerken Hale arkadan yürüyordu. Arka arkaya duran arabaların yanına geldi herkes.

"Ben arkada oturacağım, biraz uyumak istiyorum."

Masal arkaya geçip otururken Hale de öne, Asal'ın yanına geçti. Asal arabayı çalıştırıp diğer iki arabayı beklemeden sürmeye başladı. Saat gecenin ikisiydi ve lambaların aydınlattığı yerler dışında her yer karanlıktı. Başını çevirerek arka koltuğa baktı ve Masal'ın gözlerinin yavaş yavaş kapanmaya başladığını gördü. "Masal boynun tutulacak, uzan arkaya," dedi. Masal dediğini ikiletmeden yaptı. Nefes alışveriş sesleri dışında arabaya büyük bir sessizlik hakimdi.

"Asal."

"Hale."

Gözlerini birbirlerine diktiler. Yine aynı anda "Önce sen," dediler. Hale buruk bir kahkaha atarken Asal gözlerini yola dikti.

"Önce sen söyle Asal."

"Bu akşam neyin vardı?"

Kaşlarını çatarak "Hiçbir şey," dedi.

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin